Siyonistlerin korkulu rüyası: Yahya Ayyaş

Efsanevi komutan korkunun adıydı işgalci İsrail için. Nerede, ne zaman ve nasıl ortaya çıkacağı bilinmeyen bir korku… Bir istişhad, bir suikast, bir bomba…ardından bıraktığı ve işgalcilerin kulaklarında yankılanan, işine yakışır bir lakap: 'Mühendis!'

Mühendis Filistin’de ki direniş ve cihat ruhuna yeniden hayat kazandıran, ümitsizliği yokedip, ümidi yeniden yeşerten, en kötü şartlarda bile kahramanlık savaşı ve direniş hikâyesinde parlak sayfalara imza atmış gerçek bir Filistin efsanesinin adıdır.

Yahya Ayyaş Filistin’in bütün bölgelerindeki ve farklı akımlara mensup Filistin halkını direnişten ve şiddet sözcüklerinden başka bir şeyden anlamayan işgalciye karşı kapsamlı bir direnişe yönlendirmek için hazırladığı bomba yüklü araca dokunduğu andan itibaren düşmanla olan ilişkilerini nasıl dengeleyeceğinin farkındaydı. Bu yüzden işgalin liderleri ve komutanları şöyle diyerek ümitsizliklerini dile getirdiler: Ölmek isteyen bir gence ne yapabiliriz?

Mühendisin hikâyesi, herkes tarafından bilinmiş ve muasırlarının kalplerinde sevgi ve saygıyla muhafaza edilmiştir. İsmi daimi olarak her ev ve sokakta ve dünyanın dört bir yanında dillerden düşmemiştir.

Yahya düşmanın zayıf noktasını, halkının da gücünün saklı olduğu yeri biliyordu ve bu bilgisini savunmasız halkıyla en modern askeri silahlarla donanmış düşman arasındaki yitik dengeyi biraz olsun geri kazanmak için kullandı. Bunu da çekişmeyi dar maddi alandan maneviyat alanına aktararak yaptı. Böylece çekişme, ölüm korkusunun tutsağındaki düşmanla hürriyetini kazanmak için Allah yolunda ölmeye can atan halk arasında cereyan eder konuma geldi Kritik anlarda kahramanlığın başka bir tadı var ve tamda bu sebepten Yahya Ayyaş Filistin kahramanlarının arasında benzersiz bir konumdadır. Çünkü O, çöküşün eşiğindeyken gelmiş ve davasını toprağa gömmek için kabir kazan halkın hala hayat dolu olduğunu ve devletin sarf ettiği ümitsizlik sözlerinin halkın içinde tutuşmuş olan koru gizlemeye çalışan küllerden başka bir şey olmadığını ilan etmiştir.

Yahya Ayyaş kısa ömründe büyük işler başarmıştır. Başından beri siyonistlerin askeri tersanelerini ve deneyimlerini kullanarak kuşatma altındaki savunmasız halkın karşısında yükselttikleri emniyet duvarını havaya uçurmaya karar verdiğinde zamanla yarıştığının farkındaydı. Tarihinin o dönemindeki en sıkıntılı aşamalarından birini yaşayan halkın boşa harcanacak vakti olmadığı için hemen işe koyuldu. Bu dev kahraman, halkı ve dini için yaşadı ve küçük kuşların savaş ganimeti zannettikleri kırıntılar uğruna kavga ettikleri bir zamanda da göçüp gitti.

Girişimcilik ve yeniden yapılandırmaya yönelik yeteneğinde ve yardımda bulunmada üstün bu şahsiyet, bizim durup hayatını ve şahsiyetindeki azamet noktalarını araştırmamızı, benzersiz tecrübelerinden faydalanmamızı ve iman edip gerçekleşmesi için kendini feda ettiği çağrı uğrunda fedakârlıklarla dolu çizgisinden dersler çıkarmamızı hak ediyor.

