Ramazanda aile sofrası-2 / Çetin Tufan

Allah(cc)’nın bilinçli kullarını, edep ve ihtimam ile davet ettiği ramazan sofrasına, ailece misafir olmak bu sofranın nimet ve bereketinden hep beraber faydalanmak gerekmez mi?

Ramazanda aile sofrası-2 / Çetin Tufan

Rahmet, bereket ve mağfiret ayı olan bu Ramazan Ayı’nda Rabbimin bir lütfü olarak,  kanayan yaramız olan, aile birlikteliğimizi sağlamak için, bu günler çok güzel bir vesile olsa gerek. Allah(cc)’nın bilinçli kullarını, edep ve ihtimam ile davet ettiği sofrasına, ailece misafir olmak bu sofranın nimet ve bereketinden hep beraber faydalanmak gerekmez mi?

Bilindiği üzere, hepimiz mahiyetimiz altındakilerden çoban olarak mesulüz. Bu mesuliyetimiz, Allah(cc)’nın bize verdiği emanete, layıkıyla sahip çıkmamız eminliğimizin göstergesi olsa gerek. Ayrıca toplumda kendilerini davetci, kanaat önderi veya salih bir Müslüman olarak takdim edenlerin veya edilenlerin ilk bakılacak referansları, hiç şüphesiz mahiyetleri altında bulundurdukları aile bireyleridir.

İnsan, ne yazık ki herkese başka bir yüzünü gösterebiliyor. Uzun bir zaman gerçek yüzünü ve karakterini saklayabilir. Fakat bunu aile fertlerinden saklama şansı yoktur. Dolayısıyla ‘üzüm üzüme baka baka kararır’ misali mahiyetimiz de ki aile fertlerimiz debizden, yani ebeveynlerinden, gördükleri hal, hareket ve karakterleri kopyalarlar.       

Mesela namaz hassasiyeti olan bir ailede, çocuk bunu algıladığından, ebeveyn her namaza durduğunda o da bir şekilde iştirak eder. Çocuk ya namaza durur, ya da seccade getirip muziplik yapar. Bunu ebeveyninin gözüne girmek, onlar tarafından taktiredilmek için yapar. Bunun bilincinde olmayan ebeveyn ise, çoğu zaman çocuğun bu gayretini önemsemez, yalnızca gülüp geçer.

Basit bir arabayı sürmek için, aylarca trafik eğitimi almak zorunluluğu var iken, ne yazıktır ki, geleceğin insanını, müminini, ilahi davanın takipçisini yetiştiren ebeveynler, hiçbir eğitimden geçmeden, bu büyük mesuliyeti yüklenmektedirler. Geçmiş ta erkil aile düzenimizde, bir nebze olsun ataların himayesi ve yol göstericiliği bu tecrübesizliği telafi ediyor idi ise de, günümüz çekirdek aile modelinde bu da mümkün değildir.

Hele öz vatanından ve kültüründen kopup, Avrupa’da yaşayan kardeşler içinde,dava ile aile birlikteliğini sağlayan, ne yazıktır ki epey azalmıştır. Artık bizler ki; dünyayı, olmazsa ülkemizi, oda olmasa bölgemizi, Allahın vazettiği insani ve islami değerlere değiştirmeyi, hedef edinmişken, bugün Ramazan sofrasında, kendimizin dahi bir şekilde değiştiğimizi müşahede etmiyor muyuz? Çocuklu ama çocuksuz, bir iftar ve sahur geçirmiyor muyuz? Teravihlere boynu bükük tek başına, cami hocasıyla rekat pazarlığı yaparak gitmiyor muyuz?  Aynı evde yaşamamıza rağmen, birbirimizi görmeyecek, watsapla odadan odaya haberleşecek duruma gelmedik mi? Çocuklarımı anlamıyorum, veya onlar beni anlamıyor demiyor muyuz? Ve binlerce soru... Eğer bu sorulara hayır diyebiliyorsak, en azından yarısına, hayır diyebiliyorsak, evet bizim de hatamız var diyerek aynada kendimize bakıp sorunların çoğunun kendimizden kaynaklandığının farkına varmalıyız. İşte o zaman gerçek bahtiyarlar sizlersiniz. Allah(cc)’nın sofrasından hakkıyla istifade edenler sizlersiniz.

İlahi bu mübarek ayı, ailemizin birlik ve beraberliğine, bir vesile kıl. Mahiyetimiz altındaki aile fertlerimize, davamızın gerektirdiği  gibi örnek olmayı, gereğince kendini anlatıp, onları da gereğince anlamayı nasip et. Dünya, iş ve meşakkatlerinin, benim  aileme karşı olan, mesuliyetimi unutturmasına müsaade etme. Bir taraftan kazanayım derken, asıl cepheden rüsva olmayı bana tatırma. Bizi belimizi büken ve arkasında koşturtan, ailemizle imtihan etme Ailece nice bereketli ramazanlara...

Selam ve dua ile...

Çetin Tufan / Habernas