Güney Afrika'yı özgürlüğe kavuşturan lider Mandela doğumunun 107. yılında anılıyor
Güney Afrika Cumhuriyeti'nde Mandela'nın doğum yıl dönümü, bu yıl "yoksulluk ve eşitsizlikle mücadele" temasıyla ülke genelinde düzenlenen etkinliklerle kutlanıyor.

Güney Afrikalılar, 18 Temmuz Mandela Günü dolayısıyla ırkçılıkla mücadelenin evrensel sembollerinden biri haline gelen eski Devlet Başkanı Nelson Mandela'nın doğumunun 107. yıl dönümünü kutluyor.
Dünya tarihinin en sistematik ırkçı rejimlerinden biri kabul edilen ve Güney Afrika'yı 1948-1994 yıllarında yöneten apartheid rejimini sona erdirip, ülkeyi demokrasiye ve özgürlüğe taşıyan lider Mandela, Güney Afrika'da ve dünyada ırkçılık karşıtı hareketin sembolü kabul ediliyor.
Güney Afrika Cumhuriyeti'nde Mandela'nın doğumunun 107. yıl dönümü, bu yıl "yoksulluk ve eşitsizlikle mücadele" temasıyla ülke genelinde düzenlenen etkinliklerle kutlanıyor.
Mandela'nın hayatı
Mandela, 18 Temmuz 1918'de, bugün Güney Afrika'nın Doğu Cape eyaleti sınırları içinde kalan Mvezo köyünde, Madiba kabilesi şefinin oğlu olarak dünyaya geldi.
Güney Afrika'nın en kalabalık etnik gruplarından Xhosa halkının Thembu koluna mensup Mandela, babasının 1927'de vefatının ardından, dönemin Thembu lideri Jongintaba Dalindyebo tarafından evlat edinildi ve çocukluğundan itibaren iyi bir eğitim görme fırsatı buldu.
Mandela 1943'te, ülkenin en iyi üniversitelerinden Witswatersrand'in o dönem "tek siyahi öğrencisi" olarak başladığı hukuk eğitiminin ardından, apartheid karşıtı hareketin simge isimlerinden Oliver Tambo ile 1952'de Johannesburg'ta ülkenin "ilk siyahi hukuk bürosunu" kurdu.
Aynı yıllarda siyahi özgürlük hareketinin merkezi konumundaki Afrika Ulusal Kongresinin (ANC) önde gelen isimlerinden biri haline gelen Mandela, ırkçı rejime karşı faaliyetlerinden ötürü 1956'da "vatana ihanet" suçlamasıyla yargılandı ve siyasetten men edildi.
Mandela, apartheid rejiminin 70'e yakın siyahi göstericiyi katlettiği "Sharpeville Katliamı'nın" ardından, 1961'de ANC'nin silahlı kanadı olan "Umkhonto we Sizwe (Ulusun Mızrağı)" örgütünü kurdu.
27 yıllık esaret
Bir dizi sabotaj eyleminin ardından Ağustos 1962'de yakalanıp idamla yargılanan Mandela, hiçbir sivile zarar vermemiş olmasından ötürü 1964'te ömür boyu hapse mahkum edildi.
Mandela bundan sonraki 18 yılını geçirdiği Robben Adası Cezaevi'nin zorlu şartlarında aparheid karşıtı hareketi örgütlemeye devam ederek direnişin sembolü haline geldi ve uluslararası kamuoyu üzerinde derin etki yarattı.
Mahkumlar ve kamuoyu üzerindeki geniş etkisinden çekinen rejim tarafından 1982'de Pollsmor Hapishanesi'ne nakledilen Mandela, burada da faaliyetlerine devam etti.
Uluslararası toplumun 1980'lerden itibaren apartheid rejimine karşı tavır alması ve Güney Afrika'ya uyguladığı yoğun baskılar neticesinde 11 Şubat 1990'da serbest bırakılan Mandela, bu tarihten itibaren ülkenin demokrasiye geçiş sürecinin en önemli aktörü haline geldi.
İktidar yılları
Dönemin Güney Afrika Cumhurbaşkanı F. W. de Klerk ile 1993'te Nobel Barış Ödülü'ne layık görülen Mandela, ırk temelli öfkeye karşı ulusal uzlaşı çağrısı yaptı ve müzakereler yoluyla ırkçı rejimin sona ermesini sağladı.