Yahya Ayyaş üniversite diploması taşıyan O’nun haricindeki binlercesinin yaptığı gibi normal bir mühendis olarak bir şirkette yüksek maaşla çalışabilecek basit bir köylü genç gibi görünse de kahramanımız bütün bunları bir kenara itmiş ve bütün engelleri aşarak İslam’a ve davasına sarılmıştır. Direniş ve cihat, ona düşüncelerinin ve duygularının özünü veren ve aynı zamanda O’ndaki kameralardan uzakta gizli olarak eyleme geçme yeteneğini şekillendiren en büyük sevgisidir.

Mühendis, tarihin kendisine komutan araması kadar tarihi bir rol aramamıştır kendisine ve yine kitlelerin, etrafında toplanacakları günlere mutluluğunu, hayata tadını, İslam’a zaferlerini ve yüceliğini geri getirecek bir yıldız araması kadar şöhret arayan bir yıldız da olmamıştır hiçbir zaman. Çünkü İslami Direniş Hareketi (Hamas)’ın yetiştirdiği liderler amaçsız ve rastlantısal iş yapmaz ve yeniliklerin kucağına atılmazlar aksine onlar kaderleriyle çok hassas bir zamanlama üzere ve her an görevlerini eda etmeye hazır bir vaziyette çalışır sonrada güneşin doğuşuyla birlikte başları dik olarak bu dünyadan göçerler.

Tarih Ve Hayat Yolculuğu:

Yahya Abdullatif Sati Ayyaş 6 Mart 1966’da Rafat köyünde doğdu. Dindar bir ev ortamında sakin bir çocukluk geçirdi. Öylesine terbiyeli ve uslu bir çocuktu ki amcalarından biri O’nun hakkında şöyle diyor: ‘Haddinden fazla sakin bir çocuktu, diğer çocuklarla ilişki kurmayı pek sevmezdi hatta ben onun biraz içine kapanık olduğunu düşünüyordum.’

Yahya büyüdü. 6 yaşına bastığında köyündeki ilkokula başladı ve öğretmenlerinin de dikkatini çeken zekâsıyla arkadaşlarının içinde sivrildi. Çünkü sadece birinci sınıf programındaki dersleri ezberlemekle kalmıyor ikinci sınıfınkileri de ezberliyordu.

Yahya lise diplomasını 1984 yılında Beddia lisesinden aldı: Ortalaması %92,8’di. Elektrik mühendisliği okumak için Birzeit üniversitesine kaydoldu. Mühendislik fakültesinde İslami blok içinde en dinamik gençlerden biriydi. İster işgalci güçlerle isterse rakip öğrenci gruplarıyla olsun bütün kavga ve yakın temas durumlarında kardeşlerine ortak oldu.

1991 yılında başarıyla üniversiteden mezun oldu. 9 Eylül 92’de teyzesinin kızıyla evlendi. İlk çocuğu Bera 1 Ocak 93’te doğdu. Ve o esnada işgal güçleri tarafından aranıyordu. Şehit oluşundan sadece iki gün önce ikinci çocuğu dünyaya geldi. Aile uğur getirir düşüncesiyle çocuğa Yahya’nın adını, Abdullatif ismini koydu.

İhvan’nın Rafat’ta ki Şeyhi

Yahya Ayyaş İhvan-ı Müslimin’in davetine icabet edip 85 yılının başında guruba olan bağlılığını açıkladı. Ramallah’ta ki İhvan ailelerinden birisinin üyesi ve itaatkâr bir asker oldu. Ciddiyetle ve aktif bir şekilde çalıştı. İster üniversitede ister Ramallah’ta isterse de köyü Rafat’ta olsun İslam davetinin bütün yük ve sorumluluklarını yerine getirmeye çalıştı. Rafat’a gitmekte ısrar edince babasının satın aldığı arabayı İslami harekete hizmette kullandı. Temelleri sağlamlaştırıp, mutaassıp müslüman gençlerden birlikler oluşturdu. İslami Direniş Hareketi için hareket alanı oluştuğunda bu gruplar ilk intifada yıllarında nişancı güçlerin başında yer aldı. Sergilediği işinin ehli role, hikmetine, edebine ve ahlakına bakarak Filistinli gruplar onu Rafat’ta ki İhvan-ı Müslimin şeyhi olarak kabul edip 88- 92 yılları arasındaki bütün faaliyet ve sorunlarda O’na müracaat ettiler.

