HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu'ndan İmralı açıklaması!
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, komisyon üyelerinin İmralı Adası’na gidip Abdullah Öcalan’ı dinlemesine gerek kalmadan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile dinlenebileceği önerisinde bulundu.

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Medyascope TV'de Gazeteci Ruşen Çakır’ın gündeme dair sorularını yanıtladı. “İmralı’ya gidilmeden Abdullah Öcalan SEGBİS ile dinlenebilir.” önerisinde bulunan Yapıcıoğlu, silah bırakan örgüt üyeleri için de kanun teklifi hazırlıklarının olduğunu ifade etti.
Meclis’te 4 milletvekiliyle temsil edilmelerine rağmen kurulan komisyona Genel Başkan olarak kendisinin üye olduğunu ve bu kararı süreci önemsediklerini göstermek adına aldıklarını ifade eden Yapıcıoğlu, Kürt meselesinin çözümüne dair önerilerinin olduğunun altını çizdi. Yapıcıoğlu soru üzerine, Dem Partiler ile beşerî ilişkilerinin olduğunu ve zaman zaman komisyonda görüşmelerinin olduğunu belirtti.
“Süreci, PKK’nın tasfiye edilmesi ve kardeşlik hukukunun yeniden tesis olarak isimlendirmek de mümkündür”
Sürecin iki ayağının olduğunu belirten Yapıcıoğlu, “Zaten konu tartışılırken bir ‘Terörsüz Türkiye’ bir de ‘iç cephenin tahkim edilmesi’ olarak iktidar tarafından isimlendirilen bir süreçten bahsediyoruz. Dem Parti cenahı bunu barış ve demokratikleşme süreci olarak isimlendirdi. Bunu PKK’nın tasfiye edilmesi ve kardeşlik hukukunun yeniden tesis olarak isimlendirmek de mümkündür. Ama birbirinden farklı, bazı yerlerde iç içe geçmiş iki ayrı şeyden söz etmek mümkün. 2013-2015 arasında ‘çözüm süreci’ olarak isimlendirilen süreç devam ederken de dile getirdiğimiz bir şey vardı. Biz ‘iki meseleyi birbirinden ayırt etmek lazım’ diyorduk. Evet, Türkiye'nin bir şiddet sorunu, bir terör sorunu var ama bundan bağımsız olarak bir de Kürt meselesi var. Bu sorun ile meseleyi birbirine karıştırmamak lazım. Biz başından beri Kürt sorunu olarak değil Kürt meselesi olarak isimlendirilmesi gerektiğini söylüyoruz ve birinin diğerinin önünde engel ya da ön şart olarak ileri sürülmemesi gerektiğini söylüyoruz. Bu sürecin de yine önceki süreçten ders alınmamışsa eğer benzer şekilde tıkanma riski vardır diyoruz. O yüzden ikisini birbirine karıştırmayalım.” ifadelerini kullandı.
“Milyonlarca Kürt’ün meşru ve makul talepleri var”
“Eline silah almamış, herhangi bir şekilde silahı tasvip etmeyen ya da şiddet yönteminin bir çözüm enstrümanı olmayacağını düşünen milyonlarca Kürt’ün meşru ve makul talepleri var.” diyen Yapıcıoğlu, şöyle devam etti: “Bu meşru ve makul talepler elbette meşru zeminlerde çözüme kavuşturulmalı. Bu hak talepleri karşılanmalı ama bunlar herhangi bir şekilde bir şarta da bağlanmamalı, ertelenmemelidir. Ama öte taraftan bir de bu hak taleplerini eline silah alan 40 yıldır şiddet yöntemlerini bir yol ve yöntem olarak benimsemiş ve kan dökmüş birileriyle bu yöntemler asla tasvip etmeyen kişilerin hak taleplerini oturup pazarlık etmek veya bunu onlarla müzakere etmek de son derece yanlış olur. Biz bunu 10 yıldan fazla bir süredir söylüyoruz.”
