Rüya içinde bir ders ve hikmet -2/ Ahmet Rençber

Geçenlerde çok ibretli bir rüya gördüm birinci bölümünü geçen yazımda anlatmıştım bugünde ikinci bölümünü sizlerle paylaşıyorum

Rüya içinde bir ders ve hikmet -2/ Ahmet Rençber

Geçen yazımda anlattığım rüyaya kaldığımız yerden devam edelim.

İstişare yapmak için devrim konseyinde toplanan generalleri ikna etmek için istişareler bir müddet daha devam etti. Kısa bir müddet sonra konu hakkında görüş birliğine varmışlardı. Ülkenin geleceğini düşünerek daha fazla kan dökülmemesi adına, bundan sonra oluşabilecek maddi ve manevi bedeli ödemeye razıyız dedikten sonra herkes silahını bırakarak teslim olma kararı aldı. Bu kararın alınmasında ebetteki çok ince hassasiyetler göz önüne alındı. Hiçbir vatandaşın zarar görmemesi için alındı bu karar.

General tüm askeri unsurların kışlaya geri çekilmesini emrini verdi. Bu emirden kısa bir müddet sonra bulunduğumuz binanın etrafının muhalif askerler tarafından kuşatıldığını fark ettik. Teslim olun! anonsları yapılıyordu. Babam balkona çıkıp teslim olacaklarını, herhangi bir karşılık vermeyeceklerini söyledi. Bu konuşmadan sonra kalabalık asker grubu hızlıca binaya girdiler. Ellerimizi kelepçeleyip, gözlerimizi bağladılar. Orada bulunan herkesi araçlara bindirip bilmediğimiz bir yere götürdüler. Hepimiz korku ve tedirginlik içindeydik. Akıbetimizin ne olacağı konusu hakkında herhangi bir bilgimiz yoktu. Muhtemelen bundan sonraki ömrümüz dört duvar arasında, cezaevinde geçeceğini düşünüyorduk. Çünkü yaptığımız eylem yasalara göre büyük bir suçtu. Ve bu suçun bedeli de ağır olacağını biliyorduk. Böylece cezaevi sureci resmen başlamış oldu. Ve bu süreç epey devam etti, nihayet bizleri mahkemeye çıkardılar ve yargılama başlamıştı. Bu yargılama birkaç celse devam etmişti. Babam mahkemede daima şunu savundu, bu işin tüm sorumluluğu kendisine ait olduğunu hep savundu. “Bununla alakalı hiç kimsenin bir yetki ve sorumluluğu yoktur derdi” gene günlerden cumaydı, o gün gene mahkememiz vardı, askerler bizi  adliyeye götürdüler. Mahkeme heyeti tek tek savunmalarımızı istemişti, hepimiz savunma yapmıştık. Böylece mahkeme heyeti kararı açıklamak için duruşmaya ara verdi. Bu aradan sonra nihayet heyet kararını açıkladı. Karar babama ve bana ağırlaştırılmış ömür boyu olmak şartıyla cezalandırılmasına, geri kalanlara ise üçer beşer yıl ceza vermişti. Böylece hakkımızdaki davada da sonuçlanmış oldu. Karardan sonra bizleri tekrar cezaevine götürdüler. Cezaevi hayatı daha yeni başlamış oldu. Bundan sonra ki dünyamız orası olacaktı. Bir daha dışarı çıkma umudunu taşımıyorduk. Böylece buradaki hayat zorda olsa zaman akıp gidiyordu. Bildiğiniz gibi rüya alemi olduğu için oradaki zaman çok hızlı geçer. Bizimde burada geçen suremiz tam yirmi beş yıl olmuştu. Bu yirmi beş yıl babam gibi yaşı ilerlemiş ve bir çok hastalığı olan birisi için çok zor bir durumdu. Babam her ne kadar bununla ilgili bir şikayeti olmadıysa da fakat ben onun ne kadar zorlandığını görüyordum. Üstelik hastalığı her gün ilerliyordu. Bununla ilgili babam zaman zaman şunu derdi “ben ölüme doğru koşuyorum çünkü artık ayaklarım beni taşımıyorlar buda gösteriyor ki bu dünyada artık yapacağım işim kalmamış derdi” Onun bu yaşlı ve hasta haline bakınca çok üzülüyordum. Buna