Filipinler’de Moro Müslümanları, özerklik sonrası ilk demokratik seçimde başarı hedefliyor
Moro Barış Süreci İzleme Heyeti (TPMT) Üyesi Hüseyin Oruç, Filipinler'in güneyinde uzun yıllar süren barış sürecinin Ekim 2025'teki bölge seçimleriyle test edileceğini söyledi.

İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Mütevelli Heyeti ve TPMT Üyesi Oruç, barış sürecinin gidişatı ile bölgede ekimde düzenlenecek seçimler öncesinde gelişmeleri AA muhabirine değerlendirdi.
Oruç, Filipinler hükümeti ile Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MİKC) arasında 2013'te çerçeve anlaşmasına ve 2014'te kapsamlı anlaşmalara dayanan süreci denetlemek üzere oluşturulan TPMT'de İHH olarak görev yaptıklarını belirtti.
5 üyeli TPMT vasıtasıyla barış sürecine yönelik imzalanan anlaşmanın ortaya çıkardığı yol haritasında katedilen ilerlemeye değinen Oruç, denetleme, yorumlama ve tavsiyelerde bulunma görevi üstlendiklerini anlattı.
Üyelik görevi dolayısıyla Müslüman Mindanao'da Bangsamoro Özerk Bölgesi'ne (BARMM) pek çok kez gittiklerini belirten Oruç, TPMT olarak bölgeye ziyaretlerine dair izlenimlerini aktardı.
Normalleşme ve siyasi ayak olmak üzere iki omurgalı barış sürecinin "aksaklıklara ve problemlere rağmen" sürdüğünü kaydeden Oruç, siyasi kısmın planlandığı gibi yürüdüğünü ancak normalleşme kısmında gecikmeler ve sorunlar yaşandığını dile getirdi.
Oruç normalleşme ayağında, Filipinler ordusunun bölgeden çıkarılması, silahlarını bırakan MİKC mensuplarının bölgesel polis gücüne dahil edilmesi, genel affın çıkarılması, sosyoekonomik paketler sayesinde bu kişilerin sivil hayata dönmesinin sağlanması süreçlerini izlediklerini bildirdi.
Moro tarafında "deprem" etkisi
Barış sürecinin ilerleyişinin, MİKC'de "sabit bir yapı" diğer tarafta ise Manila hükümeti nezdinde "sürekli değişen bir yapı" tarafından yönetildiğini belirten Oruç, şunları kaydetti:
"(Filipinler Devlet Başkanı) Başkan değişince mutlaka ekip değişiyor, Başkan değişmese de Başkan kendi görev süresi içerisinde de ekibi değiştiriyor. Bu sefer muhatabınız değişiyor. Yeni gelenle İslami cephe oturup yeniden neler konuştuklarını, neler üzerine anlaştıklarını bir daha konuşmak zorunda kalıyor."
Sürecin ilerlemesindeki "yavaşlamanın" en büyük sorununun bu olduğunu savunan Oruç, bölgesel hükümette MİKC ile "istişare edilmeksizin" görevden almalar yapıldığını bildirdi.
Manila-MİKC arası anlaşma doğrultusunda 41 ismi cephe, kalan 39 ismi de Manila hükümetinin atadığını ifade eden Oruç, "Anlaşma bunu söylüyor. Bu, Devlet Başkanı'nın verdiği bir ayrıcalık değil. Ama Başkan karşı tarafla konuşmadan adım attı ve bu, Moro tarafında depreme neden oluyor." dedi.
"Bambu diplomasisi" ilerleyişi
Bölgede yerel seçimlerin mayısta yapıldığını ve MİKC'nin gösterdiği çoğu adayın seçimi kazandığını anımsatan Oruç, MİKC'nin "halk nezdinde ne kadar güçlü olduğunu göstermeyi" hedeflediğini kaydetti.
MİKC'nin, Manila ile mevcut iletişim kanallarını koruyup "stratejik sabır gösterdiğini" savunan Oruç, "Cephe, bölgede 'bambu diplomasisi' olarak adlandırılan bakış açısı izledi. Şimdi 13 Ekim'deki seçime yönelik de benzer bir siyasetle ilerliyorlar." ifadesini kullandı.
Oruç, "Devlet Başkanı ve Manila tarafıyla köprüleri atıp bu kadar büyük kazanımları kaybetmek yerine 'kazanımlarla kendimizi gösterelim' denildi. Sonrasında süreci siyasi yapıyı kendi içimizde düzeltmiş oluruz' dediler." şeklinde konuştu.
Gelecek ayki seçim sayesinde, atanmış bir bölge meclisi yerine "seçilmiş meclis" kurulacağını vurgulayan Oruç, "13 Ekim'deki seçim çok önemli. Eğer 13 Ekim'de dışarıdan müdahaleler minimalize edilir, irade tam sandığa da yansırsa kim kazanırsa o idare edecek." dedi.