“İmralı ziyareti gerçekleşirse ‘komisyonu terk ederiz’ modunda değiliz”
Komisyonun Abdullah Öcalan’ı ziyareti tartışmalarıyla ilgili soruya da cevap veren Yapıcıoğlu, “Bize göre bu çok gerekli bir ziyaret değil ama biz diğer bazı komisyona üye veren partiler gibi ‘eğer bu ziyaret gerçekleşirse biz komisyonu terk ederiz’ modunda da değiliz. Sonuç itibariyle komisyon buna karar verecek. Malumunuz Dem Parti başından beri mutlaka bu görüşmenin olması gerektiğini söylüyor ve ısrarla bunun altını çiziyor. MHP kanadı da ‘bu görüşme gerçekleşsin’ diyor ama her ikisinin belki bu görüşmeye yüklediği anlam ya da beklediği sonuç farklı… Sayın Bahçeli'nin en son yapmış olduğu açıklamalardan şunu çıkarıyoruz ki Abdullah Öcalan'ın daha açık, daha net bir şekilde, belki isim de zikrederek SDG'nin ya da YPG'nin de bunlardan birisi olduğu, bu çağrıyı onları da kapsadığı ve onların da silah bırakıp Suriye ordusuna entegre olmaları gerektiği yönünde bir açıklama bekliyor.
“İmralı’ya gidilmeden Abdullah Öcalan SEGBİS ile dinlenebilir”
Öte taraftan belki Kandil ve Dem Parti cenahı şunu söylemeye çalışıyor: Aslında şu anda bizim görüştüğümüz sadece silahsızlanma süreci değil. Aynı zamanda Kürt meselesinin çözümünün ne olması gerektiği konusunu da bizim görüşmemiz lazım. Ve bu konuda da görüşülecek kişi Abdullah Öcalan'dır. Yani tabiri caizse bunu bir müzakere süreci Abdullah Öcalan'ı da baş müzakereci olarak vasıflandırmak niyetiyle bunu ısrarla vurguluyorlar. Niyetler farklı ama sonuçta bir noktada buluşuyorlar: Bu görüşme gerçekleşmeli. Biz de diyoruz ki bu bir sorun, bunu aşmak mümkündür. İmralı’ya gidilmeden Abdullah Öcalan SEGBİS ile dinlenebilir. O zaman bütün komisyon onun ne dediğini doğrudan doğruya kendi ağzından da duymuş olabilir. Hatta belki bazılarının soruları olabilir. O sorular da sorulabilir. Yani bunları aşmak bence mümkündür.” şeklinde konuştu.
“Cumhur İttifakı, tek bir cumhurbaşkanı adayını desteklemek suretiyle birlikte yol yürüdü”
TBMM açılışındaki fotoğrafı da değerlendiren Yapıcıoğlu, “Meclis’teki bütün partilerle, komisyondaki bütün üyelerle görüşmemiz var. Beşeri ilişkiler devam ediyor. Birlikte bazı işleri yapmak üzere yol yürüyen partilerin memleketin bütün meselelerine aynı açıdan bakmak ya da aynı şeyleri düşünmek gibi bir mecburiyetleri yoktur. Biliyorsunuz Millet İttifakı içerisinde altılı bir masa vardı. Altı partinin lideri masanın etrafında oturuyorlardı ve kararlarını oy birliğiyle alıyorlardı. Fakat Cumhur İttifakı böyle bir şey değildi. Cumhur İttifakı, pek çok konuda farklı farklı düşünmeler devam ediyordu ve herkes kendi düşüncesine sahip çıkmaya, onları dillendirmeye devam ediyordu. Ama sonuç itibariyle bir ittifak çatısı altında tek bir cumhurbaşkanı adayını desteklemek suretiyle birlikte yol yürüdüler. Elbette siyasi partiler arasında fikir ayrılıkları olur. Zaten olmazsa o zaman tek bir parti olurdu. Partilerin sayısının fazla oluşu ya da görüşlerinin farklı oluşu bizim zenginliğimizdir. Bunları bir sorun olarak da görmemek lazım. Diyalog kapılarımız açıktır.” ifadelerini kullandı.
“Örgütün feshi ile Kürt meselesi birbirine karıştırılmamalı”
Sürecin başarıya ulaşmamasına ilişkin endişelerini de dile getiren Yapıcıoğlu, “Başarıya ulaşmasının önündeki engellerden bir tanesi örgütün feshi ve silahsızlanma süreciyle bunun sağlanması için silah bırakan örgüt üyelerine uygulanacak hükümlerin ne olması gerektiği konusu, bir de bundan bağımsız olarak örgüt henüz yok iken 100 yılı aşkın bir süredir hissedilen, hissedilmeye başlanan ve süreç içerisinde farklı farklı dalgalanmalar yaşayan Kürt meselesinin birbirine karıştırılması… İkisinin mutlaka birbirinden kesin çizgilerle ayrılması gerekir. Bunlar birbirine karıştırılırsa birinin diğerini engellemesi, birinin diğerinin önünde engel olarak durması ya da şart olarak ileri sürülmesi süreci zehirler ve akamete uğratabilir.” dedi.
