4. Sanayi Dönemi / Metin Göçmez

Evet! 4. Sanayi dönemi diye adlandırılan bir zaman dilimine hızla girmiş bulunuyoruz. Bilgisayarlarla yönetilen bir dönemden bahsediyoruz. Büyük şirketlerin, kendi emperyal hedeflerine ulaşabilmek için herşeyi göze alabilecekleri bir sürecin içindeyiz.

4. Sanayi Dönemi / Metin Göçmez

Dünya aynı dünya; ancak sürekli değişen, yenilenen, geçmiş ile bağlarını kopararak düne yabancılaşan, gelenek ve kültürle başkalaşan, değerlere meydan okur bir dönüşüm geçirmekte, geçmişini küçümseyerek vede küreselleşme yolunda önüne gelen herşeyi ezme kararlılığında esip gürlemektedir..

Yakın bir tarihte iktisadi açıdan dünya devi sayılan Nokia telefon şirketinin akıllı telefonlar üreten Apple şirketinin hızlı büyümesi karşısında varlık gösteremeyip erimesi gibi, dönemini okuyamayanların, bir diğer deyişle zamanına çocuk olamayanların piyasadan silinme olasılığını hafızaya kazımıştır.

Avrupa’da, aydınlanma dönemi diye adlandırılan 17. yüzyıl da rasyonel düşünce ile bilimsel bilginin akıl yoluyla inşa edilme süreci başlamış, teknolojik gelişim hız kazanmış ve nihayetinde fransız devrimi aracılığıyla sanayi toplumuna uygun ulusçu siyasal bir yapılanmanın temelleri atılmıştır.

Tarımdaki gelişmeler, hızlı nüfus artışı, büyük şehirlere göç, sermayenin büyümesi, tüketimin alabildiğine artması; kent sanayisine hazır işgücü oluşturdu. Bu iş gücü, günlük 20 saate varan iş saatleri ile erkek işçiler yanında  daha ucuza çalıştırdıkları çocuk ve kadınlardan oluşmakta idi. Yanısıra büyük çaplı yağmalar sanayi döneminin en önemli kaynağı olmuştur. Orta Amerika’dan gasp edilerek Avrupaya taşınan tonlarca altın ve 1753’te Hindistan’da fransız birliklerini savaş alanında yenen ingilizlerin Babür imparatorlarının devasa hazinesine el koyması, Kolonyalizm, bankacılık, sigortacılık, burjuvazi sınıfının ortaya çıkması, orta sınıfın güçlenmesi, bugün çok çalışıp yarını düşünme endişesi yepyeni bir dönemin yüksek sesle çalan çan sesleri idi.

1. Sanayi dönemi diye adlandırılan süreçte, su ve buhar gücünün kullanımı ile çalışan mekanik sistemler vardı. Buharla çalışan ilk makinayı 1763'te James Watt, İskoçya’da buldu. 2. Sanayi dönemi diye adlandırılan süreçte, elektrik enerjisinin kullanılmaya başlanması ile seri üretime geçiş oldu. 3. Sanayi Dönemi diye adlandırılan süreçte ise, elektrik ve bilişim teknolojilerinin kullanılmaya başlanması.

4. Sanayi Devrimi olarak değerlendirilen bu dönem deyim olarak ilk defa 2011 yılında Almanya Hannover Fuar’ında kullanıldı. Ekim 2012 senesinde ise Robert Bosch ve Henning Kagermann şirketlerinin hazıladıkları 4. Sanayi Devrimi öneri dosyasını Alman Hükümeti’ne sunmuştur.

Evet! 4. Sanayi dönemi diye adlandırılan bir zaman dilimine hızla girmiş bulunuyoruz. Yani ekonomik değeri olan her nesnenin internet üzerinden diğer objelerle iletişime geçen bir ağ yoluyla müşteriye en hızlı biçimde ulaştrılması ve dahi, üretim sektörü üzerinde  robotlarların söz sahibi olduğu! üretim tesislerinin internet şebekelerine bağlandığı, tam otomotik, bilgisayarlarla yönetilen bir dönemden bahsediyoruz. Daha verimli, daha kolay, güvenli ve akıllı, ne varki son derece bağlantılı ve bağımlı olunan bir dünya. Devasa veri yığınını analiz edip en iyi şekilde yorumlayan, üretim hızı, ürünün kalitesi ve müşterinin arzusunu karşılama üzerine kurulu hatta içerisinde insan olmayan ve ışığa ihtiyaç duymayan robotlarla çalışan fabrikalar ve iş yerlerinin şekillendirildiği dev bir ağ. Dördüncü Endüstri Devrimi olarakta adlandırılan bu dönemde sanal ve fiziksel sistemler entegre olarak kullanılıyor.

Endüstri ile Bilişim teknolojilerini bir araya getirerek yeni bir donanım sayesinde düşük maliyetli, az yer kaplayan, az enerji harcıyan, kullanımı açısından daha pratik, mevcut tüm cihazların birbirleriyle bilgi ve veri alışverişi için bağlandığı, her türlü araç gerece entegre edilmiş Siber Fiziksel Sistemler ağı oluşturma hedefine hızla ilerliyoruz..

Ne varki, daha önceki dönemlerin aksine 4. Sanayi Devrinin en büyük engeli ulus devletleri olabilir. Küreselleşme önündeki engellerin kaldırılması için ulasalcılar ile girişilecek bir kavga insanlığı büyük bir uçurumun kenarına itecek gibi görünüyor. Bu minvalde, Google ve Facebook gibi dev şirketlerin üretime girmesiyle oluşan rekabet; dünya çapında riskler doğurmuş gibidir. Mevcut sistemin küreselleşme ile ancak oturabileceği kanaati ile yola çıkan Google ve Facebook gibi büyük şirketlerin, kendi emperyal hedeflerine ulaşabilmek için herşeyi göze alabilecekleri gözden kaçırılmamalıdır. Ki, gün itibariyle tüm bir insanlığı teslim alan Coronavirus salgını, sanınlanın aksine mevcut güçler arasında geçen biyolojik bir hesaplaşma olabilir.

Küreselciler ile ulasalcılar arasında fark nedir diye sorgulayınca pek bir şeyin değiştiğine şahit olamıyorsunuz maalesef.

Evet dünya aynı dünya! Evet  bir çok şey değişiyor, fazlaca yenilikler var, göz kamaştıran gelişmeler oluyor iken biz geride kalanlar için pek bir şey getirecek gibi görünmüyor..

Çünkü mevcut savaş, dünya barışı için değil, zengini daha zengin ederken yoksulu daha bir yokluğa itmekte! Teknolji geliştikçe, savunmasız insanlar, özellikle çocuklar daha çok ölmekte, can yakan harpler daha bir kızışmaktadır. Sermaye büyüdükçe tehlike daha bir büyümekte, açlıktan kırılan insanlar sayısal açıdan katlanmakta, fabrikaların zehirli atıkları göllere, akarsulara ve denizlere hatta ürün alınan topraklara akıtılarak canlıların sağlığı hiçe sayılmaktadır. Yapay krizlerin yükü küçük esnafın ve çalışanların omuzlarına bindirilmektedir.
Halen alta kalanın canı çıksın mantığı olduğu gibi orta yerde duruvermektedir..

Metin Göçmez / Habernas