Suriye İhvanı “Birlikte Yaşam Belgesi”ni açıkladı: Esed sonrası döneme kapsamlı vizyon
Suriye’de Müslüman Kardeşler, “Suriye’de Birlikte Yaşam Belgesi”ni yayımlayarak Esed sonrası döneme ilişkin kapsamlı bir vizyon sundu. Belge; çok seslilik, vatandaşlık, geçiş adaleti, nefret söylemiyle mücadele ve demokratik devlet vurgusu içeriyor. Hareket, tüm toplumu kapsayan yeni bir toplumsal sözleşme çağrısı yaparken, siyasi gelecekte sorumlu bir aktör olarak konumlanmayı hedefliyor.
Suriye’de Müslüman Kardeşler (İhvan) hareketi, “Suriye’de Birlikte Yaşam Belgesi” başlıklı bir metin yayımlayarak, çok seslilik, karşılıklı tanıma ve hukukun üstünlüğüne dayalı yeni bir Suriye devleti inşasına ilişkin vizyonunu ortaya koydu.
“Arabi21”in tam metnine ulaştığı bu belge, onlarca yıl süren otoriter yönetim ve kanlı çatışmaların ardından derin bölünmeler yaşayan Suriye toplumunun içinde bulunduğu karmaşık bağlama bir yanıt olarak hazırlandı. Belge, son altmış yıl boyunca Suriyelilerin yaşadığı trajedilerin tekrarını önleyecek ve ulusal bütünlüğü güvence altına alacak yeni bir toplumsal sözleşme oluşturmayı hedefliyor.
Birinci – Rejimin düşüşü sonrası Suriye gerçekliğine dayanan bir okuma
Belge, Suriye toplumunu ihlaller, savaşlar ve ayrımcılık tarafından yıpratılmış olarak tanımlıyor; Esed yönetiminin sona ermesinin ise toplumsal bileşenler arasındaki ilişkiler için yeni yaklaşımlar gerektiren kurucu bir dönemin kapısını araladığını belirtiyor. Ayrıca Suriye’nin coğrafi konumu ile dini ve etnik çeşitliliği sayesinde tarih boyunca bir arada yaşama örneği sunduğunu, modern anayasaların ise ibadet ve kişisel statü alanlarında dini toplulukların özgünlüğünü koruduğunu vurguluyor.
Belge, son yıllarda yüzeye çıkan “yapıcı olmayan bir söylem” konusunda uyarıda bulunarak, bu söylemin aklıselimle ve ciddi girişimlerle sınırlandırılmaması halinde bölünme, gerilim ve intikamın yeniden üretileceğini ifade ediyor.
İkinci – Birlikte yaşamın şer’i temelleri
Hareket, birlikte yaşam anlayışını Kur’an’dan alınan ilkelere dayandırıyor; çeşitliliğin ilahi bir sünnet olduğunu, insanlar arası ilişkilerin özünün tanışma, adalet ve karşılıklı saygı olduğunu vurguluyor. Belge, Müslüman olmayanlarla bile iyilik ve adalet temelinde ilişkiler kurmayı emreden ayetlere atıf yapıyor ve ayrım gözetmeksizin adaletin temel kriter olması gerektiğini belirtiyor.
Belge ayrıca ahlakın İslam’da mutlak olduğunu, dine ya da kimliğe göre değişmediğini, adaletin sağlanması ve toplumsal sözleşmelere bağlılığın sağlıklı bir toplumun temelini oluşturduğunu ifade ediyor. Medine Vesikası’nın da çatışmayı sınırlayan sözleşmeye dayalı bir anayasa örneği sunduğunu ekliyor.
Hareket, toplum bileşenleri arasındaki işbirliğinin herkesin ortak çıkarı için zorunlu olduğunu, anlaşmazlıkların ise güç mücadelesiyle değil, diyalog ve ortak ulusal alanların net biçimde belirlenmesiyle yönetilmesi gerektiğini vurguluyor.
Üçüncü – Otoriterlik sonrası dönemde devletin rolleri
Belge, merkezi devletin hak ve özgürlükleri koruyan, güvenliği sağlayan ve kişisel özgürlük adına toplumsal değerlere saldırıyı engelleyen bir hukuki çerçeve oluşturma sorumluluğuna dikkat çekiyor. Hareket, toplumsal barış girişimlerinin başlatılması, sivil toplumla etkin ortaklıkların kurulması ve ortak değerleri güçlendiren eğitim müfredatlarının geliştirilmesi çağrısında bulunuyor.
Ayrıca karar alımında, özellikle yerel yönetimler düzeyinde, yerinden yönetimin güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor; çünkü yerel birimler kendi topluluklarının ihtiyaçlarını daha iyi teşhis ederek gerilimleri daha doğru şekilde yönetebilir.
Dördüncü – Kimliğin yeniden inşasında sivil toplumun merkezi rolü
Belge, sivil toplum kuruluşlarına büyük önem veriyor ve ulusal kimliğin yalnızca devlet tarafından inşa edilemeyeceğini belirtiyor. Bu kuruluşları ulusal diyaloglar başlatmaya, kültürel ve medya programları yürütmeye, Suriyeliler arasındaki güveni yeniden tesis etmeye davet ediyor.