İzzettin Kassam Tugayları’nın Oğlu:

Mühendisin askeri görevlerde yer alması ilk intifada günlerine, tam olarak da olanaklar yeterli olmasına rağmen bunlarda kısıtlama yapılması ve patlayıcı maddelerin bulunamaması sorununa çözüm getirdiği 90- 91 yıllarına rastlar. Bu sorun; bu patlayıcı maddeleri eczanelerde, ilaç satılan yerlerde ve tıbbi ilaçlarda bolca bulunan hammaddelerden elde etmeyle çözüldü. İlk eylem Ramat İf’al’de bomba yüklü bir aracı hazırlamaktı, bunun hemen ardından siyonist işgalci ve onun askeri-güvenlik güçleriyle Yahya Ayyaş arasında karşılıklı takip başladı.

O vakit Allah’ın takdiriyle rastlantı sonucu düşman Ramat İfal’deki bombalı aracı buldu. Bombalı aracın bulunmasının hemen akabinde tutuklanan iki mücahide yapılan şiddetli ve acımasız soruşturmadan sonra Shabak* ilk defa Yahya Abdullatif Ayyaş’ın ismini arananlar listesine yazdı.

25 Nisan 93 tarihi Yahya Ayyaş için resmi takibin başlangıcı kabul edilir. O tarihte Ayyaş, cihat ve direniş arkadaşlarına katılarak evinden ayrıldı. Ve o günün akşamında ordu ve istihbarattan büyük bir grup eve baskın düzenleyip arama yaptılar, eşyaları eğlence aracı olarak kullanıp Yahya’ya ait bazı şahsi eşyaları da kullanılmaz hale getirdiler. Shabak subayları Yahya’nın muhafaza ettiği şehit Cevat Ebu Selmiye’nin fotoğrafını aldıktan sonra tehditler savurarak Yahya’nın babasına yöneldi: “Yahya teslim olmalı, yoksa ölecek ve bu evi başınıza geçireceğiz.”  Maneviyatlarını etkiler ve mühendisi mübarek yürüyüşünden geri çevirir inancıyla köylüler arasında korku yaymak maksadıyla işgal ordusu ve onun teşkilatları tarafından yapılan baskın ve provokasyon çalışmaları devam etti. Lakin bu emellerine ulaşamadılar. Mühendis şeref ve hürriyet yolunda mücadele etmeye ve Filistin hayatına rengini vermeye devam etti. 3 sene boyunca işin kaymak kısmını Filistin götürdü acı tortusu da Siyonistlere kaldı ve işgal sultasının ve onun, planlarında başarısızlıktan başka ürün elde edemeyen hegemonyacı mekanizmalarının zannı boşa çıktı, mühendisi arama yolculuğunda çıkmaza girdiler. Yahya’nın annesi, işgal askerleri ve Shabak’ın sorgu hakimlerinin karşısında durduğunda kahraman Salih Suvi’nin Tel Aviv’de gerçekleştirdiği eylemden sonra ailenin evine baskın düzenleyen ordu güçlerine eşlik eden Yahudi Yediot Ahronot gazetesi, mühendisin annesinden şunları nakletmiştir: “Ona doyamadan bıraktı bizi ve işgal güçleri tarafından aranmaya başladığından beri o artık benim oğlum değil İzzettin Kassam Tugayı’nın oğludur. ”

İşaretler Ve ibretler:

İlk Olarak: Akaidi Ve İmani Temel

Allah yolunda ölmeye hazır kişileri ortaya çıkartan durum, insan ruhunun derinliklerindeki sağlam iman ve içinde bulunduğu itikadi çevredir. Köklerin sağlamlaşması ve bu kökleri taşıyan yapının metin oluşuyla hücrelerdeki enerji kaynakları harekete geçer ve Yaratıcının insana bahşettiği ahlak, sıdk, ihlâs, tevekkül ve dünyadan uzaklaşma gibi şehadet özellikleri ortaya çıkar ölümsüzlük ve örnek almanın tüm manaları inci gibi parıldar.

