Hata ve kusurlarımızı, 'Rahmet Ayı'nda telafi edelim

Fedakârlıkta kusurumuz varsa, eğer cimrilik belasına müptela olmuşsak, eğer ahlaki zaaflarımız varsa, bu rahmet ve bereket ayını fırsat bilip telafi edelim...

Hata ve kusurlarımızı, 'Rahmet Ayı'nda telafi edelim

İslami mücadele içerisinde göstermemiz gereken fedakârlıkta kusurumuz varsa, bu rahmet ayını vesile kılıp ivedilikle kusurumuzu gidermek ve açığı da kapatmak için canhıraş gayret göstermek... Eğer cimrilik belasına müptela olmuşsak ve şeytanın telkinatıyla fakirlik endişesiyle yapmamız gereken infak ve tasadduku yapmamışsak, bu bereket ayını fırsat bilip telafi etmek... Eğer ahlaki zaaflarımız varsa, bariz hatalarımız ve ma’siyetlerimiz varsa, bunlar ne kadar küçük de olsa kesinlikle bir santim daha ileri götürmeyip sonlandırmak... Küçük hatanın üzerinde ısrar etmenin, büyük hata ve günahlara kapı araladığını unutmamak gerekir. Kul olmamız hasebiyle hata ve günahlarımız vardır. Nasuh bir tevbe ile tevbe edip bir daha onlara dönmemeye azmetmek ve Müslümanların şefkat ve merhamet kanatları altına kendimizi atmamız gerekir. Eğer Müslümanların himayesi olmazsa, bizim kendi başımıza kendimizi muhafaza etmemiz mümkün değildir.

Allah korusun eğer İslam’a ve Müslümanlara karşı yanlışlarımız varsa, bu yanlışları giderip telafi, hele hele bu yanlışlarımız ihanet boyutunda ise; şartlar, getirisi ve götürüsü ne olursa olsun, mutlak bu yanlışa son verip Müslümanların şefkat ve merhamet kucağına kendimizi atmaya, bu rahmet ayını vesile kılalım! Unutmayalım ki bu dava Allah’ın davasıdır, bu din O’nun dinidir ve O, Müslümanların Mevlasıdır. O Allah, her şeyimize, gizli açık bütün ahvalimize muttalidir. O’nun merhametine iltica ediyoruz.

Bu listeyi daha da uzatabiliriz; ancak her Müslüman durumunu bilir; bu rahmet ayı, bizim için büyük fırsattır, belki bir sonraki Ramazan’a yetişmeyebiliriz. Onun için bu Ramazan ayını son Ramazan ayı olarak görüp o şekilde değerlendirmemiz gerekir. Bu ayın rahmet pınarından ve bengisuyundan kana kana içmemiz lazım. Sakın şeytan birtakım kuruntularla ve tul-i emellerle bizi oyalamasın ve bizi aldatmasın.

Bu ayın feyiz ve bereketiyle ilgili Resulümüz buyurur ki: “Ramazan ayı girdiğinde, semanın kapıları açılır, cehennemin kapıları kilitlenir ve şeytanlar da zincire vurulur.” (Sahih-i Buhari)

Bu öyle bir aydır ki, Müslümanlara karşı şeytan pasifize ediliyor, adeta kolu ve kanadı kırılıyor, Müslümanlara karşı aktif bir şekilde atağa geçemiyor. Öyle ise ‘fırsat bu fırsat’ deyip ona ve onun insi taifesine karşı biz atağa geçelim. Bu ayın maddi ve manevi dinamiklerini harekete geçirip öldürücü darbeler vuralım ki, bir daha hareket etme güç ve kudretini bulamasınlar. Bu ayın bereketiyle hem şahsımız, hem ailemiz ve hem de çevremiz için cehennemin kapılarını hep kilitli tutmaya çalışalım. Eğer bizi oraya götürecek amellerden uzak durursak, Allah’ın izniyle hep kilitli kalacak. Semanın ve rahmetin kapılarını da sermedi olarak açık tutmaya çalışalım. Rabbim hayırlı işlerimizde bizleri muvaffak kılsın.

Kur’an emanetini bizlere tevdi eden Rabbimiz, bu yoldaki meşakkatlere ve sıkıntılara katlanmamız ve tahammül etmemiz için de Ramazan orucunu buna vesile kılmıştır. Açlığa direnmek ve nefsanî arzuları yenmek için oruç bu işin ilacıdır. Artık bu antrenmanı ve egzersizleri bütün hayatımıza teşmil edelim ki, zorluklarla karşılaştığımızda sarsılmayalım ve izzetle ayakta duralım. Bu ayda yeryüzünde acı ve zahmetlerle ve yangınlarla boğuşan, dünyanın her noktasında zindanlara ve işkencehanelere tıkatılmış olan kardeşlerimizi daha bir hatırlayalım. Ümmetin kurtuluşu için daha çok kavli ve fiili duada bulunalım.

İslam ümmetinin şu an içinde bulunduğu durum, gerçekten yürek parçalar bir hal arz etmektedir. Adeta kıyamet manzaralarını andıran bu sahneler karşısında Müslüman’ın, rahatın ve keyfin peşinde koşturması düşünülemez. Her gün sayısızca fidanımız, korkunç silahların bombaların ve füzelerin hedefi halindeler. Kimyasal silahlarla her taraf yakılıp yıkılıyor. Bu manzaraları her gün canlı olarak izliyoruz. Eğer kardeşlerimize daha bir sımsıkı sarılmazsak, korkarım ki Allah’ın hışmına uğrarız da, o zaman dualarımız ve yalvarışlarımız için semanın kapıları da kapanır. Rabbim bizlere merhamet etsin ve kendimize merhamet etme duygularımızı ve hissiyatımızı canlandırsın.

Bu mübarek ayda biz insanlığa öyle bir hediye sunulmuş ki o, her şeye şifa ve devadır, her şeyin hal çaresi onda mevcuttur. Yeter ki usulünce ona müracaat etmeyi ve ondan istifade etmeyi becerebilelim. Bakın bu yüce Kur’an için Rabbimiz ne buyuruyor: “Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüllerdekine bir şifa, Müminler için bir hidayet ve rahmet gelmiştir.” (Yunus / 57)

Biz ne kadar şanslıyız ki, bu mübarek emanetten ve bereketten Rabbimiz bizi de nasibdar kıldı. Bu ilahi nimetin bizde kalıcı olması ve bizden geri alınmaması için bütün varlığımızla Kur’an’ımıza sarılalım, onu hayatımıza mihver ve başımıza taç edelim. Sakın bu fahr-i Kur’an olan Ramazan’ımızdan gafil olmayalım. Ramazan’ımız ve Kadir gecemiz hayırlar ve bereketler getirsin inşallah!