Şubatın Bir Adı da Şehadettir

Takvim yaprakları Şubat ayını gösterdiğinde Alem-i İslam’ı ayrı bir hüzün kaplıyor. Şubat ayının şehadete açılan kapısından birçok âlim ve davetçi birer birer Hakk’a yürüyerek şehadet şerbetini içtiler. Bu yüzden Şubat ayı 'Şehadet' ayı olarak anılmaktadır.

Şubatın Bir Adı da Şehadettir


Şubat ‘Şehadet’ ayı olarak bilinir. Bu ayda özellikle, şehadetleri Şubata denk gelenleri hatırlar, bize bıraktıkları mücadelenin güzelliğini, onların öncülüğünü ve hizmet ettikleri davayı anlamaya çalışırız. Onlar, kendisiyle şeref duyduğumuz bu davanın bir sonraki kuşağa ulaşması adına yoruldular, sıkıntıya düştüler, vazgeçmediler, canlarını feda edip bu kutsal davanın yükselmesini sağladılar. Her bir şehit bir bereket vesilesidir… Onlar şehadetlerinden sonra daha çok hatırlanırlar, anlattıkları hakikatler daha güçlü bir şekilde ele alınır ve böylelikle  ölümden sonra hizmetleri ve davaları yaşar ve gittikçe yayılır.

Şehadet bir lutüftür, hak edene hediye edilir. Koltuğuna yaslanmış, rahatlık içerisinde gevşek duranlara verilmez şehitlik. Her bir Şehit hayatıyla şehadete layık olduğunu ispat etmiştir. Şehadetlerinin ardından anlarız şehadetin onlara ne kadar yakıştığını…

Şubat ayında zulmen ve İla-ı Kelimetullah için savaşırken şehit edilen alimlerimizin, komutanlarımızın, mücadele adamlarımızın ve aşk şehitlerinin isimlerini ve kısa şehadet sebeplerini anlatmaya çalışalım.

Metin Yüksel 20 yaşında şehitlik mertebesine ulaştı

Molla Sadreddin Yüksel Hoca’nın oğlu olan Metin Yüksel, ülkemizde genç yaşına rağmen İslami hareket içinde şuuru, uyanıklığı ve aktivitesiyle tanınıyordu. Yurdun dört bir yanında zalimlere ve işbirlikçilerine karşı amansız bir mücadele içindeydi. 23 Şubat 1979 Cuma günü Cuma namazı çıkışında yaşam alanları daralan kavmiyetçiler tarafından hunharca katledildi. Şehit edildiğinde 20 yaşındaydı.

Malcolm X Müslümanların gönlünde taht kurdu

19 Mayıs 1925’te dünyaya gelen Malcolm X, bir papazın 11 çocuğundan biridir. Malcolm’un hayatındaki en büyük değişiklik, hapishanedeyken oldu. Eliah Muhammed’le tanışarak İslam’ı seçti ve Müslüman oldu. 27 yaşında tahliye olan Malcolm, gayretleriyle göz doldurarak milyonlarca Afro-Amerikalının umut sesi oldu. Hac farizasını yaptığı zaman farklı ırklardan ve renklerden insanlarla birlikte aynı Allah’a secde etmenin büyüsüne kapıldı ve ırkçılığın İslam dışı olduğunu fark etti. Bunu Amerika’ya taşıdı. Malcolm’un ünü, İslam ülkelerini sardı. Amerika’da çok büyük kitleleri peşi sıra sürükleyen Malcolm, ABD rejimi için tehlikeli olmaya başlar. 21 Şubat 1965’te suikastçıların kurşunlarına hedef olarak şehit edilir.

Musavi siyonistler tarafından şehit edildi

Şubat ayında şehit edilen önemli Müslüman önderlerden biri de Abbas Musavi. Genç yaşta Filistin direnişine katıldı. Siyonistlerle girdiği bir çatışmada ayağından yaralandı. Abbas Musavi, Lübnan'da eğitim kurumları açtı. Gençleri eğitti. Eğitim verdiği gençler doktor, mühendis, profesör ve âlim oldu. Şu anki Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrallah da bu eğitim merkezlerinde yetişti. Hizbullah'ın kurucu liderlerinden olan Abbas Musavi, Hizbullah'ın çok gizli operasyonlarında görev aldı. Hizbullah'ın askeri kuvvetler komutanlığını yaptıktan sonra 1991 yılında Hizbullah'ın genel sekreteri oldu. Bu görevinde sadece dokuz ay kalabildi.  17 Şubat 1992’de, Şeyh Ragıp’ın şehadet yıl dönümü merasiminden dönerken, siyonistlerin füzeli saldırısı sonucu hanımı ve çocuğu ile birlikte şehit oldu.

