Kurtuluşa sahici inanmak / Selahaddin Nasranlı

“Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemâlâtını ef'âlimizle izhar etsek, sair dinlerin tâbileri, elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler; belki küre-i arzın bazı kıt'aları ve devletleri de İslâmiyete dehâlet edecekler.”

Kurtuluşa sahici inanmak / Selahaddin Nasranlı

"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sada İslamiyet'in olacaktır."(1) Cümlesinin aksine Müslümanlar; dünyanın her tarafında savaş ve sıkıntı içerisindedir. Hal böyle iken bizim geleceğe dair sahici bir ümidimiz var mı?

Bu bayrak söylem; bir propaganda mı, temenni seviyesinde mi, yoksa gerçek bir ümit mi?

Daha açık bir ifadeyle biz, kurtuluşa hakiki ve sahici anlamda inanıyor muyuz?

Gelecek İslam’ın ise buna dair kuvvetli ve ikna edici delilleriniz var mı, diye sorsak neler söylersiniz?

Bu son soru, sizin gelecek hakkındaki sahici ümidinizi gösterecektir.

Benim naçizane -Üstad Bedüzzaman Said Nursi’yle beraber- çıkardığım bazı deliller şunlar:

-Eğitimli bir gözün İslâm’ın madden ve manen gelişme potansiyel ve enerjisini farketmesi gerekir. Bu enerjinin varlığı bu gün aleni (bunun kanalize edilmesi ayrı bir konudur). İsteyen tüm dünyadaki –iyi kötü- müslüman hadiselerine ve gündeme baksın.

-İslâm’ın din olarak rakipleri çok güçsüz, hatta yarı ölüler. Bu gün yaşayan dinler arasında İslâm’la böy ölçüşecek bir güçlü rakibi yoktur. Kimi dinin adı var kendi yok, kimi yarı ölü, kimi Hristiyanlık gibi merkezinden yani Avrupa’dan çökük. Kimi Yahudilik gibi “ırkçılık, tüccarlık ve kötü bir devlet-İsrail tecrübesi” ile anılmakta.

-İslâm’ın önündeki “kadim dış engeller” (ötekilerin yani ecnebilerin; cehli, dini asabiyetleri ve yobazlıkları vahşilikleri, aşırı papaz taklidi ve itaatçilikleri tüm bunlar) azaldı. Bunu azaltan da; akılcılık, bilim ve fen ve bir de medeniyet’in etkisiydi. Öte yandan; büyük savaşlar, emperyalizme duyulan tepkisellik, ateizm ve diğer olaylar da insanlığı belli miktar uyandırdı.

-Tecrübe delilince, önceden başaran bir toplumun ve dinin, yeniden başarma istidadı ve gücü oldukça malum. 1000 yıl boyunca dünyanın en güçlü milleti idik ve yine olabiliriz. Başarı başarıyı doğurur.

-Gelecek ve bu gün; akıl, bilim ve fen çağıysa, Kur’ân (müslümanlar demiyorum) bu çağlara uyan tek kitaptır. Kıyasen diğer dini kitapları okuduğunuzda bunu anlamanız zor değil.

-İlahi davamın güzel bir sonla maçı bitireceği umulur. Bu ise bizim manevi enerjimizdir. Bunu böyle olacağını dini rivayetlerimiz zaten söylemektedir.

-Bir yol kazası olmazsa Peygamberden sonra O’nun soyundan, ümmeti yönetme ve kurtarma hakkı ve liyakati sahibi birinin olacağına dair dini metinlerde kuvvetli bir umud da taşımaktayız.

Geriye şu kaldı: “Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-i imaniyenin kemâlâtını ef'âlimizle izhar etsek, sair dinlerin tâbileri, elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler; belki küre-i arzın bazı kıt'aları ve devletleri de İslâmiyete dehâlet edecekler.”(2)

“Hem nev-i beşer (insan cinsi), hususan medeniyet fenlerinin ikazâtıyla uyanmış, intibaha gelmiş, insaniyetin mahiyetini anlamış. Elbette ve elbette dinsiz, başıboş yaşamazlar. Ve olamazlar. En dinsizi de dine iltica etmeye mecburdur. Çünkü, acz-i beşerî ile beraber hadsiz musibetler ve onu inciten hâricî ve dahilî düşmanlara karşı istinat (dayanak) noktası; ve fakrıyla beraber hadsiz ihtiyâcâta müptelâ ve ebede kadar uzanmış arzularına medet ve yardım edecek istimdad noktası, yalnız ve yalnız Sâni-i Âlemi (yüce sanatkar olan Allah’ı) tanımak ve iman etmek ve âhirete inanmak ve tasdik etmekten başka, uyanmış beşerin çaresi yok...

Kalbin sadefinde (inci kabında) din-i hakkın cevheri bulunmazsa, beşerin başında maddî, mânevî kıyametler kopacak ve hayvanatın en bedbahtı, en perişanı olacak.” (3)

Bu son alıntılardan hareketle, şu an müslümanların İslam hakimiyetine set çekmiş gibi görünen; ahlak sorunu ve din-bilim çatışması sorunu da hal etmeleri gerekmekte. Selametle.

1-Said Nursî
2-Said Nursî, Hutbei Şamiye
3-Said Nursî, Hutbei Şamiye

Selahaddin Nasranlı / Habernas