HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Eşin: Mursi iş başında kalsaydı, Gazze bu kadar mazlum olmayacaktı

Mısır’da seçilen ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin mahkeme salonundaki şehadetinin üzerinden bir yıl geçerken HÜDA PAR Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Eşin, Mursi’nin ümmetin uyanışı ve özgürlüğü açısından önemine değindi.

Mısır’da 2012 yılında yapılan seçim sonrasında oyların büyük çoğunluğunu alarak ülkenin ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı olan ve akabinde Sisi’nin kanlı darbesiyle tutuklanan Muhammed Mursi’nin mahkeme salonundaki şehadetinin üzerinden bir yıl geçti.

Şehadet yıldönümü münasebetiyle İLKHA’ya konuşan HÜDA PAR Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Eşin, Arap Baharı olarak adlandırılan süreç başta olmak üzere İslam coğrafyasındaki durum hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Şehadetinin birinci yıldönümünde Muhammed Mursi’yi rahmet ve minnetle yâd ederek konuşmasına başlayan Eşin, yaklaşık 10 yıl önce Tunus’ta başlayan ve ‘Arap Baharı’ olarak adlandırılan süreç sonrasında Mısır, Libya, Suriye, Irak ve birçok İslam ülkesinde Müslümanları ümitlendiren gelişmelerin olduğunu söyledi.

“Muhammed Mursi’nin Cumhurbaşkanı seçilmesi mazlum coğrafyalarda bir umut oldu”

 Yaşanan gelişmelerin neticesinde yıllardır Mısır’da diktatör olarak görev yapan dönemin Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in devrilerek özgür bir seçim gerçekleştirildiğini hatırlatan Eşin, şöyle dedi:

“Mısır’da beklenen bir gelişme olarak Muhammed Mursi oyların yüzde 51’inden fazlasını alarak ilk defa Mısır’da seçimle gelen Cumhurbaşkanı olmuştur. Bu bütün dünya Müslümanlarını umutlandırdı. Özellikle Mısır, Filistin ve Türkiye’de büyük coşkuyla kutlandı. Muhammed Mursi’nin Cumhurbaşkanı seçilmesi, iş başına gelmesi tüm mazlum coğrafyalarda bir umut oldu.”

“Mısır’daki gelişmeler, İslam coğrafyasını etkiliyor”

Eşin, “Arap ülkelerinin lideri konumunda olan Mısır, gerek nüfusu gerek konumu gerek tarihi gerekse ülkede barındırdığı kadim Ezher üniversitesi dolayısıyla, rahmetli Hasan El Benna’nın kurduğu İhvan-ı Müslimin hareketinin çıkış noktası olması hasebiyle İslam ülkelerinde çok farklı konuma sahiptir. Mısır’daki gelişmeler sadece Mısır ile sınırlı kalmayıp tüm Arap ülkeleri ve İslam coğrafyasını etkilemektedir. Muhammed Mursi’nin iş başına gelmesi salt bir Filistin davası için değil ümmetin tekrar uyanışı, dirilişi, ümmet coğrafyasının özgürlüğüne kavuşması, işgalcilerle yüzleşmesi açısından önemliydi. Tabi bu en mazlum coğrafya olan Filistin ve Kudüs davası için çok olumlu yankıları olacaktı.” diye konuştu.

“Muhammed Mursi iş başında kalsaydı, Gazze bu kadar mazlum olmayacaktı”

Filistin’de işgale karşı direnen Hamas’ın da İhvan hareketinin bir parçası olduğunu hatırlatan Eşin, “Hamas, Hasan El Benna’nın öğretilerinden ve terbiyesinden geçmiş öğrencilerinin gelip Filistin’de israile karşı bir hareket kurması sonucunda olmuştur. Dolayısıyla Muhammed Mursi şayet Mısır’ın başında kalsaydı belki bugün Gazze bu kadar mazlum olmayacaktı. Şu anda özellikle gündemde olan ve ihanet anlaşmasından başka bir şey olmayan ‘Yüzyılın Anlaşması’ yürürlüğe konamayacaktı. Muhammed Mursi’nin devrilmesindeki en önemli etken Filistin davasına karşı olan olumlu tavrı Gazze’de olan Refah sınır kapısının açılmasıydı. Eğer Muhammed Mursi iş başında kalsaydı inanıyorum ki ekonomik, siyasi, askeri açıdan sadece Mısır’ı değil birçok İslam ülkesini olumlu etkileyecekti. Maalesef karşıdaki güçler bunu hazmedemediler. Bunun sonuçlarının ne olacağını bildiklerinden dolayı bir yıl gibi bir süre sonunda askeri darbe yaparak maalesef meşru Cumhurbaşkanını Muhammed Mursi’yi devirip zindana attılar.” diye konuştu.

