İnsanlığın kadim sorusu insan nedir?-4 / Burhan Çağlayan

Zulüm, insanın Allah ile ilişkilerinde, başka insanlarla ilişkilerinde, çevreyle ilişkilerinde ve kendisi ile ilişkilerinde ortaya çıkmaktadır. Aslında bunların hepsi insanın kendine zulmetmesi demektir ve zalimin en büyük zulmü kendisinedir.

İnsanlığın kadim sorusu insan nedir?-4 / Burhan Çağlayan

İnsanın zaaflarından biri de Zalim olmasıdır.

‘’Dedik ki: Ey Adem, sen ve eşin cennette oturun, ikinizde ondan dilediğiniz yerde bol bol yiyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.’’(Bakara 35)

Zulüm kavramının asıl anlamı nurun yokluğu ve karanlıktır.

Bir şeyi kendine ait olan yerin dışına koymak, gerek eksiklik, gerek fazlalık bakımından haktan sapmaktır. Bu anlamda zulüm, adaletin tam zıddı bir mana taşımaktadır.

Zulüm, insanın Allah ile ilişkilerinde, başka insanlarla ilişkilerinde, çevreyle ilişkilerinde ve kendisi ile ilişkilerinde ortaya çıkmaktadır. Aslında bunların hepsi insanın kendine zulmetmesi demektir ve zalimin en büyük zulmü kendisinedir.

İnsanın Allah ile ilişkilerindeki en büyük zulüm O'na ortak koşmaktır.

İnsanoğlu, Kabil ile başlayan kardeşine zulmetmeyi bu güne kadar devam ettirmiştir. Milyonlar zulümlere uğratılarak katledilmişlerdir. Yakın tarihimizde, hala devam eden ve islam coğrafyasında yaşanan zulümler...
En acı olanı da müslümanların yaşanan zulmun aktörü olmaları...

İnsanın doğaya zulm etmesinin acı sonucu olarak; bazı canlı türlerinin yok olmasına sebeb olunmuştur...

Liyakat ehli olmayan insanların,(yöneticilerin) söz ve davranışlarında, idarecilikleri altındaki bireylerle ilgili aldıkları (heva ve heveslerine uygun) kararlarında ne türlü  zulümlere sebebiyet verdikleri tarih sahnelerinde kayıtlıdır. Mezheb ve ırksal taassubun Suriye’de yolaçtığı zulmun hesabını müslüman idareciler nasıl verecek.

Allah Teala’nın sınırlarını belirlediği dairenin dışına adalet terk edilerek çıkılır zulm ile yola devam edilir.

Rabbim bizleri zalim olmaktan muhafaza etsin.

-Bir diğer zaaf   UNUTKAN OLMASI

İnsanın zaaflarını belirtmek için Kur'an'da geçen kavramlardan birisi de "nisyan" dır. Nisyan lügatte, insanın kendisine ulaşan bir şeyi hatırdan çıkarmasıdır ki, bu ya kalbin zaafından, ya gafletten ya da kasten olur.

‘’Biz daha önce Adem’den söz almıştık, fakat o unuttu; biz onda yeterli bir kararlılık görmedik.’’ (Taha 115)

Unutkan oluşu, âdemoğlunun bir vasfıdır. Hz. Âdem de unutmuştur. İlâhî uyarıyı unutması onu şeytanın oyununa getirmiştir. Ne var ki, insanın bu zaafı sürekli değildir. O, bu zaafının sonuçlarını telafi edebilecek yapıdadır. Hz. Âdem bu davranışından dolayı tevbe etmiş ve hatasının bedelini ödedikten sonra kurtulmuştur.

Nübüvvetle ilgili olmayan hususlarda peygamberler de unutmuştur. Hz. Musa ile Hızır kıssasında Hz. Musa’nın verdiği sözü unuttuğu Kur’an’da zikredilmektedir.

Peygamberimiz de, unutmaya karşı uyarılmış ve böylesi durumlarda Rabbini zikretmesi istenmiştir:

‘’Allah’ın izni olmadan hiçbir şey için ‘’bunu yarın yapacağım‘’ deme. Unuttuğun zaman Rabbini an ve ‘’Rabbimin beni bundan daha doğru bir bilgiye ulaştıracağını umarım de.’’ (Kehf 23-24)

Geçmiş ümmetlerin sözlerini unuttuklarını da Kur’an’dan öğrenmekteyiz.

"Biz Hıristiyanız" diyenlerden de söz almıştık, ama Kendilerine öğütlenen şeyden pay almayı unuttular. Bu yüzden Kıyamet gününe kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yakında Allah, onlara, ne yaptıklarını haber verecektir." (Enam 44)

İslami eğitimin hedefi  insanın Yaratıcıyla yaptığı ve bazen unuttuğu Misak'ı öncelikle hatırlatmak, sonra da fıtratında izler taşıyan bu kutsal hatırayı canlı tutmaktır. Bu bağlamda Akide-Amel-Ahlak üçgeninde hafızayı canlı tutarak kişiyi Rabbine bağlamaktır.

Son olarak İslami çalışmalardan muhacir olmuş kardeşlerin kanaatimce unutmaması gereken birkaç husus;

Ahitlerini unutmayarak Rablerinin huzuruna şehid olarak ulaşan en iyilerimizi,

‘’Allah yolunda hictet eden kimse yeryüzünde gidecek bir çok güzel yer ve bolluk (imkan) bulur. ‘’ (Nisa 100) bu ayetin tecellisi olduğumuzu, nimetin Rabbimizden olduğunu,

Dünya ahiret saadetimizin İslami çalışmalarımızda göstereceğimiz gayret ile paralel olduğunu,

İslami çalışmalarda her daim müsbet hareket etmemiz gerektiğini unutmamalıyız...

En iyilerimize kavuşmak ümidiyle

Burhan Çağlayan / Habernas