Filistin Davası ve Batı değerlerinin Gazze sınaması

Batı dünyası kurumlar bazında işgal rejimine koşulsuz ve militanca destek sağlarken, sivil toplum başta olmak üzere vicdan sahibi Batılılar Filistin'i destekliyor.

Filistin Davası ve Batı değerlerinin Gazze sınaması

Gazze katliamları Filistinli Müslümanlar için çok ağır bir imtihan olmaya devam ediyor. Bugüne kadar Gazze’ye yapılan en ağır, yıkıcı bir saldırı ile karşı karşıyayız. israil’inmisyonu ve ana hedefleri açık ve net; Gazze’nin kuzeyini ağır tonajlı ateş bombaları bölgeyi insansızlaştırmak suretiyle Gazzelileri Sina Yarımadasında tehcir etmek. Bu Tel Aviv rejiminin bugünün bir planı olmadığı gibi HAMAS’ın Aksa Tufanı ile de sınırlı değildir.

HAMAS’ın operasyonu özel bir karar değildi, bu Filistin halkının tüm guruplarının desteklediği bir direniş, sürekli katliama uğrayan bir halkın kendi canını, toprağını müdafaa etmesidir. Bu konuda çözüm tek ve çok net! Filistin sadece bir Arap veya Müslüman sorunu değil, aynı zamanda bir özgürlük sorunudur. israil'in, Filistin halkına aralıksız suç eylemlerinin sonuçları olur. Bu çatışmayı sona erdirmenin temel yolu bağımsız bir Filistin devleti inşa etmektir. Filistin krizinin nedeni Amerika Birleşik Devletleri'nin, israil'i himaye etmesidir. Filistin, yasadışı şekilde işgal edilmiştir.

israil’in çocuk, kadın ve sivil katliamların yanı sıra okul, cami ve hastaneleri bombalamasına rağmen İslam dünyasının liderleri çoğu sessiz kalmaya devam etmeleri dikkat çekici bir boyut almıştır. Gazze, yoğun bombardımanla binlerce insanın çocuk, kadın ayrımı yapılmadan öldürüldüğü, cami, pazar yeri, hastane, konut ve okulların vurulduğu bir cehennemi yaşıyor. Araplar ve diğer Müslüman ülkeleri sahip olduğu maddi kaynaklar ve insan gücüne rağmen israil’e karşı güçlü bir yaptırım kararı aldırmayı başaramadılar.

İlk günlerde sessiz kalan İslam ülkeleri katliamın büyüklüğü sonucunda halkların tepkisi ile birlikte 10 gün sonra Mısır’da bir zirve gerçekleştirdiler. Mısır’ın başkenti Kahire’de gerçekleştirdiği Barış Zirvesi ve BM’nin yoğun baskılar sonucunda Refah sınır kapısından Gazze’ye kontrollü 20 tır insani yardım ancak girebildi. Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nın ne kadar zayıf, etkisiz ve işlevsiz bir sembol kuruluşlar olduğunu bir kez daha gördük.

GAZZE’DE SADECE SİVİL VE ÇOCUKLAR DEĞİL BATI DEĞERLERİ DE ÖLÜYOR

Bu kez ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya devlet başkanları Tel Aviv’e gelerek Netanyahu’ya desteklerini iletmiş olmaları bu savaşın bir başka yüzünü ortaya serdi. Sadece diplomatik destek değil, ABD ve İngiltere savaş gemileri ile askeri desteğini de israil’ingüvenliği için sundular. ABD ve Batı dünyasından israil’e sadece sivil ölümler olmasın tavsiyesi var. Hastane, pazar yeri, ibadethane, okul ve evlerin bombardımanları devam ediyor, Netenyahu’nun israil askerlerine hitaben; Bu savaştan dolayı hiç bir mahkeme sizi asla yargılamayacak garantisini verdi. Yani savaş suçu, insanlık suçu, soykırım gibi suçlamalar ile yargılanmayacakları garantisini verdi.

Avrupa, Amerika, İngiltere sokaklarında Filistin direnişine destek ve israil’e öfke gösterileri var. Batı dünyası kurumlar bazında israil’e koşulsuz ve militanca destek sağlarken, sivil toplum başta olmak üzere vicdan sahibi Batılılar Filistin’i destekliyor. Örneğin üniversiteler, medya, siyaset kurumu, akademi, spor, sanat ve iktisadi kurumlar israil’in soykırım siyasetini sorgulamadan desteklerken, bağımsız akademisyen, gazeteci, sporcu ve sanatçılar israil’ininsanlık dışı uygulamalarına karşı çıkmaktadırlar. Batı kurumları ise buna yönelik tepkileri şiddet ve sansürle cevap vermektedir. Bu ortam Batı dünyası açısından ilginç bir durum oluştururken, Avrupa Birliği (AB) gibi kurumlar da güvenilirliği, eşitlik, adalet ve özgürlük gibi savunduğu değerleri de ayaklar altında almıştır. AB ayrıca Filistin konusundaki geleneksel dış politika tutumundan taviz vererek, israil’in Washington’da olduğu gibi Brüksel’de de üstünlük kurduğunu anlaşılıyor. Yıllardır AB’nin dış politikada kısmi bağımsızlık girişimleri Washington’un retoriğini benimseyerek kaybetmiştir ki bu durum AB’nin gerek Avrupa gerekse Türkiye gibi Asya ve Afrika’daki etkileri yıkıcı olacaktır.  

KARA HAREKÂTI NEDEN ERTELENİYOR?

