Biz ne uğruna yaşadık! / Sümeyye Yıldırım

Bunca zaman nice toplumlar gelip geçti şu fani olan dünyadan. Her biri ayrı zamanın ayrı insanları olarak yaşadı. Milyonlarca insan yeryüzünde hep bir şeyler yapma arzusu içinde oldu.

Biz ne uğruna yaşadık! / Sümeyye Yıldırım

Bunca zaman nice toplumlar gelip geçti şu fani olan dünyadan. Her biri ayrı zamanın ayrı insanları olarak yaşadı. Milyonlarca insan yeryüzünde hep bir şeyler yapma arzusu içinde oldu.

Sonra zaman geçtikçe insan ilerledi, ürettikçe üretti. Evler binalar yaptı, yeryüzü ve gökyüzü araçları üretti. Fabrikalar büyüdükçe büyüdü. Kitaplar çoğaldı, bilgi arttı, insan aklı ile makina gücü akıl almaz bir ilerleme katetti. Bunun gibi nice sayacak şeyler çoğaldı.

İşin garip kısmı kimi insanlar geldi ne üretici oldu, ne bu dünyaya bir şeyler sundu, nede inanç üzere bir yaşam sürdü. Boş gelip boş gitti. Ve yine öyle insanlar da geldi ki “ilim ve bilim”e mükemmel katkıları oldu, insanlık onlara ‘bir teşekkür’ borçlu kaldı. Bize örnek olması hasebiyle hem dünyası ile bende inancı gereği yürekler de iz bırakan ilim ve bilim insanı Fahrettin er-Razi ’den bahsetmek istiyorum.

Kuzey İran’daki Rey şehrinde Hicri 543/ miladi 1149 tarihinde Taberistanlı alim bir aileden dünyaya gelmiştir. Babası Rey’de meşhur bir alimdi ve Fahrettin Razi’nin ilk hocası da babası olmuştur.

İlim dünyasının en renkli simalarından olan Fahrettin Razi için ikinci Gazali diyebiliriz. İslam kelamcılarının en büyüklerinden biri olarak kabul edilir. Fıkıh, şiir, tasavvuf da onu cezbeden alanlar olmuştur. Üreten okuyan, anlatan, neredeyse her alana vakıf olan Fahrettin Razi bununla da kalmayıp özel ilimlerde de birçok eser vermiştir. Bunlardan bazıları; astroloji, astronomi, tıp, geometri, fizyoloji ve ziraat ile ilgili bir çok risale kaleme almıştır. Hayatının sonlarına doğru şöyle söylediği rivayet edilir: “Kelam ilminin bütün metotlarını ve felsefenin bütün yollarını denedim; fakat Kur’ân-ı Kerim’i okumaktan elde ettiğim faydayı hiçbirisinde bulamadım.”

Yapmış olduğu çalışmalar ve yaklaşımlarla, gelecek nesillere ışık tutan, hayatındaki azim ve çabası okurlara ilham olan bu zat, asırlar geçmesine rağmen hala adını bugüne taşıması, onu tanımamız gerektiği gerçeği işte bir kez daha karşımızda duruyor.

Bizlere örneklik teşkil etmelerinden dolayı biyografiyi önemsiyorum. Bu sebepten ötürü azda olsa miladi 12. Asrın müceddidini sizlerle paylaşmak istedim.

İşte heybesi boş olarak göçüp gidenlerde oldu. Razi gibi asırlardır parmakla gösterilen ilim irfan sahibi güzel insanlar oldu. Hiç bitmek tükenmek bilmeyen ilim yolunu, imam Razi’nin kaleme almış olduğu bir dörtlük ile yazımı sonlandırmış olayım.

Kalbim yoksun kalmadı ilimden asla,

Anlamadığım çok az sır kaldı.

Yetmiş iki yıldır düşündüm gece gündüz,

Sonunda anlamaya başladım ki hiçbir şey bilinemez.

Selam ve dua ile..

Sümeyye Yıldırım / Habernas