“Dünya barışı adına İslam’la sorunu olmayan tüm taraflarla görüşmek isteriz”

Muhammed Mursi’nin Mısır’da Cumhurbaşkanı olması bütün Müslümanları sevindirdiği gibi HÜDA PAR’ı da, Türkiyeli Müslümanları da sevindirdiğini ifade eden Eşin, HÜDA PAR olarak dünyadaki tüm Müslümanlar, İslami hareketler, cemaatler hatta İslam’la sorunu olmayan, İslam’a düşman olmayan tüm taraflarla görüşmek istediklerini, karşılıklı istifade etme, tanışma ve dünya barışına katkı sunmak istediklerini vurguladı.

“İhvan’ın projeleri uygulansaydı El Ezher İslam âleminde çok önemli bir noktaya gelecekti”

El Ezher üniversitesinin işlevi ve İslam ümmetine katkıları hakkında da konuşan Eşin, şunları söyledi:

 “El Ezher, çok kadim bir üniversite. Sadece Mısır’da değil tüm İslam ülkelerinden yüzbinlerce öğrenci oraya gidiyor. Sadece İslami eğitim değil mühendislik, tıp ve çok farklı alanlarda bölümleri olan büyük bir üniversite. İnanıyoruz ki, Muhammed Mursi iş başında kalsaydı ya da İhvan’ın projeleri uygulansaydı El Ezher İslam âleminde çok önemli bir noktaya gelecekti. Siyasi çekişmelerden uzak İslam ümmetinin ihtiyacı olan genç kadroları, akademik kadroları yetiştirmiş olacaktı. Maalesef Muhammed Mursi’nin devrilmesiyle birçok alanda olduğu gibi El Ezher’de de bu fırsat kaçırılmış oldu.”

“Vicdan ehli olan herkesin Mısır’da yaşanan zulüm ve haksızlığı görerek karşı çıkması gerekir”

İhvanı Müslimin ve diğer İslami hareketlerin lider kadrosundan çok sayıda kişinin hala zindanda olduğunu belirten Eşin, “Maalesef Muhammed Mursi’nin devrilmesiyle birlikte kameraların önünde birkaç dakika içerisinde binlerce insan yakılarak, helikopterlerle ateş edilerek katledildi. Bu süreçle birlikte on binlerce insan kadın erkek zindana atıldı. Bunlardan birisi de Muhammed Mursi oldu.  Yıl boyunca tek başına bir hücrede kaldı. Hasta olmasına rağmen tedavi edilmesine fırsat verilmedi. Aynı şekilde ihtiyacı olan yiyecek, içecekleri temin etmesine izin verilmedi. Şu anda maalesef İhvanı Müslimin ve diğer İslami hareketlerin lider kadrosu, vaizleri, akademisyenlerinden binlerce kişi cezaevindedir. Son rakamlara göre içerisinde kadınların da olduğu 65 bin kişinin cezaevinde olduğu biliniyor. Kimisine idam verildi, kimisi verilen kararı temyize gönderdi, kimisi de kararın uygulanmasını bekliyor. Bu noktada tüm Müslümanların, dünyada vicdan ehli olan tüm kurumların, kanaat önderlerinin buradaki zulüm ve haksızlığı görmesi, buna karşı çıkması gerekir.” dedi.

Şu anda zindanda olan ve bir yıl önce kalp krizi geçiren Muhammed Biltaci gibi birçok kişinin kötü şartlarda yaşam mücadelesi verdiğine dikkat çeken Eşin, sürecin böyle devam etmesi halinde Muhammed Mursi gibi birçok kişinin vefat haberinin geleceğini hatırlatarak sahip çıkılması çağrısında bulundu.

“Muhammed Mursi ilk günden beri onurlu bir duruş sergiledi”

Muhammed Mursi’nin kişiliği, davasına olan sadakati ve izzetli duruşuyla Müslümanlar için örneklik teşkil ettiğini söyleyen Eşin, bugün hala zindanlarda olan birçok değerli şahsiyetin olduğunu vurgulayarak şu ifadelere yer verdi:

