İçler Acısı Ahvalimiz! / Muhammed Hadi

Sevgili hocamız, sayın hacımız, kıymetli bacımız, teyzemiz, ninemizin televizyon başında o kanaldan bu kanala atlarken, atladığı en önemli şey iffet ve izzet olsa gerek. Böylesi bir ailede ve toplumda büyüyen neslin, olmadık şeylere özenmesi ve haramı normal görmesi kaçınılmaz oluyor.

İçler Acısı Ahvalimiz! / Muhammed Hadi

İlkbaharla canlanan toprak, üzerinde yaşayan tüm sakinlerine yeniden bir diriliş, yeni bir başlangıç ve yeni bir hayat sunuyor: “Doğrusu bunda aklını kullanan toplum için dersler vardır.”

Her sene tekrarlanan bu mucizevi olaylar, düşünüp akletmemiz gereken mucizevi harika olaylardır. Her canlının bir ecelinin, her ecelden sonrada yeniden bir dirilişin olduğunu hatırlatıyor bizlere.

Ancak ibretlerle dolu bu mucizevi mevsimden maalesef biz Müslümanlar da ibret almaz olduk. Özellikle sıcakların belirmesiyle, Müslüman toplumlar dahi inançla bağdaşmayan hayat tarzı sergiliyorlar. Bu acı tablo, bir zamanlar belirli kesimler arasında görülmekteydi. Ama artık bu çarpıklığın, hacı hoca diye bilinen muhafazakar ailelerde de görülüyor olması, ifsadın vahametini gözler önüne seriyor.

Günlük hayatında giyimine biraz daha dikkat eden Müslümanlar; kına, düğün gibi toplantılarda başkalaşıyorlar. Sanki bugün yapılacak her şey mubahmış gibi, ”aman ne olacak, bugün şık görünmem gerekiyor, toplumun içine çıkıyorum” diyerek, kendilerini kandırıyor, bazen de kadın erkek, kol kola halay çekebiliyorlar. Düğün sahibi abimiz, ablamız da “insan bir kez evleniyor, olsun bu kadar” diyerek, Allah’ın haram dediğini, o gün helal ediyorlar. 

Çevremizden duyduklarımız, bizi hayrette bırakıyor. Falan tanıdığımız, örtülü eşi ve iki kız çocuğuyla beraber otele gidecekmiş. Sordum nereye gideceksin diye. Verilen cevabı tam olarak anlayamadım. Çünkü kelimeleri yuvarlayarak bir şeyler söyledi. Sonradan öğrendim, nereye gidecekler diye. Duyduklarıma inanamadım. Kadın erkek iç içe denize girecek, sahilde uzanacak ve benim Müslüman kardeşim için bu sorun olmayacakmış! Çünkü beyimizin eşi, haşama giyince gerisi onu ilgilendirmezmiş!

Yine çevremde gençlere soruyorum, ne yapıyorsunuz, nasılsınız diye. İyi olduklarını ve sporla meşgul olduklarını söylüyorlar. Ben de açıkçası gençlerin sporla ilgilenmesine seviniyorum. Ama yapılan sporun, “Fitne”s stüdyolarda kadın erkek iç içe uygunsuz tarzda yapıldığını öğrenince, ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Bu anlattıklarıma aileler de sesini çıkaramıyor. Çocuk söz dinlemiyor, anne baba da içine atmaktan öteye geçemiyor. Tabi ki çocuklarıyla beraber bu ortamlara gidenlerden ise hiç bahsetmeyeceğim.

Nargile barlar ve benzeri yerler, gençlerin imanını felce uğratıyor. Kadınlı, erkekli, müzikli ve alkollü bu yerlere gidenlerden; “Efendim nesi varmış! Ne olmuş ki!” ünlem dolu ifadeleri çokça duyuyorum. 

Sevgili hocamız, sayın hacımız, kıymetli bacımız, teyzemiz, ninemizin televizyon başında o kanaldan bu kanala atlarken, atladığı en önemli şey iffet ve izzet olsa gerek. Böylesi bir ailede ve toplumda büyüyen neslin, olmadık şeylere özenmesi ve haramı normal görmesi kaçınılmaz oluyor. Yaşı müsait olanlar bilirler. Televizyona şeytan icadı derdi büyüklerimiz. Faydasını çok az, zararını çok fazla gördük ne yazık ki. 

Bu ve bunun gibi örnekleri fazlasıyla çoğaltabiliriz. Acizane, bu ifsatlara karşı bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum. İfsat etmek kolay, ıslah etmek zor deyip, tavsiyelerimi daha detaylıca, sonraki haftaya bırakıyorum inşallah.

Rabbim bizleri ve neslimizi insi ve cinni şeytanların şerrinden muhafaza etsin.