Ben bir insanım / İbrahim Kızar

İnsan olmak, empati yapabilmek, kendini karşısındaki kişinin yerine koyabilmek, onu anlamaya çalışmaktır.

Ben bir insanım / İbrahim Kızar

Sen bir insansın, bir insan. Yerinden yurdundan edilmiş bir insan. Ya yurdunu terke zorlanmış yada terk etmek zorunda kalmış  bir insan. Sen bir insansın. Önemli olan da insan olabilmektir ve sen bir insansın.

Sarmışlar etrafını  ve sivri dilleri ile saldırıyorlar, her biri bir şekilde. Kimi "ne işin var burda" diyor, kimi "yürü git konuşma fazla" diyor, kimi "size o kadar çok gıcık oluyoruz" diye öfkesini haykırıyor, kimi  "sustur şunu" diyor, kimi "burda sapıklık yapıyorsunuz" diyor, kimi "paralarımızı yiyorsunuz" diyor, "kimiside erkekmisiniz, adammısınız" diye hakaret ediyor...

Bakarmısınız içlerindeki kine, ağızlarından dışarıya taşıyor , içlerinde ne kadar kin ve öfke var Allah bilir....

Bütün bu kin öfke ve hakaretlere karşı o "ben bir insanım" dedi, akıllıca bir söz söyledi. Öyle ya misafirdi, yerini yurdunu bir şekilde terke zorlanmış yada terk etmek zorunda kalmıştı ve hala yurduna dönmek gibi bir şansı, imkanı, yolu  yoktu. Farkındaydı, nankör değildi yapılan bütün hakaretlere karşı ben bir insanım dedi.

Oysa bu kadar kin öfke ve hakaretin cevabı, siz insan değilsiniz idi ve bu cevap yerinde bir cevap olurdu, evet içleri bu kadar kara, kin ve nefretleri ağızlarından taşanlar, kimi dişi kimi erkek, insan olamazdı.

Ama o yine yerini biliyordu, misafir olduğu ülkede herkesin aynı olmadığını da biliyordu, bundan dolayı onlara kendisinin bir insan olduğunu hatırlatıyordu.

İnsan olmak, empati yapabilmek, kendini karşısındaki kişinin yerine koyabilmek, onu anlamaya çalışmaktır.

Gencin etrafını sarıp sivri dilleri ile saldıranlar, biraz empati yapsalardı, onu anlamaya çalışsalardı, kendini onun yerine koyabilselerdi  keşke...

Yurdunu, ülkesini, vatanını savaştan değil,  iç savaştan değil, iç içe geçmiş kördüğüm olmuş savaşlardan dolayı terk etmek zorunda kalan, yada terke zorlanan, kurulu düzenini terk ederek başka ülkeye giderek, hayatta kalmak, hayata tutunmaya çalışmak ve bütün zorluklara karşı bir düzen kurmaya çalışmak kolay olmasa gerek.

Hele hele gittiğiniz ülkeye büyük umutlar ile gelmiş iseniz, kardeş duygular bekliyor iseniz, bir güler yüz bir kaç güzel söz ile tesseli edilme beklentisi umud ediyorsanız...

Bunların olmaması bir yana, kem gözler ve bu kem sözler beden ve ruhunuzu yaralıyorsa, her hal ve heraketinize bir bahane bulunuyorsa ve her kötülüğün sebebi olarak sizi görenler varsa, o zaman hayat hakikaten çekilmez bir hale geliyor.

İşte insan olmak, empati yapmayı, kendini başkasının yerine koyup anlamaya çalışmayı gerektirir.

Bunu da herkes yapmıyor, hele hele ırkçılık hastalığına yakalanıp kendini büyük gören ve başkalarına yukardan bakan umutsuz vakalar hiç yapamıyor.

Gencin etrafını saranlar ise bileyerek veya bilmeyerek insalık vasfından sıyrılıyorlar. Empati yapmak yerine sivri dilleri ile saldıryorlar, hakaret ediyorlar, küçük görüyorlar.

Ve genç akıllıca bir cevap veriyor ben bir İNSANIM diyor. Yani onlara da aslında insan olduklarını, bu vasıflarını yitirmelerinin doğru olmadığı onlara hatırlatıyor.

Genç sen haklısın, sen bir insansın, insan olarak kalmaya devam et. Senin etrafını saranlar ise insan-değiller, insan olsalardı savaş başladığında, daha yedi -sekiz yaşında bir sabi olan bu gence bu kadar zalim ve insafsızca saldırmazlardı.
Ey insafsızlar genç söylemedi, aslında siz insan değilsiniz.

Allaha emanet olun.