AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ABD'nin ulusal güvenlik stratejisine tepki gösterdi

Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Antonio Costa, ABD'nin ulusal güvenlik stratejisine, bu belgede yer alan bazı ifadeleri "Avrupa'ya müdahale tehdidi" olarak niteleyerek tepki gösterdi ve karşılıklı olarak "egemenliğe saygı" vurgusu yaptı.

AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ABD'nin ulusal güvenlik stratejisine tepki gösterdi

France Info'nun haberine göre, AB Konseyi Başkanı Costa Jacques Delors Enstitüsü'nde yaptığı konuşmada, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin iç ve dış siyasette gündeme oturan ve Avrupalılara yönelik ifadeler barındıran güvenlik stratejisine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Costa, bu güvenlik stratejisi için, "Kabul edemeyeceğimiz tek şey Avrupa'nın siyasi yaşamına bu müdahale tehdididir." dedi.

ABD'nin Avrupa'da "hangi partilerin iyi, hangilerinin kötü olduğuna karar verme konusunda Avrupalı vatandaşların yerini alamayacağını" vurgulayan Costa, ABD'nin "müttefik gibi davranması gerektiğini" belirtti.

Costa, "Bu strateji Avrupa'yı bir müttefik gibi göstermeye devam ediyor. Bu iyi, ancak müttefiksek müttefik gibi davranmalıyız." ifadelerini kullandı.

ABD'nin Avrupa’nın "önemli bir müttefiki ve önemli bir ekonomik ortağı olmaya devam ettiğini" kaydeden Costa, bu ilişkiler bağlamında karşılıklı olarak egemenliklere saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

ABD'nin ulusal güvenlik stratejisindeki bazı ifadeler Avrupalılar tarafından tepkiyle karşılanmıştı

ABD'nin 5 Aralık’ta yayımlanan ulusal güvenlik stratejisinde, Avrupa'da halihazırda izlenen mevcut politika eğilimlerinin sürmesi halinde, kıtanın "20 yıl veya daha kısa bir sürede tanınmaz hale geleceği" ve ekonomik gerilemenin "medeniyet silinmesi gibi gerçek ve daha çarpıcı bir olasılığın" gölgesinde olduğu öne sürülmüştü.

"Bazı Avrupa ülkelerinin güvenilir müttefikler olarak kalmaya yetecek kadar güçlü ekonomilere ve ordulara sahip olup olmayacağı henüz belli değil." denilen belgede, Avrupa Birliği (AB) ve bazı ulus ötesi kuruluşların "siyasi özgürlük ve egemenliği baltalayan" faaliyetlerde bulunduğu, göç politikalarının "çatışma oluşturduğu" iddia edilmişti.

Avrupa bölgesinin sorunları arasında ifade özgürlüğünün sansürlenmesi ve siyasi muhalefetin bastırılması, doğum oranlarının düşmesi ve ulusal kimlik ve öz güven kaybı olduğu belirtilerek, "vatansever Avrupa partilerinin" bölgede artan etkisi övülmüştü.

Belgede, NATO ittifakının geleceğine yönelik "en geç birkaç on yıl içinde bazı NATO üyelerinin çoğunluğunun Avrupalı olmaması oldukça olası" değerlendirmesi yapılarak NATO'nun sürekli genişleyen bir ittifak olduğu algısına son verilmesi gerektiği belirtilmişti.

Avrupa ülkelerinin "siyasi krize sıkıştıklarında kendilerini yeniden yapılandıramadıkları" savunulan belgede, "Avrupa, ABD için stratejik ve kültürel açıdan hayati önem taşıyor." denilmişti. "Avrupa'yı göz ardı edemeyiz. Amerikan diplomasisi, Avrupa uluslarının bireysel karakterlerinin ve tarihlerinin pişmanlık duymadan kutlanmasını savunmaya devam etmeli." ifadesi kullanılmıştı.

Belgede Avrupa’ya ilişkin bu ifadeler başta birlik olmak üzere bazı kıta ülkeleri siyasetçileri tarafından tepkiyle karşılanmıştı.