Zehirleyerek şehit ettiler

Şeyh Es’ad Erbili, meşhur Menemen olaylarından dolayı, bu olaylarla hiçbir ilgisi olmadığı halde yargılanan ve idama mahkûm edilen ilim erbabındandı. Yaşı ilerlemiş olduğundan hakkındaki idam kararı resmen infaz edilmedi. Ama onu ortadan kaldırmak isteyenler, 4 Şubat 1931’de kendisini hastanede zehirleyerek bir infazı daha insanlık dışı bir metotla gerçekleştirdiler.

Şeyh Zeki

1957 yılında Şırnak'a bağlı Güneyçam (Navyan) köyünde dünyaya gelir. Köy ahalisinin ekserisi tarikat ehlidir. Şeyh Zeki'nin ailesi de tasavvufa sıkı sıkıya bağlı bir ailedir.  Küçük yaştan itibaren medrese ilimlerini tahsile başlamış, köyünde ilkokulu okuduktan sonra çeşitli medreselerde kalmış, zamanın ilim sahiplerinden ders almıştır. Molla Zeki kısa zamanda Cizre mollaları arasındaki yerini alır. Davet ve tebliğin yanında İslam'a hizmet edecek kadroların yetiştirilmesi faaliyetlerine ağırlık verir. Bölgede giderek güçlenen PKK, İslami camianın faaliyetlerinden rahatsız olmaya başlar. Bu dönemde Şeyh Zeki'nin evine silahlı saldırı gerçekleştirilir. Bütün baskı, dayatma ve sindirmelere karşı direniş gösterir, asla geri adım atmaz. 19 Şubat 1992 Perşembe günü bir zaruret üzerine çarşıya çıkan Seyda'nın bu çıkışını fırsat bilen mürtedler, yolu üzerinde 4–5 yerde ayrı ayrı pusu kurar. Çarşı dönüşünde Seyda ile arkadaşları mülhid örgüt elemanlarının kurmuş olduğu pusuya düşer. Açılan ateşte Seyda şehid olur. Seyda'nın naaşı tekbir sesleriyle Cizre Asri Mezarlığına defnedilir.

Zelimhan Yandarbiyev, bombanın hedefi oldu

Zelimhan Yandarbiyev, Çeçenistan’ın Cevher Dudayev’den sonra gelen ikinci devlet başkanı. Çeçenistan’ın bağımsızlık davasında önemli bir yeri olan Yandarbiyev, 13 Şubat 2004’te arabasına konan bir bombanın hedefi oldu.

İmad Muğniye, ABD ve siyonist rejimin korkulu rüyasıydı

Amerika ve İsrail hedeflerine yönelik sarsıcı eylemler gerçekleştiren İmad Muğniye, 25 yıldır CIA ve Mossad’ın öldürmek istediği bir isimdi. İmad Muğniye, 12 Şubat 2008’de çok sevdiği Hz. Rukiye’nin kabrini ziyaret ettikten ve matem gecesine katıldıktan sonra Suriye’nin başkenti Şam’da uğradığı suikastle şehid edildi.

Hasan El Benna Filistin’in sesi oldu

Dünyanın birçok yerinde mensupları olan Müslüman Kardeşler Hareketi’nin (İhvan-ı Müslimin) kurucusu olan Hasan El Benna, hayatı boyunca İslami bir mücadelesi içerisinde yaşadı. Filistin meselesini İslam’ın meselesi olarak gündeme getirdi. Filistin’de savaşacak birlikler oluşturup cepheye gönderdi. 1949 yılının şubat ayında bir konferansından çıkarken silahlı saldırıya uğradı. Polis hastaneye müdahale etti, tedavi görmesini engelledi. Orada ruhunu teslim etti. Şehadetinden sonra Kahire’de camiler kapatıldı.

