Şu boş konuşanlar… / Abdullah Öncel

Kendilerini olmadıkları gibi göstermede üzerlerine yoktur. Yarın öbürgün HAMAS bu savaşı kazanırsa (ki kazanacak Allah’ın yardımı ile) HAMAS’ın zaferini de kendilerine mal ederler...

Şu boş konuşanlar… / Abdullah Öncel

Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun ey yaren…

Haleti ruhiyemiz birbirimize malumdur; aynı duyguları paylaşıyor, dereceleri bir olmasada aynı ızdırapları çekiyor, yüreklerimiz ise; bazen Gazze, bazen Myanmar, bazen Kürdistan, bazen Yemen, bazen Afrika… Hasılı kelâm, Ümmetin coğrafyası diye çarpmaya devam ediyor. 

Biliyorum Ey Yaren. Sana konuşma fırsatı da vermeden devam ediyorum. Bugün ben sana içimde birikenleri dökmek ve biraz da olsa rahatlamak istiyorum.

Bakmaz mısın şu boş konuşanlar ülkesine…

Yüzleri daima batıya dönük olduğu halde Ümmetin evlatlarının kendilerinin arkasında rez olmasını isteyenlere, bakmaz mısın!

ABD ve NATO üssleri ülkelerinde dokunulmaz olarak dururken, başkalarını işbirlikçi ve uşaklıkla suçlayanlara bakmaz mısın!

Kendileri Batı ve ‘Okyanus Ötesi’ne dost ve mütefik iken başkalarının bunlar ile en ufak bir ilişkisine ateş püskürmelerine bakmaz mısın!

Kendilerinin ne Filistin, ne de dünyanın başka bir yerindeki herhangi bir direniş heraketine silah olarak bir kürdan dahi vermedikleri gibi Filistin’e ve başka direniş heraketlerine açıktan açığa destek verenlere, silah ve teknoloji yardımında bulanan ülkelere attıkları çamurlara, yaptıkları düşmanlığa bakmaz mısın!

Kendileri bir taş atmadıkları halde, canlarını ortaya koyarak, imkanları ölçüsünde siyonist vahşilere cephe açan direniş heraketlerini beğenmeyen, onları okyanus ötesi ile danışıklı dövüş ile suçlayan şu boş boş konuşanlara bakmaz mısın!

Siyonist vahşiler ile yaptıkları ticaret miktarı rekor üstüne rekor kırdığı söylentileri, en kaliteli suların yine onlara verilmesi, siyonist vahşilerin yakıt ihtiyacının karşılanması söylentileri ortada dururken (biz yine de söylenti diyelim) hala başkalarını işbirliği ile suçlama utanmazlığına ne demeli!

Şunu çok iyi bilin ki dünya sizin etrafınızda dönmüyor, lafla peynir gemisi yürümediği gibi boş nutuklar da bir yere kadar. Takke düştü, kel göründü, herkes neyin ne olduğunu biliyor.

Çok iyi biliyoruz ki başkalarına attıkları her çamur, yapıştırdıkları her etiket, yakıştırdıkları her kötü sıfat bizzat kendilerinde var.

Kendilerini olmadıkları gibi göstermede üzerlerine yoktur. Yarın öbürgün HAMAS bu savaşı kazanırsa (ki kazanacak Allah’ın yardımı ile) HAMAS’ın zaferini de kendilerine mal ederler, biz şöyle yaptık, biz böyle yaptık, dışişleri bakanımız şöyle yaptı, başkanımız böyle yaptı diye ahkam keserler. Oyalama ve boş manevralar; devlet değil, Sivil Toplum Kurumu demek bile çok olur.

Halbuki hiçkimse attıkları somut bir adımı görmedi, protesto, gösteri yapan yüreği yanık insanların üzerine biber gazı ve tazyikli su sıkmalarını saymazsak.

Savaşın üzerinden 28-29 gün geçtikten sonra büyük elçilerini istişare için geri çağırmalarının hiçbir kıymeti yoktur bence.

‘Ata’ dediklerinin sahtekarlığı devletin kılcal damarlarına işlemiş desem belki de az söylemiş olurum. Kendilerinden başka herkes hain, herkes işbirlikçi herkes başkalarının uşağı…

Dinsiz'i ile, dindar görüntülü olanlarınız ile, televizyon ve yorumlarınız ile sosyal medya ve ajanslarınız ile susun artık! Boş boş konuşmayın!

Sizde bir hâyır alameti olmadığını, sizde dünya alem de biliyor. “Bari az çok bir şeyler yapanlar ile uğraşmaktan, çirkin yakıştırmalar yapmaktan, kendinizi dünyanın merkezi olarak görmekten vazgeçin” diyerek yapıp durduklarını (varsa) yüzlerine vurmak istiyorum ne dersin ey yaren…

Allah’a emanet olun. Emaneti Xwada bın.

Abdullah Öncel / Habernas