rağmen zaman, zaman bana sabır ve nasihati tavsiye ederdi, şunu derdi “oğlum dirençli ve dirayetli ol ki hayat seni mağlup etmesin”. Bir gün sabah namazını kıldıktan sonra seccade üzerinde uzun bir müddet tesbihat yaptı, daha sonra ellerini açıp Allah'a duada bulundu. Duasını bitirdikten sonra bana seslenerek şunu dedi oğlum bugün halim hiç iyi değil gittikçe bedenim ağırlaşıyor dedikten sonra biraz sustu ve “bana şu nasihati etti, şayet ben burada ölürsem sakın buna üzülme biz iman etmiş Müslümanız. Ölüm burada da olsa evde de olsa bizi bulacak dedi, Rabbimden duam odur ki yaptığım bu askeri kıyamdan dolayı zarar gören insanların hakkı için beni bağışlar. Çünkü benim yaptığım işi her Müslümanın yapması gereken işi yaptım. İyiliği tavsiye etmek kötülüğe engel olmaktır. Buda her Müslümana farz olduğu gibi bana  da farzdır. Bundan dolayı da bu sorumluluktan da  kaçmak ülkeyi bu şekilde bataklığa gitmesini bekleyemezdim. Şayet bununla ilgili yaptığımız iş yanlış ve hatalıysa Allah’tan affımı diliyorum” Rabbime kavuşmak yakındır, umarım Rabbim beni bağışlar dedi. Ve bana şu veciz sözleri söyledi. Hatırlıyor musun oğlum dedi? Ben bir zamanlar ülkenin en güçlü ve yetkili askeri idim, mevki, makam, sahibi idim. Şimdi neredeyim ne hallerdeyim görüyorsun değil mi. Bir zamanlar kocaman ordu emrimdeydi bir general idim. Şimdi ise yapayalnız tek başına bir hücrede ölümü bekleyen bir aciz kulum. Yaşadığım doksan yıllı nasıl geçtiğini, bu hayatın adeta bir rüya gibi geçtiğini söyledi”. Bu kelimeyi söyledikten sonra kelimeyi şehadeti getirdikten sonra güzleri kapandı bir daha konuşamaz oldu, durumu biraz daha ağırlaştı. Ben ise çaresiz bir halde hiçbir şey yapamıyordum. Çünkü elimden hiç bir şey gelmiyordu. Ve sabah namazından sonra  babam emanetini gözlerimin önünde Allah’a teslim etmişti. Cezaevi odasında yapayalnız ikimizden başka hiç kimse yoktu. Babamın baş ucunda oturup başını dizimin üstüne koyarak hem ağlıyor hem Kur’an okumaya devam ettim ve müddet bu şekilde kaldım. Başka ne yapabilirdim ki. Bu duruma çok ağlamıştım. Bu ağlamayla birlikte uykuda uyandım hala ağlamam devam ediyordu. Bu halim biraz daha devam etti. Ve biraz zaman geçtikten sonra kendime geldim, yatağımda doğruldum bu durumu anlamaya çalıştım. Biraz kendime geldikten sonra kalkıp bir abdest aldım ve iki rekat namaz kıldım. Daha sonra gördüğüm rüyayı düşündüm, bu ibretlik rüyayı anlamaya çalışıyordum. Epey tefekkür ettim. Ya Rabbi bu neydi bununla bana neyi murad ettin acaba diye bir çok soru kafamda gidip geliyordu. Rahmetli babam öleli otuz yıl olmuştu. Babam ülkenin genel kurmay başkanı ve bu büyük meseleler ne idi bunları kendi kendime sordum. Allah bu rüya vesilesiyle neyi murad etti acaba, bunları düşünüyordum. Ama şunda biliyordum rüya ile amel edilmez ama bir ders, bir  hikmeti olmalıydı. Ama babamın hakkını da yemeyelim hakikaten Rahmetli babam çok mert ve Müslüman bir insan idi. Güvenilir emin biriydi. O nu tanıyan hayatta olan insanlar var, hep onu iyilikle yad ederler. Tekrar gördüğüm rüya ya dönmek istiyorum. Bu rüyanın tabiri ve tevilini yapmak ise herkes kendi açısında çıkarabilir. Bu vesileyle babama ve bütün Müslümanlara Allah rahmet etsin. Onların ve hepimizin günahlarını bağışlasın amin.

Selam ve dua ile..