Rabbin Sana Yeter Unutma! / Muhammed Hadi

Kurumuş topraklarımıza hayat veren ilahi güç, “kurumuş gönüllerimize hayat verir mi acaba” diye ümitleniyoruz. İman tarlamızda haya ve edep yeşerir  mi yine? İnsan kıtlığı yaşanırken, beşeriyetten insaniyet çıkar mı tekrar?

Rabbin Sana Yeter Unutma! / Muhammed Hadi

Rabbin Sana Yeter Unutma!

“De ki: Hiç düşündünüz mü ki; suyunuz çekilse, size kim temiz bir su getirebilir?” (Mülk 30)

Sahi hiç düşündük mü?! Yağmur bulutları bizleri terk ettiğinde, onları geri getirecek güç kimin gücüdür. Yer altı suları çekildiğinde, onları toprağın damarlarına akıtacak hangi güçtür. Muhakkak ki bu güç, er-Rahman olan Allah'tan başkasının gücü değildir.

Küresel ısınma ile beraber, küresel kuraklık korkusunu zihinlerimize kazımış bir durumdayız. Bir müddet yağmur yağmayıverse, hepimizde bir telaş, bir korku ve huzursuzluk beliriveriyor. Öyle ya, süper dünya güçleri dahi yağmur yağdırmakta  aciz kalıyorsa, ellerimizi açıp göklere doğru yakarmaktan başka bir çaremiz kalıyor mu ki! Yağmur duası vesilesiyle içimde bir umut yeşerdi elhamdülillah.

Yağmur duası yapılacağı zaman, üç gün peş peşe, cemaatle birlikte yerleşim yeri dışına çıkıp dua edilir. Duadan önce fakirlere sadaka verilir. Herkesin günahlarından tövbe ve istiğfar etmesine; küs olanların barışmasına dikkat edilir. Yağmur duasına giderken, mütevazı ve boynu bükük bir durumda olmak, ihtiyarları ve çocukları; yavrularıyla birlikte hayvanları da götürmek, yağmur duasının adaplarından sayılmıştır. Acziyetimizi ve fakrımızı  bilirsek, izzetimizi buluruz inşallah. 

Kısa bir zaman önce, merkezi Diyarbakır’da bulunan Alimler ve Medreseler Birliği (İTTİHADUL ULEMA) öncülüğünde, Diyarbakır halkı yağmur duasına çıkmış ve ardından o günlerde, kurumuş topraklar yağmurun bereketiyle buluşmuştu. Yine bugünlerde, Sivas’ın Kangal ilçesinde yaşanan kuraklık sebebiyle, sivil toplum örgütleri ve ilçede yaşayan çiftçiler, yağmur duası organize etmiş. Eller daha duadan inmeden, yağmur yağmaya başlamış. Allah’a hamd olsun.

Bütünüyle insanlığın çaresiz olduğu bu meselede, dua vesilesi ile ilahi  gücün tecelli etmesi ve çaresiz ellerin boş çevrilmemesi, bizlere  umut veriyor.  Kurumuş topraklarımıza hayat veren ilahi güç, “kurumuş gönüllerimize hayat verir mi acaba” diye ümitleniyoruz. İman tarlamızda haya ve edep yeşerir  mi yine? İnsan kıtlığı yaşanırken, beşeriyetten insaniyet çıkar mı tekrar? 

“Ölü toprak onlar için bir ayettir. Biz onu dirilttik ve ondan taneler çıkardık. Böylece ondan yerler.” (Yasin 33)

Ölü topraktan, hayatı bahşeden, ölü toplumlardan hayat dolu nesiller çıkarmaya muktedirdir inşallah.

Sahip olduğumuz İslami bilinç ve mücadeleye rağmen, sebeplerin aleyhte işlediği bir dönemi yaşamaktayız. Öyle bir zaman, öylesi bir hal içindeyiz ki; sinelerimiz daralmış, ellerimiz güçten düşmüş, sesimiz kısılmış bir şekilde, çaresizliğin mengenesinde sabır inliyoruz. 

Kıymetli okuyucu! 

Biliyorum, sen de mustaripsin, sen de şikayetçisin gidişattan! Sen de el yordamıyla işe yarar bir şeyler yokluyor ve arıyorsun. Acaba nasıl olur diye, dert ediyorsun kendine. Sakın ha kardeşim, umutlarını ne kendine, ne de başkalarına bağlama! 

Umutlarını ne iktidarlarda ne de muhaliflerinde görme!

Eğer bittiysen, Rabbin sana yeter unutma! 

Ellerini aç ve yalvar! 

Kim bilir, belki de bu yaşananlar, kutlu bir zamanın habercisidir.