Mühendis, piramidin zirvesine ulaşmayı başarıp ölümsüzlüğe giden hayat yolculuğundan alnının akıyla çıktıktan sonra bizi bırakıp gitmiş olsa bile hala onun ilkelerine, sabitelerine ve kolayca örnek alınabilecek derslerin müjdesini veren anlamlarla dolu tarihi tecrübesine sıkı sıkı tutunma şansına sahibiz. Filistin topraklarında ölümsüzleşmiş bu dev kahramanı taklit edip, yürüyüşünü tekrarlar, ümmetin böyle büyük evlatlar doğurma ve geleceğini kurma gücüne sahip olduğunu müjdeler ve bu dev kahramanın oluşturduğu ana omurganın üzerindeki imani ve akaidi temelden aydınlık ortamlar oluşturabiliriz ki bu ortamlar onda yol alacaklar için hidayet ve rüşt sancakları olsunlar.

1- Allah’tan sakınma ve takvanın saf bir ruh ve sade bir kişilikle birleşmesi. Zira Yahya, Allah’ın emrettiği ve yasakladığı şeylerde O’na itaatkâr, sorumluluk sahibi biriydi. Ve dindarlık kavramını bu şekilde anlamak onda yoğun bir şekilde Kur’an okuyup ezberlediği zaman zarfında oluştu. Buradan da, düşmanın acımasızlığına ve üstünlüğüne rağmen cihat yolculuğunda bir an bile tereddüt etmeden ilerleyişinin ve inatla diretişinin sebebini anlayabiliriz.

2- Hayatta ciddiyet, sıla-i rahim, insanları sevmek ve görev bilinci. Bu demek değil ki şehit gülmeyi sevmeyen somurtkan biridir, aksine o gürültüden kaçınan ve kötü ortamlardan uzak duran biriydi.

3- Dünya hayatını hayır işlerine adama ve bunu Allah’ın hoşnutluğunu kazanmanın yolu sayma. Bu yüzden insanlara karşı şefkatliydi ve ona sığınan herkese gücünün yettiği ölçüde yardım ederdi

4- İster evde ister köyde isterse üniversitedeki ilişkilerinde olsun hoşgörü mühendisin karakteristik özelliklerindendi. Ona kötülük yapanı bağışlar kötülük yapsa da kimseye kin duymazdı.

5- Sakinlik, dengelilik ve derin düşünme. Sanki O gökyüzünde süzülerek uçan bir kuş misali peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraber olma arzusuna onu ulaştıracak Allah rızasını arıyordu.

6- Dünyadan ve onun metasından haz almazdı. Zira O dünya metaına iltifat etmemekle ve züht hayatıyla tanınmıştı. Allah’ın rızasından başka bir şey istemezdi. Hareket, ailesine yardım etmek için ona para gönderdiğinde parayı komutanlarına geri iade etti ve onları azarlar mahiyette sözler sarf etti: “Bana gönderdiğiniz para acaba yaptığım işin ücreti midir? Benim ecrim sadece Allah’a aittir. O’ndan amellerimizi kabul etmesini dilerim. Benim hedefim maddi kazanç sağlamak değil eğer öyle olsaydı bu yolu seçmezdim. Benimle çok fazla ilgilenmeyin şehit ve tutuklu aileleriyle ilgilenin onların benden ve ailemden daha çok ihtiyaçları var buna.’’

Allah rızası ve cenneti kazanmaktan başka bir şey istemediğinden kahraman şehit, sessizce ve gizli bir şekilde bütün nefsi arzuları, kameraları ve medyayı geride bırakarak çalıştı bu da ona, karşı duruşunda, ikna ve provoke çalışmalarını başarısızlığa uğratmada güç sağladı. Bütün bunlar onda savaşın yapısına ve onun gereksinimlerine yönelik derin bir bilinç, dava ve amaca bağlılık ve motivasyon olduğunu gösterir.

