İngiltere’de Filistin için açlık grevi: Tutukluların sağlık durumu alarm veriyor
İngiltere’de Filistin yanlısı yedi tutuklunun sürdürdüğü açlık grevi 47. gününe girerken, aileler ve doktorlar hükümeti uyardı. Sağlık durumları kritikleşen mahkûmlar için acil müzakere çağrısı yapıldı.
Londra’da düzenlenen bir basın toplantısında, “Filistin İçin Mahkûmlar” (Prisoners for Palestine) olarak bilinen ve hapiste açlık grevi yapan Filistin yanlısı aktivistleri temsil eden aileler, avukatlar ve doktorlar, Adalet Bakanı David Lammy’ye çağrıda bulunarak, anlaşmazlık çözülmezse tutukluların “hayatlarını kaybedebileceği” uyarısında bulundu.
Aralarında, Filistin’le dayanışma amacıyla soykırımcı İsrail’e ait bir silah fabrikasına saldırmakla suçlanan ve bir kısmı bir yılı aşkın süredir yargılanmadan tutuklu bulunan altı mahkûm, 2 Kasım’da başlattıkları süresiz açlık grevini sürdürüyor.
Bu eylem, Birleşik Krallık’ta 1981’de Kuzey İrlanda’daki H-Block açlık grevinden bu yana gerçekleştirilen en büyük koordineli cezaevi açlık grevi olarak tanımlanıyor.
Qesser Zuhrah, Amu Gibb, Heba Muraisi, Jon Cink, Teuta Hoxha, Kamran Ahmed ve Umer Khalid; hükümetin, aile ziyaretlerine daha iyi erişim sağlanması ve yargılama tarihini beklerken kefaletle serbest bırakılmaları taleplerini içeren talepler listelerini kabul etmemesi veya müzakere etmemesi üzerine açlık grevine başladı.
Hükümetin müzakereyi reddetmesi üzerine başlatılan açlık grevinin, mahkûmlarla çalışan doktorlar ve avukatlar tarafından “tehlikeli bir aşamaya ulaştığı” uyarısı yapılıyor.
Basına konuşan Acil Servis (A&E) doktoru ve UCL öğretim üyesi Dr. James Smith, şunları söyledi: “Açlık grevindeki iki kişi şu anda 47 gündür yemek yemiyor. Bu, haftalar süren bir dönem. Diğer bazı açlık grevcileriyle birlikte artık kritik bir aşamadalar. Tıbbi açıdan bakıldığında, üç haftadan sonra vücut yağ depolarını tüketir ve hayati fonksiyonları sürdürebilmek için kas ve organ dokularını parçalamaya başlar.”
“Bundan sonra, her geçen gün artan şekilde ani, ciddi ve öngörülemez vücut fonksiyon bozuklukları riski ortaya çıkar. Kalp kası parçalanmaya başlar, böbrekler etkili şekilde süzme yapamaz, solunum için gerekli kaslar zayıflar, bağışıklık sistemi çöker ve enfeksiyonlarla mücadele edememe durumu hızlı hastalığa ve olası ölüme yol açabilir.”
“Bu gidişatla, basitçe söylemek gerekirse, açlık grevcileri yavaş yavaş ölüyor.”
Gözyaşlarına hâkim olamayan, Müslüman tutuklu Kamran Ahmed’in kız kardeşi Shahmina Alam, ailesinin Ahmed’in durumunun her an kritikleşebileceği korkusuyla uyuyamadığını anlattı.
“Kamran, duyulabilmek için geriye hiçbir şey kalmadığı için vücudunu besinden mahrum bırakma gibi en zor kararı verdi. Filistinlilerin özgürlüğüne, adil yargılanma hakkına ve sansürün sona ermesine bağlı. Bunlar anormal talepler değil. Bu talepler için burada durmak zorunda kalmamız büyük bir utanç…
En endişe verici olan ise her gün yarım kilo kaybediyor olması. Son üç günde 3 kilo verdi. Neyi bekliyoruz? Kalbinin durmasını mı?”
Alam, geçen hafta kamuya açık bir etkinlikte David Lammy’yi, kendisinin ve diğer İşçi Partili milletvekillerinin açlık grevcileri ve ailelerinin sağlık ve tutukluluk koşullarına dair endişelere neden yanıt vermediğini sorarken görüntülenmişti.
