The Guardian: İran’ın casus ağı Tel Aviv’i derinden sarstı

İran, İsrail’in kalbinde onlarca yerleşimciyi casusluk faaliyetlerine dahil ederek istihbarat alanında büyük bir başarıya imza attı. Stratejik hedeflerin belirlenmesinden suikast girişimlerine kadar uzanan bu ağ, Tahran’ın istihbarat kabiliyetini ve sızma gücünü gözler önüne serdi.

The Guardian: İran’ın casus ağı Tel Aviv’i derinden sarstı

İngiltere merkezli The Guardian gazetesinin haberine göre, İsrail istihbarat birimleri geçen ay İran’a yönelik saldırıdan önce, İran bağlantılı geniş çaplı bir casusluk ağını ortaya çıkardı. Söz konusu ağın onlarca İsrailli yerleşimciyi (müsltemiri) Tahran adına istihbarat toplamak üzere görevlendirdiği bildirildi. Haberde, vakaya dair medyaya yalnızca sınırlı bilgilerin yansımasına rağmen, olayın büyüklüğünün İsrail güvenlik birimlerinde şaşkınlık yarattığı vurgulandı.

Gazetenin haberine göre, Nisan 2024’te gerçekleşen İran’ın geniş çaplı füze saldırısından bu yana 30’dan fazla İsrailli yerleşimci, İran istihbaratıyla iş birliği yapmakla suçlandı. Casusluk faaliyetlerinin genellikle tanımadıkları numaralardan gelen mesajlarla başladığı, bu mesajlarda bilgi karşılığında para teklif edildiği ya da küçük görevler verildiği belirtildi. Görevlerin riski arttıkça ödenen paranın da yükseldiği ifade edildi.

İsrail mahkemelerine yansıyan belgeler, casusluk ağı sayesinde İran’ın bazı stratejik askeri noktaların bilgisine ulaştığını ve bu bilgilerin daha sonra balistik füze saldırılarında hedef olarak kullanıldığını ortaya koydu. Söz konusu iletişimlerin, kendisini bir “haber ajansı” gibi tanıtan hesaplardan gönderilen mesajlarla başladığı ve Telegram uygulaması üzerinden yürütüldüğü aktarıldı. Casusluk ağına dahil edilen kişilerden PayPal ve kripto para uygulamaları üzerinden ödeme almak için hesap açmaları istendi.

İlk görevlerden birinde, bir yerleşimciden kamuya açık bir bahçede gömülü olduğu iddia edilen bir çantayı bulması istendi ve bunun karşılığında 1000 dolar teklif edildi. Çantayı bulamayan kişi, arama yaptığına dair bir video gönderdi. Daha sonra aynı kişiden, Binyamin Netanyahu karşıtı broşürler dağıtması, pankartlar asması ve duvarlara “Hepimiz Bibi’ye karşıyız”, “Bibi bize Hizbullah’ı getirdi” ve “Bibi = Hitler” gibi sloganlar yazması istendi.

Raporda ayrıca Azeri kökenli bir yerleşimcinin, ailesini Haifa Limanı, Negev’deki Nevatim Hava Üssü, Glilot’taki Mossad karargâhı ve çeşitli Demir Kubbe bataryalarını fotoğraflamakla görevlendirdiği belirtildi.

En dikkat çekici iddialardan biri ise İran istihbaratının bir iş birlikçisine, Weizmann Enstitüsü’nde çalışan bir nükleer bilim insanını öldürmesi ve evini yakması karşılığında 60 bin dolar teklif etmesiydi. İddianameye göre söz konusu kişi bu teklifi kabul etti ve işgal altındaki topraklarda yaşayan dört Filistinli'den yardım istedi. Saldırıyı 15 Eylül’de gerçekleştirmeye çalıştılar ancak bölgede güvenlik görevlisi olması nedeniyle plan başarısız oldu.

Saldırının ardından İranlı ajanlar, aynı kişiden ertesi gün enstitüye geri dönerek bilim insanının aracını fotoğraflamasını istedi ve bunun için 709 dolar teklif etti. Daha sonra ise araca takip cihazı yerleştirmesi istendi ancak bu talep reddedildi.

Haberde, mahkemelere yansıyan benzer vakaların İran’ın İsrailli yerleşimcileri casusluk, afiş dağıtma ve fotoğraf çekme gibi görevlerde kullandığını ve zamanla bu kişilere suikast tekliflerinin de sunulduğunu ortaya koyduğu ifade edildi. Bu tekliflerden biri, Netanyahu’nun aracına bomba atılması yönündeydi ancak ya reddedildi ya da uygulanamadı.

Kaynak: The Guardian ve qudsn.co