Tunus diktatörü Said baskıyı artırıyor: Muhalif avukat Ahmed Suab tutuklandı

Tunus’ta eski yargıç Ahmed Suab, Cumhurbaşkanı Kays Said’in otoriter uygulamalarını eleştirdiği için terör suçlamasıyla tutuklandı. Bu adım, yargının siyasallaştığı ve muhalif seslerin susturulduğu endişelerini güçlendirdi.

Tunus diktatörü Said baskıyı artırıyor: Muhalif avukat Ahmed Suab tutuklandı

Hukuk ve siyaset çevrelerinde şok etkisi yaratan bir adımda, Tunus'ta terörle mücadele yargı birimindeki soruşturma hakimi, eski avukat Ahmed Suab’ın terörle bağlantılı suçlamalarla tutuklanmasına karar verdi.

Başkan Kays Said’i açıkça eleştiren cesur tutumlarıyla tanınan Suab, “devlet güvenliğine karşı komplo” davasında suçlanan muhaliflerin savunma heyetinde yer alıyordu. Bu dava, Tunus’taki en önde gelen muhalif figürleri hedef almıştı.

Evine yapılan ani baskının ardından gözaltına alınması, özgürlüklere yönelik baskı sürecinde tehlikeli bir gelişme olarak görülüyor. Bu durum, yargının yürütmenin siyasi bir aracına dönüştüğü ve muhaliflerin tasfiyesinde kullanıldığı yönündeki endişeleri daha da artırdı.

Ahmed Suab: Yargıçlıktan İktidarın Hücresine

Ahmed Suab yalnızca bir avukat değil, aynı zamanda Tunus İdare Mahkemesi’nin eski bir yargıcı ve ülke içinde ve dışında saygı gören bir hukukçuydu. Yargı bağımsızlığının kararlı savunucusu olarak bilinen Suab, ülkenin tek adam yönetimine sürüklenmesine karşı çıkıyordu.

25 Temmuz 2021’de Kays Said’in anayasayı askıya alarak “istisnai önlemler” ilan etmesinin ardından Suab, demokrasiyi savunanların ön saflarında yer aldı. Devrimin kazanımlarının yok edildiğini vurgulayan birçok makale kaleme aldı, devletin kararname ve denetimsizlikle yönetilen bir polis rejimine dönüşmesi konusunda uyarılarda bulundu.

Ancak bu tutumu onu hedef haline getirdi. Son günlerde evine yargı kararı olmadan baskın düzenlendi, aşağılayıcı bir şekilde gözaltına alındı ve belirsiz “terör” suçlamalarıyla yargıya sevk edildi. İnsan hakları savunucuları bu süreci, terörle mücadele yasalarının özgür sesleri susturmak için siyasallaştırıldığının açık kanıtı olarak nitelendirdi.

Susturma Politikası: Gannuşi Örneği

Suab’ın tutuklanması, Başkan Kays Said'in iktidara gelmesinden bu yana muhaliflere, aktivistlere ve gazetecilere yönelik süregelen gözaltı dalgasının bir parçası.

Bu sürecin en dikkat çekici örneklerinden biri, Nahda Hareketi lideri ve feshedilen parlamentonun başkanı Raşid Gannuşi'nin 2023 Nisan’ında tutuklanmasıydı. Gannuşi, devleti tehdit ettiği iddiasıyla "devlet güvenliğine karşı komplo" suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.

Tunus’un 2011 devriminden sonraki demokratik geçiş sürecinin simge isimlerinden biri olan Gannuşi, cumhurbaşkanlığına yakın medyada yürütülen sistematik bir karalama kampanyasının ardından cezaevine gönderildi.

Tutuklananlar sadece o değildi. Hıyem Ettürki, Nureddin el-Bahiri ve Abdulhamid el-Celasi gibi muhalefet liderleri ile tanınmış gazetecilerden Zehir Mahluf da gözaltına alındı. Hepsi, muğlak “komplo kurma” veya “yalan haber yayma” suçlamalarıyla karşı karşıya bırakıldı.

Baskı Devleti ve Yaklaşan Patlama Tehlikesi

Uluslararası insan hakları örgütlerine göre, Tunus’ta yaşananlar ciddi bir özgürlük gerilemesine ve yargının bağımsızlığının kaybına işaret ediyor. Devrim sonrası dönemde demokrasinin kalesi sayılan yargı, Kays Said döneminde siyasi hesaplaşma aracına dönüştü.

Yargıçların görevden alınması, savcılığa yapılan müdahaleler, Yüksek Yargı Konseyi’nin yapısının değiştirilmesi ve devletin tüm kurumlarının cumhurbaşkanlığına bağlanması, bu sürecin en somut göstergeleri.

Tüm bunlar derinleşen ekonomik kriz, Uluslararası Para Fonu’yla tıkanan müzakereler ve halkın resmi kurumlara olan güven kaybı ortamında yaşanıyor. Ulusal bir diyalog başlatmak yerine, Kays Said tüm muhalif sesleri susturmayı tercih ediyor ve bu durum, ülkenin kalan son istikrar kırıntılarını da tehdit eden bir sosyal patlama riskini beraberinde getiriyor.

Adalet İçin Bir Çığlık

Ahmed Suab’ın ve yalnızca düşüncelerini ifade ettikleri için yargılanan herkesin davası, Tunus’un tehlikeli bir yola sürüklendiğini açıkça gösteriyor. Mesele artık sadece siyasi değil; bu, yasalar ve anayasayı ayaklar altına alarak iktidarı mutlaklaştıran otoriter bir proje ile devrim kazanımlarını korumaya çalışan demokratik sesler arasındaki varoluş mücadelesidir.

Suab’ın hâlâ parmaklıklar ardında olması, mevcut rejimin açık bir ifşasıdır. Bir zamanlar Arap dünyasında demokratik dönüşümün modeli olarak gösterilen Tunus’un bugün geldiği nokta, özgürlüklerin ne denli geri gittiğinin acı bir göstergesidir.

Kaynak: aljazeera.net