Belge, nefret söylemini ve aşırı milliyetçi tutumları körükleyen yaklaşımlarla mücadelede sivil toplumun özel bir rolü olduğunu vurguluyor. Suriye toplumunun istikrara kavuşmasının ancak sevgi, işbirliği ve dayanışma değerlerinin kökleşmesiyle mümkün olacağını ifade ediyor.
Beşinci – Yeni Suriye vizyonunu belirleyen yönlendirici kriterler
Hareket, yeni Suriye devletinin inşası için temel gördüğü kriterleri şöyle sıralıyor:
-
Vatandaşlığa ve kuvvetler ayrılığına dayalı çoğulcu demokratik devlet.
-
Nefret söylemi ve kışkırtıcılığın suç sayılması.
-
İnanç özgürlüğünün ve dini özgürlüklerin korunması.
-
Dışlayıcı olmayan, özgür ve adil seçimler.
-
Hukukun üstünlüğü ve olağanüstü mahkemelerin kaldırılması.
-
Siyasetten uzak duran, silahı yalnızca devletin elinde olan ulusal ordu.
-
Kadınların ve gençlerin güçlendirilmesi.
-
Suriyelilerin onur ve haklarda eşitliği.
-
Yolsuzluk ve zulümle mücadele, geçiş adaletinin sağlanması.
Bu maddeler, devlet ile toplum arasındaki ilişkiyi sözleşmeye dayalı bir zeminde düzenlemeyi hedefleyen siyasi ve hukuki bir çerçeve sunuyor. Böylece otoriterliğin ya da herhangi bir tarafın hegemonyasının geri dönmesi engellenmek isteniyor.
Altıncı – Geriye dönüş risklerine karşı uyarı ve geniş bir ulusal ortaklık çağrısı
Belge, geçmişin mirasını aşmaya ve çatışma yıllarında biriken önyargılardan kurtulmaya yönelik açık bir çağrı ile sona eriyor. Birlikte yaşam inşasının tüm Suriyelilerin ortak sorumluluğu olduğu belirtiliyor. Yaklaşan dönemin zor olacağı, sloganlarla değil sürekli bir reform ruhuyla yönetilmesi gerektiği vurgulanıyor.
Hareket, Suriye’nin yalnızca tüm bileşenlerinin işbirliğiyle, hak ve özgürlükleri güvence altına alan yasaların kabulüyle ve taassubu reddeden uygar bir davranış biçimiyle ayağa kalkabileceğini ifade ediyor.
Bu adım ne anlama geliyor?
Belge, Suriye güçlerinin Esed sonrası dönemde yeni bir siyasi düzen oluşturmaya çalıştığı hassas bir aşamada yayımlandı. Bu durum, Müslüman Kardeşler’in eski kutuplaşmalardan uzak, geleceğin Suriye’sinin inşasına katkı sunan sorumlu bir aktör olarak kendini konumlandırma çabası olarak görülüyor.
Aynı zamanda belge, hareketi uzun yıllardır takip eden kuşkuları dağıtmayı, ideolojik-dini bir ajanda yerine ulusal vatandaşlık çerçevesi sunduğunu göstermeyi hedefliyor.
Belge, yaklaşan anayasal ya da siyasi süreçlerde hareketin kendine bir yer açma çabası olarak da değerlendiriliyor; demokrasi, birlikte yaşam ve geçiş adaletine bağlılık mesajı bunun göstergesi olarak okunuyor.
Buna karşın, hareketin bu teorik vizyonu pratikte hayata geçirme kapasitesi ve belgenin Suriye’nin diğer bileşenleri tarafından nasıl karşılanacağı hâlâ belirsiz. Geçmişteki çatışmalar ve karşılıklı güvensizlikler bu süreci zorlaştırabilir.
Yine de belge, diyalog ve sözleşmeye dayalı ortak yaşam vurgusuyla, Müslüman Kardeşler’in Suriye’nin ancak kapsayıcı bir ortaklıkla yeniden inşa edilebileceği yönündeki farkındalığının arttığını gösteriyor.
Belgenin zamanlaması da dikkat çekiyor; zira birkaç hafta önce Suriye Cumhurbaşkanı’nın medya danışmanı Müvek Zeydan, Müslüman Kardeşler’e kendini feshedip yeni Suriye’nin siyasi gerçekliğine entegre olma çağrısı yapmıştı.
Ayrıca belge, parti çalışmasını düzenleyecek yasaların henüz şekillenmediği, siyasi tablonun netleşmediği bir dönemde yayımlandı. Bölgesel ve uluslararası çevrelerde İhvan’a yönelik temkinli –yer yer olumsuz– bir tutum mevcut. Bu nedenle belge, gözlemcilere göre, hareketin Esed sonrası Suriye’deki rolünü ve konumunu yeniden tanımlama girişimi olarak görülüyor. Ancak yeni sistemin doğuşuyla birlikte oluşacak dengeler içinde geleceğe dair ihtimaller hâlâ açık.