Lammy, o sırada konudan haberdar olmadığını ve davayla ilgili hiçbir şey bilmediğini öne sürmüştü. Ancak bu iddia, eski İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn de dâhil olmak üzere diğer milletvekilleri tarafından yalanlandı.
Artan protestolar arasında hastaneye kaldırıldı
Çarşamba günü, açlık grevine katılan 20 yaşındaki Müslüman kadın Qesser Zuhrah, tutulduğu cezaevinin önünde protestocuların acil tıbbi müdahale talebiyle toplanmasının ardından hastaneye kaldırıldı.
Yargılanmayı beklerken Surrey’deki HMP Bronzefield Cezaevi’nde tutulan Zuhrah, açlık grevinin 47. gününde bulunuyor ve bu durum onu en uzun süren grevcilerden biri yapıyor.
Britanya’daki mahkûmlar tarafından oluşturulan “Filistin İçin Mahkûmlar” kolektifi, Cezaevi Servisi’nin, Zuhrah’ın ayakta duramaz durumda olmasına rağmen Salı öğleden sonra Bronzefield’e ambulans girişine izin vermediğinin bildirildiğini açıkladı.
Sizin Partinizin (Your Party) milletvekili Zarah Sultana ve Zuhrah’ın destekçileri Salı gecesi Bronzefield önünde toplandı ve acil servise sevk edilmesini talep etti. Yeşiller Partisi’nden Lordlar Kamarası üyesi Jenny Jones da daha sonra protestolara katılarak Zuhrah’ın durumunun hayati tehlike oluşturabileceği uyarısında bulundu.
Süregelen protestoların ardından Çarşamba öğleden sonra bir ambulans gelerek Zuhrah’ı hastaneye götürdü.
“Filistin İçin Mahkûmlar”, Zuhrah’ın şiddetli göğüs ağrısı, nefes darlığı, karın ve bel ağrısı yaşadığını bildirdi.
Suçlamalara yanıt veren HMP Bronzefield sözcüsü 5Pillars’a şu açıklamayı yaptı: “Belirli kişiler hakkında bilgi veremeyiz; ancak tüm mahkûmların yemeklere tam erişimi olduğunu teyit edebiliriz.
Yemek yemeyi reddeden her mahkûm, klinisyenler tarafından düzenli tıbbi değerlendirme ve destek alır; ayrıca ruh sağlığı desteği de sunulur. Buna ek olarak tüm mahkûmlar, Birleşik Krallık cezaevi sisteminin tamamını kapsayan politika ve prosedürler doğrultusunda yönetilir. Bu süreç, bireysel riskleri ve güvenlik durumunu değerlendirmek üzere hükümet liderliğinde yürütülen uzman, çok paydaşlı mekanizmaları da içerir. Bununla birlikte, herhangi bir mahkûmun özel bir şikâyeti varsa, bunu doğrudan cezaevine iletmesini teşvik ediyoruz; bu tür endişelerin ele alınması için birçok kanal mevcuttur.”
Basın toplantısında, Qesser Zuhrah’ın en yakın yakını Ella gazetecilere şunları söyledi:
“Qesser 47 gündür açlık grevinde. Bu, açlığın son evresine 12 gün önce girdiği ve ölümün her an gerçekleşebileceği dönemin ise 7. günü anlamına geliyor. Qesser sadece 20 yaşında ve bir yıldan uzun süredir yargılanmadan hapiste tutuluyor. Tek istediği evine dönmek ve bu hükümetin soykırım üretmeyi durdurması. Yaşayacak çok hayatı var – lütfen yaşamasına izin verin.”
Toplantıya katılan milletvekilleri John McDonnell, Jeremy Corbyn ve Shockat Adam da mahkûmlar için seslerini yükseltmeye devam edeceklerini taahhüt etti. McDonnell, David Lammy’yi konuyla ilgili milletvekilleriyle bir toplantıya ikna edememesinin ardından, en azından bir diyalog başlatmak ve ileride doğrudan bir görüşmeye zemin hazırlamak amacıyla bir arabulucu talep ettiğini basına açıkladı.



