HÜDA PAR: Çocuklarımızın dinlerini ve anadillerini öğrenmeleri önemlidir

21 Ocak'ta sona erecek "seçmeli dersler"in önemine değinen HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Şehzade Demir, "Çocuklarımızın fenni ilimlerin yanı sıra dinlerini ve anadillerini öğrenmeleri açısından bu tercihler önemlidir." dedi.

HÜDA PAR Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Demir, partisi adına yaptığı Haftalık Gündem Değerlendirmesi'nde iç ve dış gündeme dair önemli mesajlar verdi.

Demir, seçmeli derslerin tercihi, RTÜK'ün genel ahlakı korumakta aciz kalması, enflasyonla mücadele, 2021 Yılı Trafik Kazaları Raporu, Kazakistan'da şiddet eylemleri ve İngiltere'de "İkinci Sınıf Vatandaşlık Yasası" gibi konularda önemli açıklamalarda bulundu.

Demir'in iç ve dış gündeme dair değerlendirmesi şöyle:

Seçmeli derslerin tercihi

2022-2023 Eğitim-Öğretim Yılı'nda ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik seçmeli ders tercih takvimi 3 Ocak'ta başladı. 21 Ocak'ta da sona erecektir. Çocuklarımızın fenni ilimlerin yanı sıra dinlerini ve anadillerini öğrenmeleri açısından bu tercihler önemlidir. Geleceğimiz olan çocuklarımızın maddi ve manevi anlamda bütüncül bir eğitim sistemi içerisinde yetiştirilmesi gerekir. Akıl, ruh ve beden birlikte eğitilmelidir.  Devlet, bu konuda gerekli olan insan kaynakları, materyal ve rehberlik hizmetlerini temin etmeli, bu derslerle ilgili öğretmen atamalarında kontenjan artırımına gitmelidir. MEB, öğrencilerin bu dersleri tercih etmeleri için gerekli desteği vermeli, velilerin endişelerini giderecek şekilde rehberlik çalışmaları yapmalıdır. Okul yöneticileri de bahanelerin arkasına saklanarak tercihleri engellememeli ve tercih edilen dersleri hemen başlatmalıdır.

Veliler de gerekli hassasiyeti göstererek yeterli düzeyde bilgiye ulaşmalı ve derslerin seçiminde aktif rol almalıdır.  Seçmeli derslerden Kur'an-ı Kerim, Peygamberimizin hayatı ve Temel Dini Bilgilerden herhangi ikisi; yaşayan diller kısmından da ana dillerine göre Kürtçe (Kurmançca), Zazaca veya Arapçanın seçilmesini tavsiye ediyoruz. Türkçeye verilen önem ülkenin sınırları içinde konuşulan Kürtçe, Arapça ve Zazaca gibi dillere de verilmeli ve bir kademeden sonra zorunlu hale getirilmelidir. Temel insan haklarının güvence altına alınması, birlik ve beraberliğin tesisi için bu hususta hükümetin atacağı adımlar önemlidir.

RTÜK genel ahlakı korumakta aciz kalıyor

Toplumumuzun aile yapısına ve ahlaka uygun olmayan TV programlarına her gün yenileri eklenmektedir. Genel ahlâka tamamen zıt bu yayınlar toplumun kahir ekseriyetini rahatsız etmektedir. Bu tür yayınları denetleme görevini üstlenmiş olan RTÜK'ün caydırıcı önlemler almaması, batı menşeli ve art niyetli yayın kuruluşlarına cesaret vermekte ve değerlerimize uymayan bu tür programların artmasına sebep olmaktadır. Batı emperyalizminin maşası olmuş bazı TV kanalları da RTÜK'ün oluşturduğu boşluktan istifade ederek batının hastalıklı zihniyetini topluma yaymaya devam etmektedirler.

Yarışma adı altında toplumumuza sapık fikir ve anlayışların empoze edilmeye çalışılması, kullanılan maskeler ile bilinçaltına mesajlar verilmesi çocuklarımız ve geleceğimiz için son derece tehlikelidir. Batı kültürü erdem ve ahlaktan yoksundur. Bizim değerlerimize ve kültürümüzün berraklığına savaş açan, pagan kültürüne ve satanizme özendiren bu programlar derhal yayından kaldırılmadır. RTÜK, bir an önce genel ahlak ve kültürü koruyacak bir misyon ile yeniden yapılandırılmalı ve bu duyarsızlıktan kurtarılmalıdır.

Enflasyonla daha gerçekçi mücadele edilmelidir

TÜİK verilerine göre yıllık enflasyon (TÜFE) yüzde 36,08 olarak gerçekleşirken, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE)'de ise bu oran yüzde 79,89 seviyesine ulaştı. Üretici ve tüketici enflasyonlarındaki bu artışlar, son 19 yılın en yüksek rakamları olarak kayıtlara geçti. Son yaşananlar doğrultusunda TÜFE'de gerçekleşen artış oranı sürpriz sayılmazken, TÜFE'ye oranla üretici enflasyonundaki fark dikkat çekici oldu. Yİ-ÜFE'deki yüksek artış, doğal olarak maliyet artışı demektir. Bu da ileride çok daha yüksek enflasyon rakamları ile karşılaşacağımız anlamındadır.

