Kalbe ferahlık, bileklere kuvvet, dizlere derman-1/Mücahid Haksever

Başta Efendimiz (as) olmak üzere davet yükünü yüklenenlere, bu yükü taşımak için ihtiyaç duydukları gücün kaynağını Yüce Allah (c.c) göstermiştir. Bu güç kaynağının ilk ayağını gece namazı oluşturuyor. Kalbe ferahlık, bileklere kuvvet ve dizlere derman olacak güç budur.

Kalbe ferahlık, bileklere kuvvet, dizlere derman-1/Mücahid Haksever

Kur'an'ın ilk inen ayetlerinden bir tanesi de Müzzemmil Süresi’nin ilk ayetleridir. Müzzemmil örtüsüne bürünün anlamına geldiği gibi, ağır yük yüklenen anlamına da gelmektedir. Müzemmil hitabıyla Allah (cc) Efendimiz (as)’e ey örtüsüne bürünen anlamında hitap ettiği, gibi ey yük yüklenen kişi anlamında da hitap etmektedir.

Peygamber efendimiz (as), ilk inen bu ayetlerle çok ağır bir yük yüklenmişti. O’nun yüklendiği bu ağır yük, hiç şüphesiz vahiy yükü yani Kuran’dır. Bu ağır yükün Kuran olduğunu bu ayetin tefsiri olan beşinci ayetten anlıyoruz: اِنَّا سَنُلْقٖي عَلَيْكَ قَوْلاً ثَقٖيلاًؕ ﴿٥﴾  “Doğrusu biz sana, taşınması zor bir söz vahyedeceğiz”  Kur’an’ın bu ağırlığı iki cihettendir. Birincisi sevap anlamındaki ağırlığı, diğeri ise sorumluluk anlamındaki ağırlığıdır. Kuranın sevap anlamındaki ağırlığını anlatan en güzel örnek Kadir Süresi’ndeki ayetlerdir. Bu sürede Cenab-ı Allah, O’nun indiği gecenin 1000 aydan daha hayırlı olduğu buyurmaktadır. Yani Kur'an’ın indiği gecenin manevi ağırlığı, diğer gecelere göre 30.000 kat daha ağırdır. Bu Kitab’ın sorumluluk anlamındaki ağırlığı da Haşr Süresi 21 ayetinde belirtilmiştir: “Şayet biz bu Kur’an’ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, onu Allah korkusundan titremiş ve paramparça olmuş görürdün.”

Kuranda Efendimiz (as)’a bu ağır yükü yükleyen Rabbimiz, sonsuz merhamet ve şefkatiyle, başta Efendimiz (as) olmak üzere bu ağır yükü yükleyen tüm peygamber varislerine, bu yükü taşımak için ihtiyaç duydukları gücün kaynağını da göstermiştir. Bu güç kaynağının ilk ayağını namaz oluşturuyor. قُمِ الَّيْلَ اِلَّا قَلٖيلاًۙ ﴿٢﴾  يَٓا اَيُّهَا الْمُزَّمِّلُۙ ﴿١﴾ “Ey ağır yüklenen (Peygamber)! Geceleyin -birazı dışında- namaza kalk!” Namaz kıl! Ama bunu geceleyin yap! Geceleyin Rabbin divanına dur. Çünkü Sen, ağır bir yük yükleneceksin. Şimdiden, bu yükü omuzlamak için hazırlıklı ol. İnen ilk ayetlerde namazın emredilmesi de ayrıca dikkate değer. Çünkü bundan önce Alak Suresi’nde de namaz vardı. Yani namazın başlangıcı vahyin başlangıcıyla beraberdir. Hiçbir farz, namaz kadar eski değildir. Vahyin başlangıcından sonuna kadar, risalet boyunca namazsız bir gün olmamıştır. Oysaki Kur'an'da diğer farzlardan; oruç ve zekât, risaletin başlangıcından 15 yıl sonra, hac 19 yıl sonra Tesettür 14-15 yıl farz kılınmıştır. Cenabı Allah, bu ağır yükü omuzlayan Peygamber Efendimiz (as)’a namaz kılmasını, özellikle de gece namazı kılmasını emrediyor. 

Allah (cc)’nun nafile namazlar içerisinde en fazla sevabı olan gece namazının kılınmasını, özellikle emretmesi, hikmetten hali değildir. Çünkü O, dağlardan daha ağır bir yük yüklenecek.  Bu yükü yüklenecek olan Peygamber ve O’ndan sonra gelecek, O’nun yolunu takip edecek tüm İslam davetçilerinin kalbine ferahlık, bileklerine kuvvet ve dizlerine derman olacak güç budur. Bu ağır yükün ağırlığının meydana getireceği etkiden ancak bu şekilde korunabilinir, bunun üstesinden gelinebilinir. Çünkü geceleyin kalkmaktan aciz olan kişinin kendisi de acizdir. Kendi uykusuna mağlup olan kişinin düşmana da mağlup olması kaçınılmazdır. 

Rabbimiz, dava yükünün ağırlığını taşıyabilmesi için ikinci bir tavsiyesi vardır. İnşallah onu da bir dahaki yazımızda inceleyeceğiz. Bir dahaki yazımızda buluşuncaya dek Allaha emanet olun dualarınızı bekliyorum. 

Mücahi Haksever / Habernas