Bunun yanında israil’in Gazze’ye kara operasyonunu sürekli ertelediğini görüyoruz. israil’inkara savaşına girmek istemeyişinin en önemli sebebi Gazze’de en az 100 bin erkek genç savaşçıyı karşısında bulacak olması korkusudur. Fakat bu süreçte şimdilik Gazze’nin kuzeyinde bulunan 2-3 mahalleyi yerle bir ederek insansız kontrol ediyor. israil bu savaşta Gazze’yi yerle bir ederek tehcir stratejisini uygularken kendi askerinin ölümünü engellemek istiyor.

israil bu gün Gazze’de Thomas Friedmanın (Amerikalı Yahudi bir bir gazeteci) savaş literatürüne geçen (Hama Rules) Hama Kuralı stratejisini uyguluyor. Hafız Esad'ın Hama’yı1982'de yerle bir edip sonra şehre girmesi planı. Gazze’yi yerle bir edip mümkün olduğu kadar tehcir ettikten sonra yıkıntıların arasından girip orayı temizleyerek almak.

Suriye'de yakın zamanda Şam'daki Yarmuk Filistin kampında ve Filistinlilere Dera'da, Halep de aynı strateji uygulandı. Fakat Beşşar bunu uygularken Rusya, Şam ve diğer şehirlerde, sivillerin otobüslere binip başka bölgelere göç etmesine müsaade etti, bu Rusya'nın üst aklıyla yapılmış bir strateji idi.

Bugün Gazze’nin bombalanmasına rağmen Mısır sivillerin göçüne müsaade etmiyor, aslında bir anlamda doğru yapıyor. Ürdün de müsaade etmiyor. Bu bir anlamda Gazze’nin boşaltılmasının israil’e sunulmasının önüne geçilmesi demek.

İki milyon Gazzeliden yaklaşık yüzde 65’i 18 yaşın altında bu en az 100 bin savaşçı demektir. israil içeri girdiği zaman eşit olacak. Yani eşit şartlarda savaşacak. Havadan kendi askerini bombalayamayacak. israil aynı zamanda İran’ın destek güçleri olan Hizbullah ve Yemen Husilerinin savaşa girmesinin hesabını yapıyor bu sebeple kara savaşı çok zor bir savaş olacaktır.

Bu savaşta senaryonun sonu ne olursa olsun her halükarda Netanyahu iktidardan kesin gidecek gözü ile bakılıyor. Arkasından gelecek olan hükümet ulusal birlik hükümeti mi olur? Farklı bir siyasi yapımı çıkar. Filistinlerle tekrar barış görüşmelerine mi başlanır onu kimse bilmiyor. Fakat, israil toplumu askeri ve güvenlik açısından büyük korkunç bir travma yaşadı ve Netenyahu hükümetini yerden yere vuruyor.

Bir gerçek var bu operasyon bir dönüm noktasıdır. Sadece Filistinlerin kaderini değil, israillilerin de kaderini değiştirmiştir. Tel Aviv de halk, Sadece HAMAS’a öfke duymuyor, yaşanan ölümlerin sebebi olarak Netenyahu’yu da sorumlu tutuyor. Gazze direnişinin geldiği noktada mesaj çok açık. Bundan sonra kim olursa olsun, israil-Filistin sorununun çözümünde İslam ülkeleri liderleri ve İsrail, “normalleşme sürecinde” ikili anlaşmalarda bizi yok sayamazsanız, şeklinde okumak gerekiyor.

Ürdün ve Mısır devleti, israil ve ABD’den ciddi manada çekinirken HAMAS’ınpopülaritesinin kendi ülkelerinde güçlenmesine asla müsaade etmeyecekleri gayet bilinen bir şey. HAMAS küresel anlamda 1970 ve 80’li yıllarda El Fetih ve FKÖ’nün popülaritesiniyakaladı, Avrupa’da sokaklara çıkan topluluklar ve Arap ülkelerinde. Her ne kadar Filistin’e destek verildiyse de özelde Filistin in geleceğinde ciddi önemli bir muhataplık elde etti. Birçok İslam ülkesinin terör listesinde olan HAMAS aslında savaş hukukunu (hakkındaki anti propagandalara rağmen) örnek bir şekilde çocuklara, esirlere davranışları ile dikkatli yürütmesi çok önemli. HAMAS’ı bekleyen tek dezavantaj bu badireden toprak kaybı vermeden çıkmasıdır.

Zira FKÖ ve tüm guruplar HAMAS'a bu savaşta açıkça destek verdi. Onlar da süreç içerisinde yok olacak ve sıranın kendilerine geleceğini anladılar. Bu yüzden bundan sonraki sürece savaşın etkisi bu normalleşme sürecinin seyrini değiştirmiş oldu. Filistinliler olmadan Filistin sorunu çözülmeden normalleşme olmayacak" Mesajını verdiler.

israil iç cephede ise görülmemiş bir kaos ve kriz yaşıyor. Halk Telaviv’de sokaklarda, Netenyahu’yu çok sert protesto ediyor. Diğer yandan Türkiye’nin barış gücü göndermesi teknik olarak mümkün değil. Ancak Suriye’ye müdahil olduğu gibi müdahale edebilir, o da Mısır’ın izin vermesine bağlı, zor görülüyor. Türkiye, elinden gelen uluslararası eforu sarf ediyor, sembolik de olsa BM’ye Gazze için barış gücü misyonu planı sunabilir.

Çin ve Rusya bu planı oylamada destekler fakat yeterli gelmez. Tek somut seçenek İİT İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Arap ülkelerinin AB, BM, Mısır ve Ürdün’e insani yardım konvoylarının sürekliliği, ateşkes, normalleşme, iki devletli çözüm noktasında uluslararası baskı yapmaları çok önemli.

Osman Atalay/İNSAMER