Safiye’yi Kafiyeye Kurban Etmek! / Abdullah Yolcu

Maalesef manaya değil, maddeye önem veriyor; işe değil, görünüşe/gösterişe önem veriyoruz. Ve Safiye’yi kafiyeye kurban ediyoruz. Bu sebepten işlerimiz bereketini; sözlerimiz etkisini yitiriyor.

Safiye’yi Kafiyeye Kurban Etmek! / Abdullah Yolcu

İnanç, düşünce ve anlayış çok önemli. İnsan, hayatı bütünü ile bunlarla yaşıyor. Konuşmalarını, hal ve hareketlerini, korku ve ümitlerini, sevgi ve nefretlerini, övgü ve yergilerini, kabul ve retlerini, önem verdiklerini ve önemsiz gördüklerini, kısacası bütün hayatı bunlar üzerine bina ediyor.

İnsan inanç, düşünce ve anlayıştan ibarettir, desek yanlış olmaz. Madem durum bu, öyle ise insanın inancı, düşünce ve anlayışı doğru olmalı.

İnsanda bunlar doğru olursa, bütün hal ve hareketleri, tüm yaşamı doğru olur. Bir insanın inancında, düşüncesinde ve anlayışında yanlışlık veya eksiklik varsa, bu, yaşamında da yanlışlara ve eksikliklere sebebiyet verir. 

Hayat, madde ile mana; şekil ile öz arasında yaşanıyor. Doğru bir inanç, düşünce ve anlayışa sahip olan insanlar maddeye mana için; şekle öz için önem verirler. Zira madde mana için; şekil öz için vardır.

Madde, yaşamak yani hayat gibi büyük bir anlam için vardır. Şekil ise, özü korumak ve görünür kılmak için vardır. Mananın ve özün terk edildiği bir hayat, maddeci ve şekilci bir hayata dönüşür.

Maalesef bugünkü dünya, maddeye ve şekilciliğe önem veren bir dünya oldu. Hal böyle olunca da dünya, insanlığın madde  ve şekilcilik üzerinden görünüşe ve gösterişe önem verdiği bir aleme dönüştü.

Bu durum sadece Gayr-ı Müslimlerde yaşanmıyor. Bu bulaşıcı hastalık hali, aynı zamanda Müslüman ruhları, bünyeleri ve bedenleri de esir almış. Sıradan Müslümanları geçtik. Bu hal bilinçli, dava sahibi Müslümanları da kuşatmış durumda.

Maalesef manaya değil, maddeye önem veriyor; işe değil, görünüşe/gösterişe önem veriyoruz. Ve Safiye’yi kafiyeye kurban ediyoruz.

Bu sebepten işlerimiz bereketini; sözlerimiz etkisini yitiriyor.

Hatta bu vaziyet bazılarında öyle bir hal almış ki, sayıya ve görüntüye takıldığı için iş bile yapmıyor. İşi yapmayı, görüntüye/gösterişe; yani Safiye’yi kafiyeye kurban ediyor.

Ve işe riya bulaşıyor, işin ihlası kaçıyor.

Hakikat bu iken hala kişi, niyetinin Allah rızası olduğu konusunda kendisini avutabiliyor!

Mananın maddeye; özün şekilciliğe kurban edildiği yerde ya Allah rızası ortadan kalkmıştır veya niyete riya bulaşmıştır.

Her ikisi de Allah katında merduttur. 

Demem o ki: Müslümanlar olarak niyetlerimizi, inanç, düşünce ve anlayışlarımızı tekrardan gözden geçirmemiz gerekiyor. İnsanlığın genel durumuna kapılmadan özümüzü koruyalım ve salih amele yoğunlaşalım. O zaman  hallerimizde ve işlerimizde yine bereket oluşacaktır inşaallah.

Abdullah Yolcu / Habernas