Bir süre önce zirve yapan döviz kuru fiyatlara hemen yansıtılmış, etiketler neredeyse saatlik dilimlerle değişmişti. Ancak dövizdeki ani düşüş, fiyatlara yansıtılmazken akaryakıtta hasıl olan indirim bile tüketiciye yansıtılmadı. Bunun yanında yeni yılla birlikte elektrik, doğalgaz, akaryakıt ve ulaşımda devasa fiyat artışları yaşandı. Üretimde dövizden kaynaklanan ara mal artışlarına ek olarak imalat ve üretim kademesinin her aşamasının enerji ve ulaşıma muhtaç olduğu gerçeği ortadayken, bu kalemlere sanayide tek seferde yüzde yüzü aşan oranlarda zam yapılması TÜFE ile Yİ-ÜFE arasında açılan makası daha fazla genişletecektir. Böylece kamuoyundaki fiyat istikrarı ve indirim beklentisi, bir hayalin ötesine geçmeyecektir. Zirve yapan Aralık ayı enflasyonu, önümüzdeki aylarda yeni rekor verilerin gölgesinde bile kalabilecektir. “Enflasyonla Mücadele” bu şekilde mümkün değildir. Üretici maliyetlerinin yükseltilmesi, kaçınılmaz olarak enflasyondur. Hükümet, bu yanlış politikadan bir an önce vazgeçmelidir.

2021 Yılı Trafik Kazaları Raporu

2021 yılı trafik kazaları raporu yayımlandı. Buna göre gerçekleşen 430 bin 204 trafik kazasının yüzde 85'i aşırı hız, dikkatsizlik, trafik kurallarını ihmalden kaynaklı olduğu rapor edildi. Meydana gelen bu kazalarda 2 bin 422 kişinin öldüğü, 276 bin 935 kişinin ise yaralandığı açıklanmıştır. Aynı raporda yıl içinde 19 milyon 468 bin 722 adet araca veya sürücüsüne trafik cezası kesildiği belirtilmektedir. Ölen veya yaralanan her insanla birlikte ailesinin ve yakınlarının yaşadığı travma ve acı ile birlikte maddi kayıplar da hesaba katıldığında trafik kazalarının topluma ve memlekete geçmişte yaşanan savaşlardan çok daha ağır bedellere mal olduğu görülmektedir.

Kazaların istatistikleri, insan kaynaklı hata ve ihmallerin en önemli unsur olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum, toplum olarak bizim trafik kural, işaret ve işaretçilerine karşı duyarsız olduğumuzu göstermektedir. Trafik terörünün istatistiklerinin masaya yatırılarak analizlerinin yapılması, tedbirlerin bu doğrultuda belirlenmesi; hem karayollarının hem de insan faktörünün kazalardaki payları doğrultusunda bir yol haritasının hayata geçirilmesi elzemdir. Trafik kazalarının minimize edilebilmesi için sürücü yetiştirme sürecinin gözden geçirilmesi dâhil her türlü tedbir hassasiyetle alınmalı ve toplumun bilinçlendirilmesine ağırlık verilmelidir. Bu vesile ile tüm vatandaşlarımızı trafik kurallarına uymaya davet ediyoruz. Aşırı hızdan kesinlikle sakınılmalı, emniyet kemeri doğru kullanılmalıdır. Sevdiklerimizle beraber kazasız belasız bir hayat için daha dikkatli olalım…

Kazakistan'da şiddet eylemleri son bulmalıdır!

Kazakistan'da LNG fiyatlarına yönelik zam gerekçesiyle başlayan protestolar onlarca kişinin hayatını kaybettiği şiddet olaylarına dönüştü. Göstericilere plakasız araçlarca silah dağıtıldığına dair görüntüler ve kurumlara yönelik saldırılar sürecin provoke edildiğini ortaya koymaktadır.

Kazakistan yönetiminin şiddet olaylarına karşı Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ)'nden asker talep etmesi ve güvenlik güçlerine göstericilerin vurulması yönünde emir verilmesi ülkedeki kaosu daha da derinleştirecek, Kazakistan'ı dış güçlerin müdahalesine açık hale getirecektir. Haklı gerekçelerle sokağa çıkan Kazak halkı provoke edilen sürece karşı evine dönmeli, siyasi otorite ise talepleri dikkate almalıdır. Aksi takdirde Kazakistan'ın istikrarsızlığa sürüklenmesi kaçınılmaz olacak, ülkedeki yabancı güçler 'güvenliğini sağlayamayan' Kazakistan üzerinde siyasi ve ekonomik tahakküm kurmaya çalışacaktır. Şiddet eylemlerinin problemleri ortadan kaldırmadığı, aksine kaosu daha da derinleştirdiği birçok ülkede yaşanan tecrübelerle sabittir.

İngiltere'de 'İkinci Sınıf Vatandaşlık' Yasası!

İngiltere'de parlamentoda görüşülmekte olan Uyruk ve Sınırlar Yasa Tasarısı, başka ülkelerle aile bağı olanların İngiliz vatandaşlıklarının ellerinden alınmasının yanı sıra düzensiz yollarla İngiltere'ye ulaşan herkese hapis cezası verilmesini öngörmektedir. Göçmenleri ve diğer ülkelerle soy bağları olan insanları ikinci sınıf vatandaş yapma hamlesi ırkçılığın Avrupa'da geldiği noktayı ortaya koymaktadır. Farklı etnik kökene sahip milyonlarca insanı etkileyecek bu düzenleme insanlık dışıdır.

İnsanları 'yasa dışı' ilan etmeye çalışan İngiltere açıkça ırkçılık suçu işlemekte, mültecilere yönelik 'hapis cezası' tehdidiyle BM'nin Mülteci Sözleşmesi'ni ihlal etmektedir. İngiltere'nin bu faşist, ayrımcı adımına karşı uluslararası kuruluşlar ivedilikle harekete geçmeli bu uygulama durdurulmalıdır.

İLKHA