Yahya, cihat eylemini sadece kendisini değil, bir tarihi ve hareketi temsil ettiği düşüncesiyle ve sözlerinin değil fiillerinin konuşmasını isteyerek bütün uzuvlarına hâkim olan fırtına gibi esen çılgın bir yöntemle sevmiş olsa da işlerin ve rolünün abartılmasından yana değildi. Burada lütuf, sürekli olarak tekrarladığı şu ayette de olduğu gibi izzetin sahibi Allah’a aittir. “Attığın vakitte sen atmadın lakin Allah attı”.**

İkinci Olarak: Gizlilik ve Sır Tutma

Bu durum, mühendisin hayatındaki kendiliğinden gelişen durumlardan sayılır. Çalışmanın en temel öğesi ise Rasulullah’ın (s.a.v.) rehberliğinde yol almaktır. “İhtiyaçlarınızı karşılarken gizlice hareket edin”. Mühendis ve Şehit İzzettin Kassam Tugayları, siyonist istihbaratın ve güvenlik güçlerinin, askeri mekanizmanın yapısını bozmak ve onun faaliyetlerinden vuku bulmadan önce haberdar olmak için yaptığı planların işleyişini zorlaştıracak organize bir gizlilik içinde çalıştılar. İslam ve onun ilkeleri, Yeni Dünya Düzeni’nin birinci düşmanı olduktan sonra cihat, gözlem altında tutulmaya başlanmış ve onu yok etmek de siyonist stratejisi haline gelmiştir. Şehit komutanın durumunda ise gizlilik ve sır tutma, anlık bir ihtiyaç ya da görüntü değil sağlam bir karakter ve köklü bir adettir.

Üçüncü Olarak: Düşmanın Casuslarından Kurtulmak

Mühendisin (Allah’ın lütuf ve yardımıyla) onun izini sürenlere karşı çıkmaktaki üstün yeteneği, gizlenmek ve tuzak kurmadaki dahiliği, Yahudi Devleti’nin tarihinde ilk defa düzenlediği geniş kapsamlı takip kampanyasına katılan özel askeri istihbarat birlikleri ve Shabak istihbarat teşkilatından yüzlerce kişiye ilaveten, Siyonist ordusunun seçilmiş özel birliklerinden binlerce kişi, sınır muhafız kuvvetleri ve polisin kurduğu tuzaklardan kurtulmadaki başarısı, peşinde olanların ona “dahi”, “tilki Carlos”, “bin yüzlü adam” lakaplarını takmalarına  “kutsal adam, dokuz canlı insan, gören ama görülmeyen adam” sıfatlarını yakıştırmalarına sebep oldu. Bu yakıştırmalar, Yahudi güvenlik ve istihbarat teşkilatlarının acizliklerini gizlemek için arkasına sığındıkları sözlerdi. Çünkü işgalci yönetim, mühendisi dört yıl boyunca aradı ve bu süre zarfında komutan durmaksızın ve hız kesmeden faaliyetlerine devam etti. Peş peşe küçük grupları harekete geçirdi ve bu gruplarda faal ve girişimci ruhu canlandırdı. Shabak komutanlarının mühendis bilmecesi karşısında içine düştükleri bu şaşkınlık sebebiyle işgal güçleri her eylemden sonra onların (hatta onun hakkındaki malumatların) çok iyi bir şekilde gizlendiğini itiraf ediyordu.

Mühendis’in Gazze Şeridi’ne ulaşabilmesi haddi zatında Yahudi varlığına yapılmış ağır bir darbe olarak kabul edilir. Bu darbe, Siyonist Güvenlik Teşkilatları Ortak Komuta Toplantısında İshak Robin’in sinirli bir şekilde masaya vurup, mühendisin nasıl olup da onun izini süren binlerce muhbiri atlatıp, siyonist güvenlik teşkilatlarına izini kaybettirmeyi becerdiğinin açıklamasının yapılmasını istemesine sebep olmuştur.    