İskilipli Atıf Hoca

İskilipli Atıf Hoca, 1874'te İskilip'in Tophane köyünde doğdu. İlk eğitimini köyündeki medresede alan Atıf Hoca, daha sonra İskilip'in tanınmış âlimlerinden Abdullah Efendi'den fıkıh ve tefsir dersleri aldı. İstanbul'a giderek ilim tahsilini devam ettirmek istedi.  31 Mart olayından bir hafta önce yazdığı bir yazı nedeniyle tutuklandı. Bu dönemde özellikle batılılaşma karşıtı yazılar yazar. Tesettür-ü Şer'i, Din-i İslam'da Men-i Müskirat (İslam dininde İçki Yasağı), Frenk Mukallitliği ve Şapka kitaplarını kaleme alır. Şapka hakkında ki kitabını yazdıktan 1,5 yıl sonra Şapka devrimine muhalefet etmek suçundan tutuklanır. İskilipli Atıf Hoca 4 Şubat 1926 Perşembe günü sabaha karşı Eski Meclis binasının yakınındaki çarşıda asılarak şehid edilir.

Molla Gıyasettin

1966 yılında babasının fahri imamlık yaptığı Van'ın Özalp İlçesi'nin Yünkuşak Köyü'nde dünyaya gözlerini açan Molla Gıyasettin, 1974 yılında memleketi Batman'ın Gercüş İlçesine yerleşti. İlk, orta ve lise öğrenimini Gercüş'te tamamlayan Molla Gıyasettin, liseden sonra; Siirt, Gercüş, Silvan, Ergani, Cizre ve Sason'da bulunan farklı medreselerde eğitim aldı. Molla Gıyasettin, 1993 yılında Bitlis'in Tatvan ilçesinde müezzinlik görevine başladı. Karanlık eller, Kürdistan coğrafyasında uyguladıkları zulüm ve katliamların başka bir sahnesini Tatvan'da oynamaya karar verir. Onu katledip, Kürdistan'da yüzlerce Müslüman'ın kanına girmiş PKK'nin üzerine cinayeti yıkmak suretiyle Tatvan'da yeni bir çatışma süreci başlatmak isterler. Bu hain planlarını devreye koyan şer odakları, Bitlis cezaevinde yatmakta olan bir itirafçıyı cezaevinden çıkarıp, başka bir PKK itirafçısıyla birlikte ellerine silah vererek Molla Gıyasettin'i katletmelerini isterler. 23 Şubat 1994'te, cami cemaatine teravih namazını kıldıran Molla Gıyasettin, daha sonra hain pusudan habersiz bir şekilde evinin yolunu tutar. Devletin cellatları hazırladığı planı devreye koyar ve akşamın karanlığından faydalanarak Molla Gıyasettin'i çapraz ateşe alırlar. Karanlığın sessizliğini tekbir sesleriyle bozan Molla Gıyasettin, ruhunu Rabbine teslim eder.

El Halil Katliamı

Terör rejimi, işgal altında tuttuğu Filistin'de, 1948'den bu yana çok sayıda katliama imza attı. Bu saldırıların en önemlilerinden biri 25 Şubat 1994'te sabah namazı sırasında El Halil şehrinde Halil İbrahim Camii'nde düzenlenen saldırı oldu. Namaz sırasında camiye gelen bir siyonist M-16 otomatik silahıyla ateş açarak 29 kişiyi şehit etti ve 125 kişiyi yaraladı. Silahının tutukluk yapması nedeniyle ateşe devam edemeyen siyonist katil, saldırıdan sağ kurtulanlar tarafından linç edildi. Yaralıların hastaneye nakli esnasında ikinci bir katliam gerçekleşti. Böylece 1994 yılının Ramazan ayının on beşine denk gelen "Kanlı Cuma"da sabah namazının kılındığı esnada bir canavar tarafından başlatılıp onunla aynı fikirleri paylaşan ve aynı duyguları taşıyan işgalci askerler tarafından sürdürülen korkunç katliamda 67 Müslüman şehid oldu, 300'e yakın Müslüman da yaralandı.