“Muhammed Mursi Hasan El Benna’nın mektebinde yetişmiş yiğit, çalışkan ve fedakâr bir insandı. Hayatına baktığımızda da başarılarla doludur. Üniversite’den onur ödülü alarak mezun olmuştur. Akademik eğitimini Amerika’da tamamlamıştır. Mısır’a geldiği zaman da akademik olarak çok başarılı işlere imza atmıştır. Siyasete atıldığı zaman da yine başarılı bir siyasetçi oldu. 2000’li yıllarda milletvekili olarak meclise girdiğinde de en başarılı ve çalışkan milletvekili seçilmiştir. Dolayısıyla böyle yiğit ve kahraman bir insanın böylesine bir zulme maruz kalması insanı üzüyor. Bugün İslam coğrafyasında Muhammed Mursi ismi zikredildiğinde inanıyorum ki insanların yüzünde sevgi ve muhabbet ifadesi beliriyor. Maalesef böyle bir değerimizi kaybettik. Bugün zindanda nice değerlerimiz var. Ümmete düşen, Mısırlı Müslümanlara düşen Muhammed Mursi’nin yolunu takip etmektir. Eğer Muhammed Mursi batının, Mısır derin devletinin, Amerika ve israilin teklifini kabul etseydi inanın şu anda Cumhurbaşkanı koltuğunda oturuyor olacaktı. Ama ilk günden beri onurlu bir duruş sergiledi. Zindanda olmasına rağmen geri adım atmadı.”

“Batı dünyası seçimle iş başına gelen Muhammed Mursi’yi değil, darbecilerin tarafını tuttu”

Eşin, “Batı dünyası hiçbir zaman Müslümanlara karşı dürüst davranmadı. Tüm insan hakları dernekleri, insan hakları savunucuları kendileri için insan haklarına dikkat ettiler ama benim teröristim daha iyi zihniyetiyle kendilerine zarar dokunmadığı zaman hele ki bir Müslüman lider, yazar, şahsiyet olduğu zaman hemen ikircikli davranmaya başlıyorlar. Eğer batı ülkelerinden birisinde böyle bir darbe olsaydı tüm batı ayaklanırdı. Ya da İslam ülkelerinde sol, liberal bir Cumhurbaşkanı adayına bir yöneticiye bu muamele yapılmış olsaydı inanıyorum ki tüm batı dünyası ayağa kalkardı. Yerine göre ambargolar, askeri operasyonlar yapılırdı. Maalesef konu Müslümanlar olunca yine ikircikli tavrını bize gösterdi. Darbecilerin tarafını tutarak seçimle iş başına gelmiş Muhammed Mursi’yi savunmadı. Aksine onun aleyhine Sisi ve darbecileri savundu.” diye konuştu.

“Muhammed Mursi iş başında kalsaydı batının bölgedeki birçok şeytani planını akamete uğratacaktı”

“Batı dünyası hiçbir zaman İslam ülkelerinin kendi ayakları üzerinde durmalarına izin vermediler.” diyen Eşin, “Fiili işgaller sona erdi ama perde arkasından oradaki kendi yetiştirdiği elemanlar üzerinden İslam ülkelerinin yer üstü ve yer altı kaynaklarını sömürmeye devam ettiler. Hiçbir zaman bağımsız siyasetçilerin yönetime gelmesini istemediler. Bu Türkiye’de, Suriye’de, Irak’ta, Mısır’da, Libya’da böyledir. Yani tüm İslam ülkelerinde son yüz yıldır hep batı, CIA, Avrupa ve Siyonizm kaynaklı darbelere maruz kalıyoruz. Mısır’da da Muhammed Mursi’nin iş başında kalmasını istemediler. Eğer kalsaydı bağımsız, özgür bir Mısır, batının bölgedeki birçok şeytani planını akamete uğratacaktı. Dolayısıyla bunu istemediler.” diye konuştu.

İslam dünyasının Muhammed Mursi’ye gerektiği gibi sahip çıkmadığını belirten Eşin, “O dönem Türkiye’den gerçekten olumlu bir tepki geldi. Maalesef diğer İslam ülkelerinden bu anlamda ciddi manada bir duruş bir söylem duymadık. Eğer İslam ülkeleri sahip çıkmış olsaydı belki de Muhammed Mursi’nin başına bunlar gelmemiş olacaktı. Dolayısıyla Müslümanların birlikten, vahdetten yoksun olmaları, kendi aralarındaki ihtilaflı olmaları ve aralarındaki çatışmalarından dolayı maalesef Muhammed Mursi’ ye sahip çıkamadılar.” ifadelerini kullandı.

Eşin, son olarak Mısır ile Türkiye halkları arasında ilişkilerin devam etmesini istediklerini, ancak İslam ülkelerinin Sisi yönetimiyle normalleşmeye gidilmemesi gerektiğinin altını çizdi.

İLKHA