Afrika'nın Sahel bölgesi ve kuzeyi, düzensiz göçte yeni küresel kavşağa dönüştü

Nijer’de göçmen taşımacılığını suç sayan yasanın yürürlükten kaldırılması, Sudan'daki iç savaşın derinleşmesi, Kuzey Afrika ve Sahel'de düzensiz göçü durdurmak yerine kaçak rotalara yönlendirerek bölgeyi küresel "suç ağı" kavşağına dönüştürdü.

Afrika'nın Sahel bölgesi ve kuzeyi, düzensiz göçte yeni küresel kavşağa dönüştü

Afrika'nın Sahel bölgesi ve kuzeyi, son çeyrek yüzyıldır düzensiz göç ve insan kaçakçılığı ağlarının en hareketli merkezlerinden biri olmaya devam ederken 2024 ve 2025 yılları, bölgeyi tarihsel kırılma noktasına getirdi.

AA muhabirinin derlediği uluslararası bilgilere göre Nijer, Sudan ve Çad ekseninde yaşanan siyasi ve güvenlik gelişmeleri, Sahel ve Kuzey Afrika'daki düzensiz göç hareketliliğini son yıllarda belirgin biçimde dönüştürdü.

Kuzey Afrika ve Sahel, 1990'ların sonlarından bu yana Sahra Altı Afrika, Güney Asya ve Orta Doğu'dan Avrupa'ya yönelen göçmen hareketleri, insan kaçakçılığı ve ticareti açısından merkezi konuma geldi.

Bugün bu bölgeler, Avrupa'ya geçiş yapan göçmenler için kritik koridorlar olmaya devam ederken aynı zamanda kendi başlarına da önemli kaynak ve varış alanları olarak öne çıkıyor.

Kovid-19 salgını sonrası toparlanma sürecine giren bölge, askeri darbeler, değişen siyasi ittifaklar ve Sudan'daki iç savaş gibi yıkıcı çatışmaların etkisiyle derin istikrarsızlık yaşıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşları ve uluslararası araştırma ağlarının güncel verileri, Sahel'deki göç hareketliliğinin artık yalnızca Avrupa'ya ulaşma çabasıyla sınırlı olmadığını, bölgenin kendi içinde büyük bir "bekleme, çalışma ve yeniden dağılım" havzasına dönüştüğünü ortaya koyuyor.

Küresel Organize Suçla Mücadele Girişimi (GI-TOC) tarafından 2025 yılı başında yayımlanan kapsamlı rapor, özellikle Nijer ve Çad ekseninde göç dinamiklerinin radikal biçimde evrildiğini gösterdi.

Nijer, göç hareketlerinde kilit ülke oldu

Batı Afrika'dan çıkan göç yollarının Agadez kentinde toplanarak Libya ve Akdeniz'e yönelmesi, Nijer'i Sahel'deki düzensiz göç hareketlerinde kilit ülkelerden biri haline getirdi.

Nijer Parlamentosu tarafından kabul edilen ve 2016'da uygulamaya konulan "2015-36" sayılı yasa, göçmen taşımacılığını ağır hapis cezalarıyla suç sayarak bölgedeki göç faaliyetlerini yeraltına itmişti.

2023 yılında gerçekleştirilen askeri darbenin ardından Kasım 2023'te yeni yönetim, Avrupa Birliği’nin (AB) desteğiyle uygulanan yasayı tamamen iptal ettiğini duyurdu.

Yasanın iptaline rağmen yıllar içinde yeraltında güçlenen kaçakçılık ağları, faaliyetlerini görünür ve denetlenebilir zemine taşımadı. Göç, farklı ve daha riskli rotalara kaydı.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ile Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC) de söz konusu iptalin göç faaliyetlerini "şeffaf" hale getirmediğini savunuyor.

UNODC'ye göre 8 yıl boyunca yeraltında profesyonelleşen kaçakçılık ağları, yerel milisler ve radikal gruplarla daha entegre yapıya kavuştu.

Yasanın kaldırılmasına rağmen göçmen taşımacılığı, rüşvet mekanizmaları ve güvenlik tehditleri altında hala yürütülüyor.

Çad, Sudan iç savaşının tetiklediği yeni kavşak oldu

Nijer’deki yasal belirsizlik ve Libya sınırı üzerindeki baskılar, kaçakçılık ağlarının bir bölümünü denetim kapasitesinin daha zayıf olduğu Çad’a yönlendirdi.

Uzun yıllar göç haritasında ikincil rolde kalan Çad, Sudan’da 2023’te başlayan ve 2024-2025 döneminde derinleşen iç savaşla birlikte göç ana yollarının önemli aktörlerinden biri haline geldi.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (UNHCR) 2024-2025 verilerine göre Sudan’daki çatışmalardan kaçan 1,2 milyondan fazla mülteci Çad'a sığındı.

Bu yoğun nüfus hareketliliği, Çad'ı yalnızca varış noktası değil aynı zamanda Libya üzerinden Akdeniz'e açılan yeni ve kontrolü zor transit kavşak haline getirdi.

