İngiliz yazar Jones: Batı’nın desteği olmasaydı İsrail Gazze’yi aç bırakamazdı

İngiliz yazar Owen Jones, işgalci İsrail’in Gazze’yi kasıtlı aç bırakma politikasının Batılı ülkelerin bilgisi ve sessiz desteğiyle gerçekleştiğini belirtti. Jones’a göre bu, kitlesel bir suçtu ve failler bunu açıkça ilan etti. Ancak Batı, “dostları” olduğu için görmezden geldi.

İngiliz yazar Jones: Batı’nın desteği olmasaydı İsrail Gazze’yi aç bırakamazdı

İngiliz yazar Owen Jones, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü kasıtlı aç bırakma politikasının Batılı müttefiklerinin verdiği örtülü destek sayesinde mümkün olabildiğini yazdı. The Guardian gazetesinde yayımlanan makalesinde Jones, Batı’nın Gazze’deki insani felakete dair sergilediği “endişe” ifadelerinin, gerçekte içi boş birer gösteriden ibaret olduğunu belirtti.

Jones, “Birleşmiş Milletler'e bağlı bir kurum, Gazze’de açlık krizinin en kötü senaryosunun gerçekleşebileceği uyarısında bulunurken, Batılı liderler kendilerine şu soruyu sormalıydı: Biz ne yaptık?” dedi.

İşgalci İsrail’in Gazze’yi aç bırakma politikasının hem kasıtlı hem açıkça ilan edilmiş bir strateji olduğunu vurgulayan Jones, eski Savunma Bakanı Yoav Gallant, işgal koordinatörü Ghassan Alyan ve Başbakan Netanyahu’nun, savaşın ilk günlerinde gıda, su ve elektriğin tamamen kesileceğini açıkça ilan ettiklerini hatırlattı. İsrailli yetkililerin, Filistinlileri “insan hayvanlar” ve “sürüler” gibi ifadelerle aşağıladığını da ekledi.

Jones, bu açıklamaların Batı medyasında ciddi biçimde yer bulmadığını, nadiren aktarıldığında ise yasal ve insani sonuçları vurgulanmadan geçiştirildiğini belirtti. “Bu açıklamalar gerektiği gibi öne çıkarılsaydı, İsrail’in saldırısı bir savunma savaşı değil, bir savaş suçu olarak tanımlanmalıydı,” ifadelerini kullandı.

Jones, Batılı hükümetlerin durumdan haberdar olduğunu gösteren birçok delile de dikkat çekti. Bunlardan biri, Mart 2024’te İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron’ın kaleme aldığı bir mektupta, İsrail’in yardım girişlerini nasıl engellediğini açıklamasıydı. Ayrıca Amerikan resmi raporlarında da, İsrail’in yardımları bilinçli şekilde engellediği belirtilmişti. Buna rağmen, Beyaz Saray silah sevkiyatına devam etti.

Yazar, “İsrail, modern tarihin en büyük insani yardım çalışanı katliamını işledi. Bahara kadar 400’den fazla görevli öldürüldü,” diyerek, İsrail’in yardım konvoylarına eşlik eden polisleri hedef aldığını, tarım arazilerini yok ettiğini, hayvanları katlettiğini ve balıkçılık altyapısını tahrip ettiğini yazdı.

Bununla da yetinilmediğini belirten Jones, Şubat 2024’te Gazze’de un bekleyen 100’den fazla sivilin İsrail askerleri tarafından öldürüldüğünü, CNN’in haftalar sonra yaptığı araştırmayla da kurşunların İsrail ordusuna ait olduğunun tespit edildiğini hatırlattı.

Mart ayında ise İşgalci İsrail’in BM’nin tüm yardım programlarını askıya alarak yerine “Gazze İnsani Vakfı” adlı bir yapı kurduğunu, bu yapının dağıtım merkezlerinin ise sivil ölümlerinin yaşandığı “ölüm tarlalarına” dönüştüğünü ifade etti. Jones’a göre bu merkezler, halkı güneye doğru göçe zorlayarak, eski Başbakan Ehud Olmert’in tarif ettiği bir “toplama kampı”na dönüştürme planının parçasıydı.

Batılı medyanın ve siyasetçilerin, Hamas’ın yardımları çaldığı yönündeki asılsız İsrail iddialarını yaymakta rol oynadığını söyleyen Jones, bu iddiaların Dünya Gıda Programı, Amerikan ve İsrail kurumları tarafından yalanlandığını aktardı. Yardımları çalanların ise İsrail destekli ve DEAŞ’la bağlantılı suç çeteleri olduğuna dair raporlar bulunduğunu da ekledi.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail liderleri hakkında açlık suçu kapsamında yakalama kararı çıkarmasını “doğal bir sonuç” olarak nitelendiren yazar, “Bugün yardım yağsa bile, pek çok Gazzeli vücutları açlıktan harap olduğu için ölmeye devam edecek,” dedi.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ı da eleştiren Jones, Starmer’ın İsrail kuşatmasına verdiği desteği ve İngiliz hükümetinin hava yardımlarını bir “bahane” olarak sunmasını “asıl suç olan kitlesel açlık politikasını örtbas etme çabası” olarak değerlendirdi.

Jones yazısını şöyle sonlandırdı: “Eğer Batılı elitlerin içinde zerre kadar vicdan kalmış olsaydı, şu soru uykularını kaçırmalıydı: Biz ne yaptık? Ama cevap açık: Siz bu suça ortak oldunuz. Her şeyin farkındaydınız. Çünkü failler dostunuzdu ve suçlarını açıkça itiraf ettiler. Ne yazık ki kimse kendini yargılamayacak. Bu görev tarihe ve mahkemelere kalacak.” 

Kaynak: The Guardian