Deistlik Üzerine Değerlendirmeler-3 / Muhammed Hadi

Kendisini mucize olarak tanımlayan Kur’an’ın, “De ki: “Doğruysanız Allah’tan başka, gücünüzün yettiklerini çağırın da onun benzeri bir sure getirin!” meydan okumasına karşılık, buna bugüne kadar elle tutulur bir cevap verilmedi ve bununla ilgili Kur'an'ın benzeri bir eserin ortaya konulduğuna da şahit olmadık

Deistlik Üzerine Değerlendirmeler-3 / Muhammed Hadi

Kur’an’ın Benzeri Mümkün mü?

Kendisini mucize olarak tanımlayan  Kur’an’ın, “De ki: “Doğruysanız Allah’tan başka, gücünüzün yettiklerini çağırın da onun benzeri bir sure getirin!”  meydan okumasına karşılık, buna bugüne kadar elle tutulur bir cevap verilmedi ve bununla ilgili Kur'an'ın benzeri bir eserin ortaya konulduğuna da şahit olmadık. Geçen haftaki yazımı, Ümeyye Bin Ebi's-Salt tarafından yazılan şiirler ile bitirmiştim. Bu şiirlerin özelliği, Kur’an’ın meydan okuyuşuna karşılık yazılmış olmasıydı. Bu ya da başka şiirlerin, Kuran’a herhangi bir benzerliğinin olup olmadığına, siz değerli okuyucularımız veya tarafsız dedikleri her kim var ise, onlar  karar versinler.  Bu karar vermede, belirli bazı ölçülerin olması da gerekmektedir. 

Kur’an’ın böylesine bir meydan okuyuşuna neden karşılık verilmiyor yada verilemiyor? İslam’a karşı yapılan büyük çaplı çalışmalar ve kurulan komploları düşünecek olursak, kibirli bir kaç ateist yada deist profesör, bir araya gelip böyle bir çalışma ortaya koymaları gerekmez miydi?

“(Bunu) yapamazsanız -ki asla yapamayacaksınız-, yakıtı insanlar ve taş olan, kâfirler için hazırlanmış (olacak) ateşten korunun!” (Bakara 24)

Aslında birileri bir takım denemeler yapmış. İslam’ı reddeden 2 Arap, 1999 yılında, 77 sure ve 366 sayfadan oluşan bir kitap hazırlayarak, Kur’an’ın benzerini yazdıklarını iddia etmişler. Bu kitaptan iki bölüm almak istiyorum. 

The True Furqan : (Gerçek Furkan)!

“Ey, siz inananların arasındaki zalim ve kararsızlar, neden kadınları alıp satabileceğiniz bir eşya olarak görüp küçültüyorsunuz, neden onları hurma ağacının çekirdeği gibi bertaraf ediyorsunuz? Kanadı kırıldı ve hakları elinden alındı. Bu adil insanın davranışı değil. Kadınlara, sağırmışlar gibi her istediğinizi yaptırmaya kabul ettirdiniz, evlerinizde köle gibi hapsettiniz. Onlar istemese bile cinsel ilişkiye zorladınız. Bu adaletsizliğin ve ahlaksızlığın en büyük boyutu.”(Nisa Suresi!, Gerçek Furkan!)

“Gerçek inananın öyküsü, evini aşk, saflık ve doğruluk kayasının üzerine inşa eden adamın öyküsüne benzer. Bir fırtına geldiğinde tedbirli olur ve büyük bir zafer kazanır fırtınaya karşı. İnanmayanın öyküsü ise, evini cinayet, zina ve ahlaksızlıktan kurumuş bir nehir yatağına inşa eden adamın öyküsüne benzer. Fırtınaya tutulduğunda Cehennem ateşine düşer.” (Zina Suresi, Gerçek Furkan !)

Yukarıda alıntıladığım kitabın bölümlerinde, Kur’an’a benzer bir üslup ve kavramların kullanıldığını görebiliyoruz. Bu şaşılacak bir durum değildir. Kur’an’ın benzersizliği ve bir denginin olmaması; ortak kavram, üslup, kafiye ve mecazın kullanılamayacağı anlamını taşımamaktadır.


بِسُورَةٍ مِّن مِّثْلِهِ “misli bir sure” olarak geçen kavram, Türkçeye “benzeri bir sure” olarak çevriliyor.


Misli olmaması ya da benzeri olmaması ne anlam taşıyor?

Nesir, şiir, kafiye, teşbih, mecaz, seslerin uyumu (harmony) ,fesahat, belagat, edebi tarz ve üslup gibi kavramlar; Kur’an’ın mucize oluşuna “kesin ve tek sebep” oluşturmayacağı gibi, Kur’an’ın iddiası da tam olarak bu değildir. Kesin ve tek sebep diyorum çünkü, belagatin unsurları üzerinde tam bir mutabakatın sağlanamayacağından dolayı; bir otoritenin diğer bir otoriteyi  kabul etmeyebileceği gerçeğidir.

“Elif! Lâm! Râ! Bunlar her şeyi açıkça ortaya koyan Kitap’ın ayetleridir. Belki aklınızı kullanırsınız diye biz bunu Arapça bir Kur’an şeklinde indirdik.” (Yusuf, 12/1-2)

“elif lam ra” gibi Arapça harflerden oluşan bu Kur’an’ın bir mislini getiremezsiniz. Tabi ki aynı kavramlarla, benzeri üslupta bir kitap yazabilirsiniz. Ama bu, yazdıklarınızın, Kur’an’ın icazına ve mucize oluşuna denk geldiği anlamı taşımaz ve bu yönleri ile denk de olamaz. 

İcaz, i’caz, sarfe ve mucize kavramları ilk çağ İslam düşünürleri tarafından uzun uzadıya tartışılmış, üzerine müstakil kitaplar kaleme alınmıştır.

İcaz: Az sözle çok şey anlatmak. 

İ’caz: Aciz bırakmak. Bunu belagatin tüm unsurlarını kullanarak yapmaktır. Gelecekten haber vermesi gibi başka özelliklerde i’cazın özelliklerindendir.

Sarfe: Allah’ın insanları, Kur’an’ın bir taklidini ortaya koymaktan alı koymasıdır. Bazı alimler, sarfe görüşünü benimsememiş, bunun sebebini de; eğer Allah onları bu işten alıkoymasaydı bir benzerinin yapılabileceği anlamına geldiğinden bunu kabul etmemişlerdir.
              
Kur’an’ı mucizevi bir kitap yapan nedir?

- Kendi zamanın imkan ve koşullarının üstünde bir şeyler söylemek yada ortaya koymak.   

- Ortaya koyduğu ölçülerin bir bütünlük içerisinde olması ve zamanın değişmesi ile hükümlerinin işlevsiz kalmaması. 

- Önceden haber verdiği bazı gaybi meselelerin, ortaya çıkmasıyla delil oluşturması.

- Haber verdiği gaybi bilgilerin, delillerle yalanlanabilecek bilgiler olmaması.

- İnsani ve hukuki meseleler karşısında, kendisinin aciz kalıp başka kitaplara muhtaç olmaması. 

- Belagat ve üslubunun sözün fevkinde olması.

- Okuyucusuna hiç bitmeyen manevi bir atmosfer oluşturması.

- Kur’an, kendi zamanın imkan ve koşullarının üstünde, ne söylemiştir?

Devam edeceğiz inşallah...

Muhammed Hadi / Habernas