Hizmet mi, Islah mı? / Muhammed Hadi

Islah, tekamülü ifade eder, hizmet ise büyümeyi ya da gelişmeyi ifade eder. Islah, dolaylı da olsa umumla ilgilidir. Hizmet, bazen bir kişiye fayda sağlarken, başka birine de zarar verebilir.

Hizmet mi, Islah mı? / Muhammed Hadi

Sosyal, siyasal ve aile hayatımızda çokça karşılaştığımız bir kavramdır: “Hizmet”.

Hizmet denilince; akla fayda gelir, fedakarlık gelir, dava gelir, emek gelir, kısacası müspet olan, yani münasip olan işler gelir.

Hizmet kavramının müspet anlam barındırmasına rağmen, bireylerin ya da toplumların asıl ihtiyacı olan şey, hizmet midir yoksa ıslah mıdır? 

Ya da şöyle sor(gulay)alım: Siyasi iktidarların, ticari kurumların ve aile idarecileri olan ebeveynlerin asli görevi ne olmalıdır? 

“Hizmet” mi yoksa “ıslah” mı?

Islah, tekamülü ifade eder, hizmet ise büyümeyi ya da gelişmeyi ifade eder. Islah, dolaylı da olsa umumla ilgilidir. Hizmet, bazen bir kişiye fayda sağlarken, başka birine de zarar verebilir. 

Hakiki ilim hizmettir, amel ise ıslahtır. Beşeri sistemler ve idarecileri hizmetçidir. İlahi dinler ve Peygamberleri ıslahçıdırlar. Yani Kur'an’ın ifadesi ile; “muslihun” (ıslah ediciler).

Her ıslah bir hizmettir ama her hizmet ise, ıslah değildir.

Bu ifadelerimin muallak kalmaması için, somut örneklemeler getirmek istiyorum.

Örneğin; alkol müptelası olmuş bir kişinin hizmet anlayışı bar, meyhane vb. mekanların açılması ve kendisine ucuz alkol temin edilmesinin sağlanmasıdır. Bu, kendisine sağlanmış fevkalade bir “hizmet” olur! Kişiye özel böyle bir hizmet, ne devletlerin ne de kişi ve kurumların sorumluluğu altında değildir. Bu tür hizmetler toplumun genelini ifsat edici olduğundan, bunları hizmet olarak pazarlamaya kalkmak, büyük bir ifsattır.

Ya da gayr-ı meşru haneleri, şehvet düşkünlerinin hizmetine sunmak, birilerinin keyfine mukabil gelse de böyle bir ‘’hizmet’’in, aile ve toplumun temellerine dinamit koymaktan farkı yoktur.

Ticari kurumları ya da yazılı ve görsel medya kuruluşlarını da bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Bu kurum ya da kuruluşların (İslami kuruluş olsalar dahi) sloganlarının hizmet olması, takipçileri için yanıltıcı olabilir. Asıl amaçlarının ıslah edici hizmet mi, ifsat edici hizmetler mi olduğuna dikkat etmek gerekir.

Kim ifsat edici olduğunu söyler ki...

Nedense herkes hizmet ettiğini söylüyor!

“Onlara: ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’ denildiği zaman: ‘Muhakkak ki biz ancak ıslah edicileriz’ derler.” (Bakara: 11)

Tarih boyunca ifsat edenler ifşa olunca, hizmetlerini kendilerine kalkan edip, ifsat edici olduklarını inkar ve bu konuda kendilerini uyaranlara itiraz etmişlerdir.

Son olarak aile idarecileri ebeveynlere değinip, konumu sonlandırmak istiyorum.

Toplumlar aileden; aile bireylerden oluşur. Bireylerin kişi olmaları ile şahsiyet olmaları arasında belirgin farklar vardır. 

Bu, başlı başına farklı bir konudur ama şimdilik değinmek istediğim; ebeveynlerin çocuklarına verdikleri hizmetin, çocukları şahsiyetli bir birey yapmaya yetip, yetmediğidir. Şahsiyet olabilmek, ıslah olmaktan geçer. 

Çocukların beden sağlığı, giyim ve kuşamları için onlara “hizmet etmek” yeterlidir. Ancak onların ruh sağlığı için “hizmet etmek” yeterli değildir; onları “ıslah etmek” zorunludur.

Konuşmalarımız ıslah; ilişkilerimiz ıslah; işlerimiz ıslah; uykumuz dahi ıslah üzere olmalıdır. 

Rab olan Allah’ın terbiye ve idaresi hepimizin üzerine olsun.

Şimdilik Allah’a emanet olun.

Wesselam.