Absoluut niet / Mücahid Haksever

Müslümanların bu kadar sorunları varken toplumu kutuplaştıran, gündemde olalım da nasıl olursak olalım derdinde olanların söylemleri iyi niyetli olmadıklarının göstergesidir.

Absoluut niet / Mücahid Haksever

Bir hocamız İtalya’ya ziyarete gidiyor. İtalya’ya gelmeden önce İtalya’nın meşhur yemeğinin spagetti olduğunu öğrenmiştir. Geldiğinde kardeşler hocamıza ne yemek istediğini sorarlar. Hocamız hiç düşünmeden spagetti demiş. Kardeşler sadece spagettiyi hocamıza ikram etmekten utanmışlar. “Hocam başka bir şey yapalım” demişler utanarak. Hocamız da spagettinin pahalı bir yemek olduğunu düşünmüş. Kardeşlerden özür dileyerek bu isteğinden vazgeçmiş. Ve onları sıkıntıya koyduğu için de özür dilemiş. Kardeşler, hocamızın spagetti ısrarı üzerine ona spagetti pişirmişler. Yemek saati gelmiş, hocanın önüne makarnayı koymuşlar. Hocam buyurun spagettiniz demişler. Hocamız şaşırmış. Yani spagetti dediğiniz şey makarna mı? Hocamız spagettinin İtalyanca makaran olduğundan habersizmiş.

Günümüzde birçok alimin, bazı Müslümanların İslam adına yaptıkları yanlış davranışları düzeltmek adına farklı tepkileri vermesi normaldir ve olması da gereklidir. Bu alimlerin bu tepkileri vermesi, alim olmalarının ve  aynı zamanda Müslüman olmalarının bir gereğidir. Her ne kadar bazen bu eleştirilerin dozajı iyi ayarlayamasalar da… Dışarıdan bakıldığında birinin makarna birinin spagetti istediği kanaatine varılabilir ama gerçekte hepsi aynı şeyi istiyor. Bu söylediğimiz, İslami hassasiyeti olan İslam için içi yanan alimlerimiz için geçerlidir.

Ama bazı alim kılıklı insanlar da vardır ki, bunların amacı ne spagetti ne de makarnadır. Sadece toplumda bir yer ve makam edinme kaygısı gütmektedirler. Şöhretin iyisi kötüsü olmaz kabilinden, tek dertleri meşhur olmaktır. Gündemde olalım da nasıl olursak olalım derdindedirler. Bu sinsi söylemlerini de güya geçmiş alimlerin de böyle eleştirilere maruz kaldıkları perdesi altında seslendirirler.  Ama absoluut niet. (1) Örneğin büyük İslam alimi ve müfessir İmam Taberi kendi zamanında yanlış gördüğü düşünceleri tenkit etmekten dolayı çok şiddetli tenkitlere, baskılara maruz kalmıştır. Öyle ki, vefat ettiğinde geceleyin defnedilmek zorunda kalınmış, cenazesi de kendi evine defnedilmiştir. Bu alimin bu tenkitlere maruz kalması, hiç şüphesiz hakkı anlatma ve yanlışı düzeltme kaygısından ileri gelmektedir. Bu alim görünümlü insanların eğer böyle bir kaygısı varsa bunu söyleyecekleri yer televizyon ekranları değildir. Çünkü bu tür meseleler ilmi meselelerdir. Ve konuşulacağı yerlerde ilim meclisleridir. İkinci bir husus, ilmi tartışılmaların yapılacağı zamanda da değiliz. Bu tür meseleler İslam ülkelerinde sulh ve barışın hakim olduğu ve yapılacak bir şeyin olmadığı zamanlarda tartışılması gereken meselelerdir. Müslümanların bu kadar sorunları varken hedef saptırıcı, toplumu kutuplaştıran bu tür söylemlerin iyi niyetli söylemler olmadığını düşünüyorum.

Rabbim aramızdaki ayrılıkları gidersin. İslam ülkelerinde özlediğimiz o huzur ve barış dolu günleri görmeyi bizlere nasip etsin. Bu tür hastalıklı kardeşlerimize de rabbim şifa versin, onları ıslah ve hidayet etsin. Bir dahaki yazımızda buluşuncaya dek, Allaha emanet olun, dualarınız bekliyorum.

1-Hollandaca dilinde “kesinlikle öyle değil” demek.

Mücahid Haksever / Habernas