Dördüncü Olarak: Cihat, Zafer Yahut Şehadet

Yahya Ayyaş ya da mühendisin şahsiyetindeki diğer bir boyut da çalışma ve faal olmadaki ısrarcılığı, her an Allah yolunda ölmeye ve şehit olmaya hazır oluşu ve işgal altındaki Filistin’den kaçabilecekken bunu reddetmesinde kendini gösterir. İşgal komutanlarını, askerlerini ve Yahudi yerleşimcileri korkutup simasını onların zihinlerine kazır ve resmini işyerlerine asar hale getiren bu adam her insanın bir eceli olduğunu biliyordu ve bu biliş, mücahit mümin için cihada devam etme ve deneyimlerini kardeşlerine aktarmada onun azığıydı. Bu yüzden, kardeşleri ona bir müddetliğine de olsa vatandan ayrılmaktan bahsettiklerinde yüzü sinirden kıpkırmızı kesiliyor ve onlara şöyle cevap veriyordu: “Böyle bir şeyin olması imkânsız ben canımı ilk önce Allah’a sonrada bu dine adadım ya zafer ya da şehitlik. Siyonistlere karşı verilen savaş Yahudiler bu topraklardan çıkana kadar devam etmelidir”.

Suikastın zamanlaması:

Mühendise düşmanı sıfatıyla muamelede bulunan İshak Rabin, 4 sene içerisinde Kassam Tugayları komutanını ortadan kaldırma dosyasını hükümetinin siyasi ve güvenlikle ilgili öncelediği konuların başına koydu. Ama bu dosyanın sürprizlerinden biri de Yahudi istihbarat servisinin mühendise suikast düzenleyemeden, Rabin’in radikal bir Yahudi tarafından öldürülmesiydi. Böylece, siyonist propagandasının, olayları vuku bulmadan önce açığa çıkaran, istediği şeye çok fazla çaba sarfetmeden ve en kısa sürede ulaşan olağanüstü teşkilatlar olarak resmettiği bu kurumların dosyalarına bir skandal daha eklenmiş oldu. İsrail kamuoyunun bu teşkilatlara olan güveninin sarsılmasının güvenlik ve askeri komutanlıklarda endişe verici etkileri oldu. Ki bu teşkilatlar, onların nezdindeki en önemli şahsiyet olan başbakanı bile korumaktan aciz kalmış, öbür taraftan ise işgalci siyonistlerin kalplerine korku salan baş düşmanlarını yakalayıp öldürmeyi becerememişlerdi. Siyonist güvenlik teşkilatlarını uçurumun kenarına getiren bu kan kaybetme halinden kurtarmak ve komutanlara siyasi ve güvenlik kurumlarının içerisindeki itibarlarını tekrardan kazandırmak için olağanüstü bir iş gerçekleştirmek gerekiyordu. Belki de bu Şimon Perez’in Shabak’ın başkanı General Carmi Gillon’un Robin’in suikasta kurban gitmesinin hemen ardından sunduğu istifasını kabul etmeyip mühendisin suikastla öldürülmesinden sadece iki gün sonra bu istifayı kabul etmesinin sebebini açıklar.

Mühendis suikasti, siyonist güvenlik teşkilatlarının yeniden güven tazelemesinin, düşmandan kurtularak ve siyonist kanı akıtan kişiden intikam alınarak İsrail kamuoyunun sakinleştirilmesi kısmen de olsa sağlandı. İşgal komutanlarının da daimi olarak tekrarladıkları gibi burada daha önemli bir amaç vardı ve bu amaç, mühendisin (hiçbir şekilde sabotaj edilemeyecek) Filistin mücadelesinin gelinen noktada yeni bir aşamanın adresi olmasında ifadesini buldu. Ki özellikle de mühendis suikastla öldürülmeden evvel Fethi Şikaki, Hani Abid, Kemal Kahil, İbrahim Neffar, Mahmut el Havace ve daha birçok lider ortadan kaldırılmıştı. Buradan da mühendis suikastının arkasında siyonist bir mesaj olduğu anlaşılmaktadır ki bu mesajın özü şudur: Kahramanların ve fedailerin zamanı bitmiştir, zaman İsrail’i kabul etme ve onunla gerçekçi bir şekilde ilişkiye geçme zamanıdır.

Siyonist işgal yönetiminin yaydığı söylentilere rağmen onların tarafında yer alan birçok kişi mühendis suikastinin cihat ve direnişi durdurup silahlı mücadeleyi sonlandıracağına ikna olmuş değildi.

