İngiltere'deki öğrencilerden Hamas için hukuki destek: Yasaklı listeden çıkarılsın çağrısı

On sekiz öğrenci grubunun imzasıyla yayımlanan ortak açıklamada, Hamas’ın yasaklanmasının özellikle kampüslerde Filistin’e destek amaçlı faaliyetleri hedef alarak “akademik araştırma ve siyasi ifade özgürlüğü üzerinde ürkütücü bir etki” yarattığı belirtildi.

Açıklamada, öğrenci uzaklaştırmaları, vize iptalleri ve polis müdahaleleri gibi son dönemde yaşanan olaylara atıfla, bu hukuki sürecin İngiltere’deki üniversitelerdeki düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik artan baskı bağlamında değerlendirilmesi gerektiği ifade edildi.

Hamas’ın yasaklanması ve hukuk mücadelesi

Hamas, Kasım 2021’de dönemin İçişleri Bakanı Priti Patel tarafından İngiltere’nin terör örgütleri listesine tüm yapısıyla dahil edildi. O tarihten önce yalnızca Hamas’ın silahlı kanadı olan el-Kassam Tugayları 2001’den beri yasaklıydı.

Hamas’ın terör örgütü listesinden çıkarılması talebi, 2000 tarihli Terörle Mücadele Yasası’nın 4. bölümü uyarınca yapılıyor. Bu yasa, yasaklı grupların ya da bu yasaklardan etkilenen kişilerin, bir örgütün listeden çıkarılması için başvuru yapmasına izin veriyor.

Hukuki başvuru, Hamas’ın yasaklanmasının ifade ve toplanma özgürlüğü gibi temel hakları orantısız biçimde ihlal ettiğini ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. ve 11. maddeleri kapsamında korunan siyasi ifadeyi baskıladığını savunuyor. Ayrıca, bu yasağın barışçıl çözüm ihtimalini zayıflattığı ve tarihsel olarak Güney Afrika ve İrlanda örnekleriyle benzerlik taşıdığı ileri sürülüyor.

Öğrencilerden ortak açıklama

Öğrenci gruplarının imzaladığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Riverway Law’ın Hamas’ın Terörle Mücadele Yasası kapsamında yasaklı listesinden çıkarılması için yaptığı hukuki başvuruya desteğimizi bildiriyoruz. İsrail tarafından 50 binden fazla Filistinli öldürüldü. Gazze, şu anda dünyadaki en yüksek çocuk ampütasyon oranına sahip bölge haline geldi. Üniversiteler bombalanıyor, öğrenciler öldürülüyor veya hapsediliyor, akademik altyapı sistematik olarak yok ediliyor. Bu sadece insani bir kriz değil; bu bir soykırımdır.

Ancak Birleşik Krallık’ta bu soykırıma karşı ses çıkaran öğrenciler üniversitelerden, göçmenlik makamlarından ve polisten baskı görüyor. Hamas’ın yasaklanması, bu baskı ortamının temelinde yer alıyor.”

Açıklamada ayrıca, yasaklama kararının yalnızca Hamas’ı değil, ona yönelik her türlü akademik, eleştirel ya da çözüm odaklı ifade biçimini de hedef aldığı ve bu durumun Filistin destekçisi öğrenciler için yasal bir risk oluşturduğu vurgulandı. Essex Üniversitesi, SOAS ve vizesi iptal edilen Dana Abu Qamar gibi örneklerin bu baskıcı ortamı gözler önüne serdiği ifade edildi.

İfade özgürlüğü tehlikede mi?

İngiltere’de Gazze’deki soykırıma karşı artan protestolarla birlikte, birçok öğrenci ifade özgürlüğüne yönelik baskılardan şikayetçi. Özellikle Müslüman ve Filistinli öğrencilerin hedef alındığı belirtiliyor.

Essex Üniversitesi’nde altı öğrenci, sosyal medyada Hamas lideri İsmail Haniye’nin ölümünü anan bir videoyu paylaşmaları üzerine disipline sevk edilmişti. Uzun süren sürecin ardından üniversite öğrencileri akladı, ancak kurum sürece dair açıklama yapmadı.

Cambridge Üniversitesi ise kampüsünde Filistin yanlısı protestoları 26 Temmuz’a kadar yasaklayan mahkeme kararı nedeniyle eleştirilerin odağı oldu. Üniversite daha önce beş yıl sürecek bir protesto yasağı talebinde bulunmuş ancak bu aşırı bulunarak reddedilmişti.

Bu yıl ayrıca Filistinli öğrenci Dana Abu Qamar, Gazze hakkında yaptığı açıklamalar sonrası öğrenci vizesi iptal edilince İçişleri Bakanlığı’na karşı açtığı davayı kazandı. Mahkeme, Abu Qamar’ın varlığının kamu yararına aykırı olduğu yönündeki iddianın kanıtlanamadığını belirtti.

Bu davalar, İngiliz devletinin öğrencilerin İsrail’e yönelik eleştirilerini susturmak için ne kadar ileri gidebileceğini gözler önüne serdi.

Kaynak: 5pillarsuk.com