Ey Muhacir-1/Mücahid Haksever

Ey bu karanlık asırda, dünyalık ne varsa, elinin tersiyle itip, Allah’ın dini uğruna kıtalar dolaşan kahraman. Ey gözünde Allah’ın davasının dışında her şeyin değersiz, kıymetsiz olduğu yiğit insan…

Ey Muhacir-1/Mücahid Haksever

“Habeş diyarında ehli salibin içinde bulunsan da, Cafer gibi hakkı haykırmaktan geri durma. Hiçbir kimseye baş eğme ki, İslam’ın vakar ve onuru şahsında tecessüm etsin.”

Ey Muhacir,

Ey bu karanlık asırda, dünyalık ne varsa, elinin tersiyle itip, Allah’ın dini uğruna kıtalar dolaşan kahraman. Ey gözünde Allah’ın davasının dışında her şeyin değersiz, kıymetsiz olduğu yiğit insan…

Sen tıpkı anavatanlarından koparılıp, kafeslerde, akvaryumlarda ve çeşitli mekânlarda, yalancı cennetlerde yaşamaya mecbur bırakılan canlılar gibisin. Renga renk ışıklar içerisinde, sunni yiyecekler ve içecekler içerisinde yalancı bir cennette gibisin. Oysa ruhun Mekke’nin özlemi için her an yanıp tutuşmaktadır. Bülbülün nesine gerek altın kafes, yaşadığı vatanında olmadıktan sonra. Dağlarda, vadilerde hem cinsleriyle özgürce uçup ötemedikten sonra… Sen de o bülbül gibisin. Seni de altın kafeslere hapsetmişler. Sende o bülbül gibi gül kardeşlerini göremeden nasıl ötebilirsin? Bir zamanlar ormanında şen şakrak öten bülbül iken şimdi ise gülünden uzak boynu bükük ve suskunsun,  Ey Muhacir…

Ey Muhacir,

Tüm buz zorlu ahval ve şerait içinde, şunu unutma ki; seni muhacir yapan, Rabbinin seni kitabında, Peygamberinin seni hadislerinde övmesine sebep olan gaye ve amaç davandır.

Belki bir bülbül gibi vatanından uzakta, altın kafes misali dışarıdan bakıldığında hoş görünen bir diyarda yaşamaya mecbur kalabilirsin. Ama Allah için sebat et Ey Muhacir. 

Ey Muhacir,

Yaşadığın topraklarda, çiçek açan, meyve veren, güzel kokan, bir ağaç gibiydin. İnsanlar senin meyvelerinden, güzel kokundan istifade ediyordu. Sakın, kendi toprağından uzak, yabancı bir diyarda yaşamaya mecbur bırakılmanın bahanesi arkasına sığınma. Tohumu toprağa at, sert toprağı yaran ince, nazenin otları, kırılması zor ağaç yapan, ona o çiçekleri o meyveleri takan sen değilsin. Allah için alacağın sevabı düşünüp sabırla işine koyul, at tohumu toprağa. Göreceksin ihlasla atılan bu tohumlarla yetişen ağaçlarda ne nadide çiçekler yetişecek. İşte o zaman Allah’ın şu müjdesine nail olacaksın, Ey Muhacir. “Zulme uğratıldıktan sonra, Allah yolunda hicret edenleri dünyada şüphesiz güzel bir biçimde yerleştireceğiz; ahiret karşılığı ise daha büyüktür. Bilmiş olsalardı.”(1)

Ey Muhacir,

Habeş diyarında ehli salibin içinde bulunsan da, Cafer gibi hakkı haykırmaktan geri durma. Hiçbir kimseye baş eğme ki, İslam’ın vakar ve onuru şahsında tecessüm etsin. Senin o topraklarda yaşaman, bir milyon km uzakta, güneşin hararetini hissedip kavrulan, sonra da güneşin kendisinde yaşamaya mecbur olman gibidir. Eğer ihlas ve samimiyetle davana sarılıp, Allah’a güvenip dayanırsan, İbrahim’in ateşi gibi, güneşin de Allah’ın bir memuru olduğunu unutma.

Allah rızası için, kendi canlarından, ailelerinden, vatanlarından, ayrılarak bilmedikleri diyarlara giden, hicret eden, muvahhid, mücahid Müslümanları ve onların yokluğunda sabredip eşlerinin, babalarının çocuklarının aldıkları sevaba ortak olan tüm muhacir aileleri selamlıyor, mübarek Ramazan bayramlarını tebrik ediyorum. Rabbim evlatlarına kavuşturmakla onlara bayram sevinci yaşatacağı günleri yakın etsin inşallah. Gurbette bayramlarda yalnızlığını, garipliğini, kimsesizliğini daha da hisseden muhacir kardeşlerimize de sabrı cemil ihsan etsin. Ahirette cennetiyle, dünyada da vatanlarına kavuşmakla onları sevindirsin inşallah.

Dualarınızda bizleri de unutmamanız dileğiyle, bir dahaki yazımızda buluşuncaya dek, Allaha emanet olun.

1-Nahl/41

Mücahid Haksever / Habernas