Herkes sussun! İşin ehli konuşuyor-1 / Mücahid Haksever

Efendimiz (sav) hadisi şeriflerinde: “Emanet zayi edildiğinde Kıyametin kopmasını bekleyin. "Ya Resulallah, emanetin zayi edilmesi nasıl olur?" denince, görev ehlinden başkasına verildiği zaman Kıyameti bekleyin” buyurmuştur

Herkes sussun! İşin ehli konuşuyor-1 / Mücahid Haksever

Kur'an-ı Kerim'de bir ayeti kerimede Cenab-ı Allah şöyle buyurmaktadır: Allah size, mutlaka emanetleri [işleri] ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle davranmanızı emreder. (1) Kur'an’ın müfessir olan Efendimiz (sav) de hadisi şeriflerinde: “(Emanet zayi edildiğinde Kıyametin kopmasını bekleyin. "Ya Resulallah, emanetin zayi edilmesi nasıl olur?" denince, (Görev ehlinden başkasına verildiği zaman Kıyameti bekleyin)” (2) buyurmuştur. Ayeti kerimede ve hadisi şerifte dikkat çekilen husus işin ehline verilmesi hususudur.

Son zamanlarda, İslami konularda eline kalem alan herkes bir şeyler yazıyor. Ağzı olan herkes bir şeyler söylüyor. Bunlardan birçoğu da işin ehli olmayan insanlardır. Bu tür insanları gördüğümde canım sıkılıyor, göğsüm daralıyor. Bugünkü yazımda istedim ki sözü işin ehli olan birine vereyim. Bu öyle bir zattır ki, Onun işin ehli olduğu, işin uzmanı olduğu hususunda ümmetin icmaı vardır. Bu zat, müttakilerin serveri, İmam Ali (ra)’dır. Bugünkü yazımda İmam Ali’nin (ra) her okuduğumda ayrı bir ders çıkardığım, her satırı bir ders konusu olabilecek olan, kalbimin yumuşadığını, kalbimin ürperdiğini hissettiğim, beni adeta Asrı Saadete götüren muttakilerin özelliklerini anlattığı hutbesini sizlere aktarmak istiyorum. İnşaallah işin ehli olmayan bu kardeşlerimiz de bu sözlerden kendilerine gereken dersi çıkarırlar.

İmam Ali (ra) buyuruyorlar ki: “Onlar dünyada fazilet ehlidirler. Sözleri gerçektir. Orta halli giyinirler. Mütevazı bir şekilde yürürler. İtaatle Allah’a karşı huzur ve huşuda bulunurlar. Allah’ın onlara haram ettiği şeylerden gözlerini yumarlar. Kulaklarını yalnızca (onlara fayda verecek) bilgiye çevirirler. Nimete eren gönüller nasıl rahatlayıp huzur içinde oluyorsa, onların gönlüde ilahi kaza ve kadere razı olduklarından sıkıntı ve bela anında rahat ve huzur içinde olur. Allah, kullarının ecellerini takdir etmeyip ölüm vakitlerinin olmasıydı, ruhları sevaba olan iştiyak ve azap korkusundan dolayı göz açıp kapatıncaya kadar dahi bedenlerinde duramazdı.

Gözlerinde, Yaratan Uludur ve O’ndan başkası ise küçüktür. Cennete karşı, sanki cenneti gözleriyle görüyor ve nimetlerinden yararlanıyormuş gibidirler. Cehenneme karşı ise sanki onu gözleriyle görüyor ve orada azaba uğruyorlarmış gibidirler. Kalpleri mahzundur, kimseye zararları dokunmaz. Beklentileri azdır bedenleri zayıftır, nefisleri pek iffetlidir, İslam’a çokça yardım ederler. Çabucak geçip giden günlerde sabrederler, ardından Kerim olan Rabb’in onlar için hazırlayıp kolaylaştırdığı uzun ve karlı rahatlığa ulaşırlar. Dünya onları diler, onlarsa dünyayı dilemezler. Dünya onların peşine takılır, fakat onlar onu aciz bırakırlar.

Gece oldu mu, ayağa kalkıp saflar kurarlar; İbadete koyulurlar, Kur’an ayetlerini (harfleri sayılacak kadar) ağır bir şekilde ve anlamını düşünerek okurlar, bununla hüzünlenip dertlerinin dermanını (şifasını) Kur’an’da bulurlar. Hüzünleri, günahlarına ve gönül yaralarına ağlamalarını şiddetlendirir.  Kur’an’da teşvike (mükafata ) dair bir ayet okuyunca onu elde etmek ümidiyle onun üzerinde dururlar; şevkten dolup taşar, sanki Allah’ın Vaat ettiği mükafat, gözlerinin önüne serilmiştir. Korkutucu bir ayete vardıklarında da can kulağıyla onu dinlerler, sanki cehennem alevlerinin (yücelirken) çıkardığı ses ve gürültü kulaklarının dibindedir ve onu işitmektedirler. (Korkudan) iki kat bükülmüşlerdir; alınlarını, ellerini, dizlerini, ayak parmaklarını yere sererek secdeye kapanmışlardır; yüce Allah’tan azap zincirlerine vurulmaktan kurtulmayı dilerler.

İnşallah bir dahaki yazımızda kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bir dahaki yazımızda buluşuncaya dek, Allah’a emanet olun, dualarınızı bekliyorum.

1-Nisa Suresi 58
2-Buhari

Mücahid Haksever / Habernas