Sudan'dan Çad'a geçenlerin bir bölümünün, mülteci kamplarındaki zorlu yaşam koşulları nedeniyle kaçakçılık ağlarına eklemlenerek Libya ve diğer Kuzey Afrika ülkelerine yöneldiği kaydediliyor.

Mali ve Sudan, sistemin besleyici alanları

Göç hareketliliği, Nijer ve Çad ile sınırlı kalmazken Mali ve Sudan, bu sistemin iki ana besleyici unsuru olarak öne çıktı.

Uluslararası kuruluşların raporlarına göre Nijer’deki sıkı denetimlerin ardından göçmen akışı batıya, Mali üzerinden Cezayir'e yöneldi. Bu durum, Mali'nin kuzeyinde devlet kontrolünün zayıflaması ile birlikte silahlı gruplar ve insan kaçakçıları için elverişli alan yarattı.

Dolayısıyla Gao ve Timbuktu gibi kentler, Sahra geçişi öncesinde önemli toplama merkezleri haline dönüştü.

Sudan'daki iç savaş ise ülkeyi dünyanın en büyük yerinden edilme krizlerinden birine sürüklerken Çad-Libya hattındaki kontrolsüz alanlar, insan ticareti açısından yüksek risk barındırıyor.

Sahel, insan kaçakçılığı ağları için kalıcı "göçün finansman modeli" haline geldi

IOM'un Kayıp Göçmenler Projesi (Missing Migrants Project) verilerine göre Sahra Çölü'nde hayatını kaybeden göçmenlerin sayısının Akdeniz’de kayda geçen ölümlerden daha yüksek olabileceği değerlendiriliyor.

Rapora göre göçmenler, yakalanmamak için su kaynaklarından uzak, ıssız rotalara yöneliyor.

Uluslararası araştırma kuruluşu Sınır Aşan Organize Suçlara Karşı Küresel Girişim'in (GI-TOC) 2025 yılı başında yayımladığı raporda ise Nijer ve Çad'daki yasa dışı altın madenleri, göçmenlerin Avrupa yolculuğu öncesinde çalıştırıldığı alanlara dönüştü.

Raporda bu yapının insan kaçakçılığı ağları için kalıcı "göçün finansman modeli" haline geldiğine işaret edildi.

Kadınlar ve çocuklar en ağır bedeli ödüyor

Sahel ve Kuzey Afrika rotalarında en kırılgan gruplar arasında kadınlar ve çocuklar yer alıyor.

UNODC’nin 2025 tarihli güncel analizlerine göre bölgedeki insan ticareti mağdurlarının yaklaşık yüzde 40'ını çocuklar oluşturuyor.

Sahra'daki yasa dışı altın madenleri, Avrupa hayali kuran göçmenler için "modern kölelik" duraklarına dönüşürken insan ticareti mağdurlarının yaklaşık yüzde 40'ını oluşturan çocuklar, bu kaosun en ağır bedelini ödeyen grup olarak öne çıkıyor.

Uluslararası raporlarda çok sayıda kadının Nijer ile Çad arasındaki ıssız geçiş noktalarında cinsel istismar ve şiddete maruz kaldığı kaydediliyor. Refakatçisiz çocukların ise zorla çalıştırılma, dilendirilme veya silahlı gruplara dahil edilme riskiyle karşı karşıya bulunuyor.

Sahel genelinde kaçakçılık ekosistemi kalıcı hale geldi

Nijer, Çad ve Mali'den çıkan göç yollarının büyük bölümü, Libya ve Tunus kıyılarında birleşiyor.

2025 tarihli uluslararası raporlarda Libya'da ülkenin doğusunu kontrol eden güçlerin ve bölgedeki yabancı askeri unsurların göç akışlarını Avrupa üzerinde jeopolitik baskı aracı olarak kullandığına yönelik değerlendirmeler öne çıkıyor.

Tunus'ta ise geri kabul politikalarının ülkeyi fiili "bekleme alanına" dönüştürdüğü, Sahel’deki baskıların Tunus kıyılarından deniz geçişlerini doğrudan etkilediği belirtiliyor.

Uluslararası kuruluşlar, çatışmalar, aşırı yoksulluk ve yönetim krizleri çözülmeden yalnızca sınır güvenliğine dayalı yaklaşımların Sahel'deki düzensiz göç ve kaçakçılık gerçeğini değiştiremeyeceği uyarısında bulunuyor.

Uzmanlar ise Nijer’deki yasal belirsizlik, Sudan’daki savaşın yarattığı mülteci baskısı ve Çad’ın sınırlı denetim kapasitesinin bir araya gelmesiyle, Sahel genelinde kaçakçılık ekosisteminin kalıcı hale dönüştüğünü belirtiyor.

2025 itibarıyla Sahel, yalnızca insanların geçtiği güzergah değil savaşın, altının ve insan ticaretinin iç içe geçtiği dünyanın en karmaşık düğüm noktalarından biri olmayı sürdürüyor.