Küresel İfsat Projesi: lgbti-3/Muhammed Hadi

Zaman içinde lgbti sapkınlığının küresel düzeyde yaygınlaştırılma ve meşrulaştırılma çalışmaları, yasalaştırma ve kanuni güvenceye alma şeklinde sürdürülmüştür.

Küresel İfsat Projesi: lgbti-3/Muhammed Hadi

Zaman içinde lgbti sapkınlığının küresel düzeyde yaygınlaştırılma ve meşrulaştırılma çalışmaları, yasalaştırma ve kanuni güvenceye alma şeklinde sürdürülmüştür. Okuyucu açısından biraz sıkıcı gelse de, bu ifsadın kaynağının ve geldiği noktanın görülmesi açısından, son 22 sene içerisinde gelişen bazı yasal süreçlere değinmekte fayda görüyorum.

AB, ayrımcılıklarla mücadele kapsamında, 2000’den bu yana bir çok yasal süreç geçirdi. Bu bağlamda, 2000 yılından başlayarak bir çok yönerge AB tarafından kabul edildi. 2000 yılında kabul edilen “ırk ve etnik köken temelli ayrımcılığa karşı olan yönerge”; “din, inanç, engellilik, yaş ve cinsel yönelim konusundaki ayrımcılığa karşı olan yönerge”; 2004 yılında kabul edilen “mal ve hizmete ulaşım ve arzda kadın ve erkek arasındaki eşit muameleyi destekleyen yönerge”; 2006 yılında “istihdam ve meslek alanlarında kadın ve erkek arasında eşit muameleyi destekleyen yönerge”; 2008 tarihli “iş piyasası dışında yaş, engellilik, cinsel yönelim ve din veya inanç temelli ayrımcılığa karşı yönerge” teklifi... Tüm bu yönergeler, geniş bir kapsamla, ayrımcılığı yasaklama iddiasıyla yasalaştırılmıştır.

2009 yılında, Lizbon Antlaşması’nın yürürlüğe girmesiyle bağlayıcı hale gelen, “AB Temel Haklar Şartı”nın üçüncü bölümünde yer alan 21. Maddede, ayrımcılık detaylı temellere bağlanarak yasaklanmıştır. Cinsiyet, ırk, renk, etnik veya sosyal köken, genetik özellikler, dil, din veya inanç, siyasi veya herhangi başka bir görüş, bir azınlık grubuna üyelik, mal, doğum, engellilik, yaş veya cinsel yönelim temelli her türlü ayrımcılık yasaklanmıştır.”(Avrupa Birliği Resmi Gazetesi: https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?uri=celex%3A12012P%2FTXT)

Yasalaştırılan kanun maddelerine bakacak olursak, Avrupa’nın tüm ayrımcılıklarla mücadele ettiği yanılgısına kapılmış oluruz. Cinsel yönelim gibi konularda aşırı hassasiyet gösteren Avrupalı hükümetlerin, aynı yasanın 21. maddesinde yer alan; dil, din veya inanç, siyasi veya herhangi başka bir görüş gibi ayrımcılıklara karşı aynı hassasiyeti göstermediği aşikardır. Özellikle son yıllarda hükümet destekli İslamofobi çığırtkanlığı, AB’nin iki yüzlülüğünü ortaya koymaktadır. Bu konuyu başka bir yazıda detaylıca ele  almak gerekiyor. Yasal boyut ile uygulamadaki reel boyut arasındaki fark, bu şekilde daha iyi anlaşılacaktır. 

“Cinsiyet değişikliği konusu, Türkiye’de ilk olarak bir ses sanatçısı (Bülent Ersoy) dolayısıyla gündeme gelmiştir. Bülent Ersoy 1981’de gerçekleştirdiği Londra'daki cinsiyet değişikliğine ilişkin ameliyattan sonra, Türkiye'de ilk olarak, nüfus kütüğündeki cinsiyet hanesinde yazılı olan "erkek" kaydının değiştirilmesini talep etmiştir. Asliye mahkemesi bu talebi kabul etmiş, fakat Yargıtay'ın bozması karşısında, bozma kararına uymuştur.

Türkiye’de ilk olarak, Beyoğlu’nda 2 Temmuz 1993’te ‘Cinsel Özgürlük Etkinlikleri’ adı altında yapılması planlanan Onur(suzluk) Yürüyüşü, İstanbul Valiliği tarafından ‘‘örf ve adetlerimize, toplumumuzun değer yargılarına aykırı’’ olduğu gerekçesiyle yasaklanmıştı. 

Haziran 2003'te ise ilk lgbti Onur(suzluk) Yürüyüşü, Lambdaistanbul tarafından, İstanbul'da İstiklal Caddesi'nde gerçekleştirildi. Bu yürüyüş, bazı siyasi parti ve sivil toplum kuruşlarının desteği ve katılımıyla organize edildi. 2007 genel seçimlerine geldiğimizde, Baskın Oran lgbti hakları alanında çalışacağı açıklamalarında bulunup bağımsız adaylığını açıklamış; aynı seçimlerde ÖDP'den Demet Demir Isparta'dan aday gösterilerek, Türkiye'nin ilk trans milletvekili adayı oldu. Daha sonraki seçim süreçlerinde HDP ve CHP, küresel ifsat projesi olan lgbti projesini üstlenmiş, gösterdikleri eşcinsel adaylarla, küresel güçlerin emrinde olduklarını ispatlamışlardır.

Gerek AB ülkelerinde, gerekse Türkiye’de “lgbti”nin yasallaştırılarak gündem oluşturma ve meşrulaştırma operasyonları, sık aralıklarla tekrarlanarak günümüze kadar geldi. Avrupa Birliğine aday ülkelere, adaylık süreçlerinde, bu konudaki yasaların tatbiki dayatılmaktadır.

Haftaya da “Lgbti ifsadının, birey ve toplumlarda oluşturduğu/oluşturacağı sorunlar” konusunu yazmaya çalışacağım inşallah.