Cahar Dudayev

1952 yılında Kazakistan'da doğdu. Çeçen İnguş Devlet Üniversitesi ve Moskova'daki Edebiyat Fakültesi'nde öğrenim gördü. Daha sonra Çeçenistan'da kurulan bağımsızlık yanlısı Vaynah Demokratik Partisi'nin oluşum faaliyetleri içerisinde yer aldı. Bunun yanında Kafkas Dağlı Halkları Konfederasyonu'nda da görev yaptı. 1991'de Çeçenistan'ın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından da parlamentoya girdi. 1993 senesinde de cumhurbaşkanı yardımcılığı vazifesine getirildi. 1996 yılında Cahar Dudayev’in şehit edilmesi üzerine de Çeçen-İçkeriya Cumhuriyeti'nin ikinci cumhurbaşkanı oldu. Ayrıca Kuzey Kafkasya'daki İslami Uyanış ve Kalkınma Teşkilatı'nın başkanlığını yürüttü. Yandarbiyev, 13 Şubat 2004 tarihinde Rus istihbaratının arabasına koyduğu bombanın infilak etmesi sonucu şehid edildi.

Şehid Şeyh Ragıp Harp

İslami direnişin şeyhi lakaplı Ragıp Harp, Güney Lübnan’da doğmuştur. Ragıp Harp, İslami hareketin diğer önderleri gibi genç yaşta Filistinli Mücahitlerin saflarında İsrail’e karşı mücadeleye girişir. Hem direnişi hem de ilmi eğitimini/medrese eğitimini bir arada yürütür. Beyrut’ta başladığı ilim tahsili için daha sonra Irak’ın Necef kentine gider. 1970 yılında Baas rejimi tarafından Irak’tan sürülür ve tekrar Lübnan’a döner. Kendisini tamamen İslam’ın yayılmasına ve direnişe vakfeder. 16 Şubat 1984 tarihinde, Siyonist İsrail devleti havadan füzelerle Şeyh Ragıp Harp’e suikast düzenler. Suikast sonucu, ömrünü aziz davaya vakfederek gelecek nesillere büyük bir miras bırakan Şeyh Ragıp Harp şehadetin tatlı şerbetinden içerek dar-ı bekaya göçer.

Hama Katliamı

Hafız Esad'ın 1970 yılında askeri bir darbeyle iktidara gelmesinden sonra, Suriye'de mutlak bir baskı politikası izlenmeye başlandı. Baas haricinde siyasi oluşumların tümü yasaklandı. Hama, Suriye'de Müslümanların güçlü olduğu, dolayısıyla muhalefet odağı olma özelliği taşıyan bir şehirdi. Müslüman Kardeşler yapılanmasının Suriye kolunun ayaklanma hazırlığı içinde olduğu bahanesiyle, saldırıdan iki ay önce şehirde sıkıyönetim ilan edildi. Sıkıyönetim komutanı, Hafız Esad'ın kardeşi Rifat Esad, 2 Şubat 1982 tarihinde de Hama'ya karadan ve havadan saldırı başlattı. Üç hafta devam eden saldırılar esnasında, sağlam kalan evlere ve mahzenlere sığınan insanları dışarı çıkartabilmek için zehirli gaz kullanıldı. Hama katliamı sırasında kaç kişinin katledildiği tam olarak bilinmemekle birlikte, uluslararası kuruluşlar bu rakamı 40 bin civarında veriyor. Yaralıların sayısı da yine on binlerle ifade ediyordu.

Ömer Abdurrahman

3 Mayıs 1935 yılında Mısır'ın Dekahliye kentinde dünyaya geldi. Dünyadaki sıkıntılarla mücadelesi henüz 10 aylıkken gözlerinin kör olmasıyla başladı. Beş yaşında “Nur Körler Medresesi"nde eğitim hayatına başladı. 11 yaşında Kur'an-ı Kerim'i ezberledi.

Ömer Abdurrahman 1995 yılında ABD'de tutuklandı. Abdurrahman, ABD'nin yıkılması için çalışmak, ABD'de askeri tesislerin bombalanmasının yanı sıra Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in öldürülmesini planlamak suçlamasıyla ömür boyu hapse mahkûm edildi. 23 yıl ağır şartlar altında zindanda tutulan Abdurrahman, Trump'ın yönetimi devralmasının ardından ilaçları da kesilerek adeta ölüme terk edildi. Şeyh Ömer Abdurrahman 2017 yılında ABD zindanlarında şehid oldu.