Filistin tarafındaysa suikast İslami Direniş Hareketi’ne askeri canlılığını kazanma fırsatı vermiştir. Suikastçılar siyonistlerdir, işi içinden çıkılmaz hale getirenler de onlardır, suikast Gazze’de meydana gelmiştir. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda direnişin karargâhı şehidi kaybetmekle uğradığı büyük zarara rağmen kazançlıdır. Belki de mühendisin öğrencilerinin 10 gün gibi kısa bir sürede 4 şehadet eylemi gerçekleştirmeleri bu tarz eylemlerin yapıldığı koşulların zorluğuna rağmen meydana gelen olaylara bir destek mahiyetindedir.

 Şehadet Cuması:

O gün, hicri 15 Şaban 1416, miladi 5 Ocak 1996’ya tekabül eden hazin Cuma günüydü. Diğer herhangi bir Cuma gününden farklıydı. Düşman televizyonu suikast haberini yayınlar yayınlamaz Filistin topyekûn sarsıldı, bir ürperti hissi kapladı her yeri ve hüzün bir gece gibi çöktü halkın üstüne, titreyen kalpler bu haberi yalanlamak istediler ve… Hamas’a âşık gencin beyin ölümünün gerçekleştiğini ve kalp atışlarının durduğunu söylediğinde kelimeler boğazlarda düğümlendi.

Her şey ağladı Filistin’de. Gazze caddelerini, Nablus, Tulkarim ve el-Halil’in mahallelerini gözyaşı seli kapladı. O ağlayan Cuma gecesi dağlara, vadilere ve insanlara hiç bitmeyecekmiş gibi ağır gelirken dalgalar da sakinleşip hazin bir bekleyiş içine girdi. Ve sabahleyin yeri yurdu olmayanlar Rafat’a koşup intikam tehditleri savurarak ve Yahya’nın annesinin duasına (kalbim ve rabbim senden razıdır) âmin diyerek mühendisin evinin duvarlarıyla kucaklaştılar. Ve bu kişiler onu son yolculuğuna uğurlamayı, hiç olmazsa yüzünü görüp elini tutmayı ve nasıl hareket edip bize hayat verdiğini öğrenmeyi ne kadar da arzulamışlardı.

Bütün bir halk Yahya oldu ve Yahya’da halk. Şehadetin ve görevi yerine getirmenin büyüklüğü,

Yahya’nın sadece Hamas’ın evladı değil bütün Rafat’ın evladı olmasını sağlamıştır. Nasıl ki hayatı ve ameli, denizinden nehrine bütün Filistin içindi; şehit oluşu da bütün Filistin’i ümit ve temenniyle dolduracaktır. Tıpkı sönüşü yeni bir hayatın doğuşu olan şimşeğin çakması gibi.

Mühendisin şehit oluşuna halkın verdiği dehşet verici cevap birçok anlamı destekler ve birçok kavrama da işaret eder:

İlk olarak: Direniş ve cihat yolunun hala Filistinlilerin kalbinde olduğunun doğal bir şekilde halk oylamasına sunulmuş olması.

İkinci olarak: Filistin halkı İmad Akel, Yahya Ayyaş, Avad Salmi, Üsame Hıls ve daha birçokları gibi Filistin’e karşılıksız ve dürüstçe verenlerin amellerinin halk nezdinde karşılık bulacağını Imad ve Yahya’nın cenazelerinde ispatlamıştır.

Üçüncü olarak: Mühendisi son yolculuğuna uğurlamak için sel gibi akan beşeri alev topu, verdiği işaretlerden birinde bütün anlaşmalara ve Aksa intifadasının, sahteliğini ortaya çıkardığı yeni dostluk halinin yayılması çalışmalarına rağmen Filistinlilerin düşmanlarına besledikleri öfke ve gazap halini açıkça ifade etmiştir.

Sevgili Kardeşler:

Onlar gibi olamasanız da onları taklit edin.  Zira yüce gönüllü asil insanlara benzemeye çalışmak kurtuluştur.

Allahu ekber velillahil hamd…

FİEM