Mandela, ülke tarihinin ilk demokratik seçimlerinin yapıldığı 27 Nisan 1994'te Güney Afrika'nın ilk siyahi cumhurbaşkanı seçildi ve farklı renklerin ve kültürlerin bir arada barış içinde yaşadığı, Güney Afrikalıların deyimiyle "gökkuşağı toplumunun" inşasına önemli katkılar sağladı.
Filistin davasının ateşli bir savunucusu olan Mandela, Filistin özgürlüğe kavuşmadığı sürece, Güney Afrika'nın da özgür sayılmayacağını savundu.
Görev süresi dolduğunda yeniden aday olmayan Mandela, 1999'da devlet başkanlığı koltuğunu Thabo Mbeki'ye devrederek siyasetten de emekli oldu.
Son yılları
Mandela, siyaset sonrası yaşamını HIV/AIDS, küresel barış, çocuk hakları ve küresel adalet gibi konularda sivil toplum çalışmaları yürütmeye adadı.
2004'te kamusal hayattan resmen çekildiğini açıklayan Mandela, Güney Afrika'da düzenlenen 2010 Dünya Kupası Finali'nde halkın karşısına son kez çıktı.
Sağlık durumu 2011'den itibaren giderek bozulan Mandela, 5 Aralık 2013'te 95 yaşında solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle hayatını kaybetti.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 2009'da aldığı kararla o dönem henüz hayatta olan Mandela'nın doğum günü olan 18 Temmuz'u "Uluslararası Nelson Mandela Günü" ilan etti.
Mandela sonrası Güney Afrika
Güney Afrikalılar, kendilerini özgürlüğe taşıyan lider Mandela'nın mirasına büyük saygı göstermeye devam etse de ülkede apartheid döneminden miras kalan ekonomik, siyasi ve toplumsal meseleler büyüyerek devam ediyor.
Mandela'nın partisi ANC'nin Mayıs 2024 seçimlerinde 1994'ten bu yana ilk kez meclis çoğunluğunu kaybetmesinin ardından ülke, ilk koalisyon hükümeti deneyimini yaşıyor.
Her ne kadar 1994 sonrası siyahi Güney Afrikalıların ekonomiye katılımı artsa da ülke, gelir dağılımı bakımından dünyanın en eşitsiz ülkeleri listesinde en üst sırada yer alıyor.
Dünya Bankası verilerine göre, 2025 itibarıyla 63 milyonluk nüfusun yüzde 53'ünün yoksulluk sınırının altında yaşadığı ülkede, en zengin yüzde 10'luk kesim, ülke servetinin yüzde 85'inden fazlasına sahip durumda.
Resmi verilere göre, 2025'in ilk çeyreği itibarıyla ülke nüfusunun yüzde 80'inden fazlasını oluşturan siyahiler arasında işsizlik yüzde 37 seviyesine ulaşırken nüfusun yaklaşık yüzde 8'ini oluşturan beyazlar arasında bu oran yüzde 7 civarında seyrediyor.
Ayrıca, Güney Afrika dünyada suç olaylarının en yaygın görüldüğü ülkeler listesinde en üst sıralardaki yerini koruyor.
Polis raporlarına göre 2024'te her gün ortalama 72 cinayet, 145 cinsel saldırı ve 589 soygun vakasının kaydedildiği ülkede, suç olayları ciddi bir ulusal güvenlik meselesi olarak öne çıkıyor.
Kıtanın en gelişmiş ekonomilerinden ve demokrasilerinden biri
Bununla birlikte, kıtanın en gelişmiş altyapı sistemlerine ve en sanayileşmiş ekonomisine sahip Güney Afrika, zengin madenleri ve gelişmiş finans sistemiyle bölgenin ticaret merkezi olmaya devam ediyor.
BRICS üyesi olan ve bu yıl G20 dönem başkanlığını yürüten Güney Afrika, başta Filistin meselesi olmak üzere küresel barışın sağlanması konusunda uluslararası platformlarda en aktif rol üstlenen ülkeler arasında yer alıyor.
Öte yandan Güney Afrika, anayasal düzeni, bağımsız yargısı ve çok partili seçim sistemiyle hala Afrika kıtasının en gelişmiş demokrasilerinden biri kabul ediliyor.