Öleceğin gün için telaşlanma! / Çetin Tufan

İnsanoğlu bu dünya hayatında daima amaçlar ve lezzetler peşinde koşarak depreşir. Ulaştığını veya tattığını sandığı, her lezzetin arkasında başka bir amaç ve lezzet belirir ki, insan ona doğru hevesle yol alır. Bu kovalamaca da, Rabbimin nimet verdikleri hariç, herkes neticede ansızın hayat ışığının inmesi, oynadığı tiyatro sahnesinin perdesinin kapanmasıyla, bu varlık hayatının sonuna gelir.

Öleceğin gün için telaşlanma! / Çetin Tufan

Hayatı ve ölümü elinde bulunduran, gerçek huzur ve saadeti, Ahiret yurdu olarak gösteren, Rabbime hamd ve sena ile....

İnsanoğlu bu dünya hayatında daima amaçlar ve lezzetler peşinde koşarak depreşir. Ulaştığını veya tattığını sandığı, her lezzetin arkasında başka bir amaç ve lezzet belirir ki, insan ona doğru hevesle yol alır. Bu kovalamaca da, Rabbimin nimet verdikleri hariç, herkes neticede ansızın hayat ışığının inmesi, oynadığı tiyatro sahnesinin perdesinin kapanmasıyla, bu varlık hayatının sonuna gelir. Bu kişiler arkalarına baktıklarında, verdikleri emek ve gayretlerin, sahildeki kumdan kaleler olduğunu, gelen ölüm dalgasının sahile vurmasından sonra, sanki hiç yapılmamış gibi sıfırlandığını görürler. İşte o zaman keşkeler ve vaveylalar kopar.

Ama Rabbimin bazı nimetlendirdiği, bir kısım insanalar vardır ki, hayat ışıkları sönmeden, ışıklarını söndürüp, o karanlığı hissedip, tadabilmişlerdir. Arkalarında keşkeler ve vaveylalar koparacak bir şeyle bırakmamaya özen göstermişlerdir.

Babam derdi ki; Büyük amcalarımızdan biri olan Sofi Remmo, (Allah rahmet eylesin, mekanı cennettir inşallah) evimizin altındaki mezarlığa gider, kabirlere yatarak çocuklara, üzerime taşlar koyun, ben öldüm derdi. O zamanlar bunu biz çocuklar oyun olarak algılardık. Fakat şimdi anlıyorum ki, bu Sofi Remmo amcamın hayata oynadığı, gerçek bir oyunu idi ki, O hayatı bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu çok iyi kavramıştı.

Bu Korona salgınının, her taraftan bizlere ölüm haberlerini ulaştırdığı günlerde, bu hastalıktan vefat eden, çocukluk arkadaşımın, az bir zaman evvel kaleme aldığı yazısıyla, sizleri baş başa bırakıyorum. Mekanın cennet olsun kardeşim.

ÖLECEĞİN GÜN İÇİN TELAŞLANMA!

Onca değer verdiğin bedeninin başına neler gelecek diye kaygılanma!

Ne olacak, nasıl olacak diye hiç üzülme!

Çünkü Müslüman kardeşlerin senin için gerekenleri yapacaklar:

1- Elbiselerini bedeninden çıkaracaklar.

2- Bedenini yıkayıp gusledecekler.

3- Yeni elbisen olan kefeni bedenine giydirecekler.

4- Evinden dışarı çıkaracaklar.

5- Ve yeni evine, kabre götürecekler.

6- Cenaze merasimin için birçokları işlerini bırakıp gelecekler.

7- Özel eşyalarını toplayacaklar. Elbiselerin, çanta ve ayakkabıların, ne varsa hepsini seçip ayıracaklar, muvaffak olurlarsa, onları sadaka olarak fakirlere dağıtacaklar.

Emin ol, sen öldükten sonra kimse işini gücünü bırakıp, senin hasretini çekmeyecek. İşler ve ticaret kaldığı yerden devam edecek. Senin görevin bir başkasına devredilecek. Malın ve servetin bölüşülecek, mirasçıların hepsini sahiplenecek. Sen ise kazandığın o malların hepsinden tek tek hesaba çekileceksin.

Öldükten sonra senden alınacak ilk şey adındır. O nedenle öldüğünde sana "cenaze" derler, kimse seni isminle çağırmaz.

Sana namaz kılmak için geldiklerinde, adını sormaz, "Cenaze nerede?" diye sorarlar. Omuzlarında taşıdıklarında ve defnettikleri zamanda da adını söylemez, Cenazeyi tutun derler.

O halde, dikkatli ol: soy, nesep, milliyet, para ve makam seni aldatmasın.

Bu dünya ne kadar değersiz, karşılaşacaklarımız ise ne kadar da büyük ve Korkunç!

Öldükten sonra senin için üç tür üzüntü olur:

1- Seni biraz tanıyanlar,"Yazık !" derler.

2- Seni daha fazla tanıyan dost ve arkadaşların birkaç saat veya en fazla birkaç gün üzülür, sonra da şakalarına ve gülüşlerine devam ederler.

3-Yokluğunu ve ayrılık acısını derinden hisseden ailen ise birkaç hafta, birkaç ay veya en fazla bir yıl üzüntünü yaşarlar, sonra da seni kendi hatıralar arşivine atarlar. İşte bu şekilde senin halk arasındaki öykün son bulur.

Güzelliğin, sağlığın, çocukların, evin, eşin, malın ve mülkün ne varsa hepsi elinden çıkar ve gerçek öykün başlar. Yani ahiret hayatın.

Faysal Doyar 2 Ağustos, 2020 22:33

Çetin Tufan / Habernas