“86 milyon vatandaşın makul ve meşru hak ve hürriyet taleplerini karşılamak zorundayız”
Sürecin zamana yayılması durumunda provokasyonlara açık hâle gelebileceği uyarısında bulunan Yapıcıoğlu, “Başından beri mutlaka bu meselenin çözülmesi gerektiği söylüyoruz. Biz bu meseleyi çözmek zorundayız. Yani hem şiddet sorunu, silah sorunu mutlaka halletmek zorundayız. Bunun hâl yolu neyse ona hep birlikte kafa yorup ortak akılla bir çözüm bulmak zorundayız. Ama öte taraftan Kürt vatandaşların, Kürt kardeşlerimizin taleplerini de makul ve meşru olan taleplerini de bir şekilde karşılamak zorunda. Sadece Kürtlerin değil elbette bu memlekette yaşayan 86 milyon vatandaşın tamamının makul ve meşru hak ve hürriyet taleplerini karşılamak zorundayız. Onu yerine getirmeli ve bu konuda da en büyük sorumluluk yasal düzenlemeleri yapacak kurum olması hasebiyle Meclis’e düşüyor. Bu ikisini birbirine karıştırmadan bunu halletmek gerekir. Ama dediğim gibi biraz daha elimizi çabuk tutmamız lazım.” dedi.
“Silah bırakan örgüt üyeleriyle ilgili bir kanun teklifi hazırlığımız var”
Sürecin tıkanma riskini oluşturan bir diğer noktanın silah bırakan örgüt mensuplarının durumunun ne olacağı konusu olduğuna dikkat çeken Yapıcıoğlu, şu ifadeleri kullandı: “Özellikle PKK tarafı bir an önce bir kanuni düzenleme yapılması gerektiğini söylüyor. ‘Biz işte sembolik olarak da olsa biz silah yakma seremonisini gerçekleştirdik, artık devletin bir adım atma zamanı’ diyor. Ama öte taraftan görünen o ki devlet ve hükümet de ‘eğer sahada fiilen silah bırakıldığını görmezsek bir kanun çıkaramayız’ fikrine daha yakın duruyor. Bunu da aşmak mümkün… Bizim bir kanun teklifi hazırlığımız var. Biz diyoruz ki biz bir kanun çıkaralım. Silah kullanmış olanların durumu, cezalarıyla ilgili, infaz sisteminde olacağıyla ilgili bazı düzenlemeler yapalım. Ama bu düzenlemeyi yaparken şöyle bir şart kanuna koyabiliriz. Bu kanunun hükümlerinin uygulanması, örgütün silah bırakma kararının sahada fiilen uygulanması ve bunun ilgili kurumlarca tespit edilmesi şartına bağlanmak suretiyle bu sorun aşılabilir. Böylece hem ‘kanuni düzenleme yapılmadan biz daha öteye bir adım atmayız’ diyenlerin kanuni düzenleme beklentisi karşılanmış olur hem de ‘biz bu kanunu çıkarırsak, kanunu uygulayıp daha önce ceza almış, cezaevine girmiş olanları saldıktan sonra ya örgüt silah bırakmazsa başka bir isimle ya da aynı isimle sakladığı silahları çıkarıp yeniden silahlı eylemlere başlarsa o zaman ne olacak?’ şeklindeki tereddütleri ve endişeleri de bir şekilde karşılamış olacağız.”
“Gelecek nesillerimize şiddetsiz bir Türkiye bırakmak gibi bir sorumluluğumuz var, bunu başaracağız”
41 yıldır devam eden bir şiddet ve terör sorununu çözmenin kolay olmayacağını ifade eden Yapıcıoğlu, “Birkaç günde, birkaç haftada halledilebilecek bir mesele değildir. Fakat çözülmesi imkânsız değildir. Bunun için iki şey gereklidir: Bir samimiyet, iki kararlılık. Yani eğer sağlam bir irade varsa çıkan küçük engellere takılmadan, tökezlemeden bu süreci sürdürebilirsek ben inanıyorum ki sonuca ulaşacağız, ulaşmak da zorundayız. Gelecek nesillerimize bu sorunları bırakmadan mutlaka daha iyi bir gelecek hak ve hürriyetlerin daha geniş olduğu, daha sorunsuz ve şiddetsiz bir Türkiye, şiddetsiz bir memleket, şiddetsiz bir ortam bırakmak gibi bir sorumluluğumuz var. Bunu başaracağız, başarmak zorundayız. Başaracağımıza da inanıyorum.” dedi.
Kaynak: Dogruhaber