Hamas'ın İran Temsilcisi Kudumi: “Tahran ile ilişkimiz siyasi destekten ortak stratejiye dönüştü”
Hamas’ın İran temsilcisi Halid el-Kudumi, İran ile direniş arasındaki ilişkinin “organik ve stratejik bir ortaklığa” dönüştüğünü belirterek, özellikle Gazze Savaşı ve işgalci İsrail-İran arasındaki 12 günlük çatışmanın İran halkını “mücadelenin tam parçası” hâline getirdiğini söyledi.
Hamas’ın İran’daki temsilcisi Halid el-Kudumi, Filistin direnişi ile İran arasındaki ilişkinin niteliğinde “köklü bir dönüşüm” yaşandığını belirterek bu bağın artık yalnızca siyasi iş birliği ya da insani destek düzeyinde olmadığını, giderek “organik bir ilişkiye” dönüştüğünü söyledi. Kudumi, özellikle son Gazze Savaşı ve Haziran ayında İran ile İsrail arasında yaşanan 12 günlük çatışmanın bu dönüşümü hızlandırdığını ifade etti.
“İranlı artık sadece destekçi değil, tam bir ortak”
Kudumi, Arabi21’e verdiği özel röportajda, uzun yıllardır süren saldırılar ve acıların İran halkında güçlü bir bilinç oluşturduğunu belirterek, “İranlılar bugün Filistin ve direnişin doğal dostları olduğuna tamamen ikna olmuş durumda. Artık sadece yanımızda durmuyorlar, kendilerini mücadelenin tam parçası olarak görüyorlar. Bu, İran’ın Filistin meselesine bakışında stratejik bir sıçramadır” dedi.
Gazze Savaşı, bölgesel dengeleri değiştirdi
İki yıl süren Gazze Savaşı’nın geniş bir yıkım ve uluslararası kutuplaşma yarattığını belirten Kudumi, direniş gruplarının bu süreçte hem askeri hem diplomatik alanda ciddi roller üstlendiğini, İran’ın desteğinin ise artık sadece dayanışma olarak değil, doğrudan ulusal güvenliğiyle ilişkili bir mesele olarak görüldüğünü vurguladı.
Kudumi, İşgalci İsrail’in ilk kez İran topraklarını hedef almasının, Tahran’ın meseleyi doğrudan güvenlik tehdidi olarak algılamasına yol açtığını söyledi.
“12 günlük savaş… İranlı kendini ‘kan ortaklığı’ içinde gördü”
Kudumi, Haziran ayında yaşanan ve 12 gün süren işgalci İsrail-İran çatışmasına özel olarak değinerek şu ifadeleri kullandı:
“Bu savaştan sonra İranlı vatandaş, artık yalnızca Filistin davasının destekçisi değil; kendisini savaşın tam tarafı olarak görüyor. Burada ve orada dökülen kan, iki halkı aynı düşmana karşı ortak kaderde birleştirdi.”
Bu deneyimin İran’daki toplumsal ve siyasi atmosferi derinden etkilediğini, “direnişle ortaklık” fikrini daha da kökleştirdiğini söyledi.
“İşgalci İsrail herkes için tehdit… Sınır tanımıyor”
Hamas temsilcisi, işgalci İsrail'in saldırılarının artık yalnızca Filistinlilerle sınırlı olmadığını, İran, Irak, Lübnan, Suriye, Yemen ve hatta Malezya gibi uzak ülkelerde dahi suikast ve saldırıların yaşandığını belirtti.
“İşgalci İsrail bugün her yerde vuruyor; hiçbir sınır ve egemenlik tanımıyor. Bu nedenle artık ortada tüm ümmeti ilgilendiren ortak bir tehdit var.” dedi.
“İran ile ilişki siyasi destekten ortak stratejiye dönüştü”
Kudumi, sözlerini şu değerlendirmeyle tamamladı:
“Bugün İran ile ilişkimiz stratejik bir ufka sahip. Ortak bir gelecek ve ortak bir mücadele anlayışı üzerine kurulu. Son savaşlar, bölgedeki yeni hizalanmayı netleştirdi; artık daha bütünleşmiş bir direniş ekseni var ve bu eksen, işgale karşı mücadeleyi siyasi bir tercih değil, ortak bir kader olarak görüyor.”
Kaynak: arabi21.com