Hedef UBJP'nin başarısı
Bölgede ilk düzenlenecek seçim olması dolayısıyla Moro halkının "ilk kez kendilerini temsil edecekleri seçmen iradesini" göstereceğini kaydeden Oruç, MİKC'nin kurduğu Birleşik Bangsamoro Adalet Partisi (UBJP) seçimleri kazanıp mecliste çoğunluğu elde etmeyi hedeflediğini söyledi.
Tahminlerinin doğru sonuçlanması ve 2028'e kadar normalleşme ayağındaki tamamlanmayla "barış sürecinin neticelenmiş" olacağını kaydeden Oruç, Türkiye'nin süreçteki önemli rolüne dikkati çekti.
İHH olarak bu süreci yakından ve yerinde izlediklerini dile getiren Oruç, 2028'de "sürecin tamamlandığını" söyleyecek ve anlaşmaya imza atacak olan kuruluşlardan biri olduklarını vurguladı.
Oruç, "2028'de bizim komisyonumuz 'süreçte iki taraf da yapması gerekenleri yaptı, anlaştı ve süreç bitti' derse, dolayısıyla çıkış anlaşmasını imzalayacağız. İHH'nın da burada imzası olacak." diye konuştu.
"Yediemin" komisyonunda Türkiye lider
Uluslararası arenada "Güney Filipinler Barış Süreci" şeklinde tanımlanan ve bu sürecin silahsızlanma aşamasında faaliyet gösteren "Bağımsız Silah Bırakma Organı'nın (IDB)" Türkiye tarafından yönetildiğini anımsatan Oruç, komisyonun "yediemin görevi" gördüğünü bildirdi.
Oruç, silahların bırakılması, tıkanıklıkların açılmasında, barış sürecinin bu noktaya getirilmesinde Türk Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin çok değerli katkısı olduğunu vurguladı.
Bu görevin, Moro halkı ve MİKC nezdindeki etkisini değerlendiren Oruç, "Silahı devlete teslim etmek bölgede kabul edilmeyecek bir şey. Bölgede 50 küsur yıl silahla mücadele etmişsiniz. Sonra bunu götürüp silahla mücadele ettiğiniz askere, polise teslim etmek çok zor bir durum." ifadelerini kullandı.
Komisyonun "yediemin vasfıyla" silahları teslim aldığını, silah bırakanları kayıt altına aldığını ve bu kişilerin ilerleyen süreçte topluma kazandırılması aşamasına dahil ettiğini belirten Oruç, şunları söyledi:
"Mücahitlerin listesi bu komisyona teslim ediliyor ama silahlar devlete teslim edilmiyor, Türkiye'nin başkanlığındaki komisyona teslim ediliyor. Bu komisyonun içerisinde Brunei'den de Japonya'dan da temsilciler bulunuyor. Tamamen uluslararası ve bağımsız bir yapı. Bugüne kadar verilen silahlar da bunların oluşturdukları güvenlik yapısının içinde muhafaza edilmeye devam ediyor. Türkiye'nin sürece çok büyük katkısı var."
Manila'nın iradesi, cephenin "yönetici aklı"
Cephenin partisi UBJP'nin 13 Ekim'de kazanamaması halinde "sürecin sıkıntılar doğurabileceğini ancak bitmeyeceği" tahmininde bulunan Oruç, bu durumda partinin 2028'deki seçimlerde yeniden başarılı olmak için çabalayacağını anlattı.
"Zaman önemli ancak hayati değil." diyen Oruç, 2012'de sürece dahil olduklarında hedef olarak gözetilen 2016'da sürecin başarıya ulaştırılamadığını anımsatarak, "Birçok kaza yaşandı. Mühim olan devamlılık." diye konuştu.
Sürecin ilerlemesinde halihazırda 2028 yılını konuştuklarını kaydeden Oruç, "Manila'daki iradenin süreçteki etkisini" vurgulayarak, MİKC'de "yönetici aklın çözüme yönelik yaklaşım izlediğini" dile getirdi.
"Gençler savaşın faturasını bilmiyorlar"
Oruç, "MİKC'de bu işleri yürüten akıl, daha devlet aklı, daha çözüme yönelik bir akıl. MİKC barış isteyen bir yapı. İradelerini, kesinlikle karşı tarafa vermiyorlar çünkü bu mücadele sadece kendilerini değil kendilerinden sonraki gençlerin de mücadelesi." dedi.
Barış sürecindeki katedilen aşamaları "Moro halkının yeni nesli için mücadele" olarak nitelendiren Oruç, TPMT olarak taraflara tavsiyelerini sıraladı:
"Savaşı yaşamış bu jenerasyonun barışı yapması gerekiyor. Eğer savaşı yapmayan jenerasyon gelirse yeniden savaş riski eskisinden çok fazla. Çünkü gençler savaşın faturasını bilmiyorlar. Onlar bunu yaşamadılar, bedeli onlar ödemediler, gençler sadece dinlediler. Kahramanlıkları dinlediler, olumsuzlukları da gördüler ve bu hislerle devam ediyorlar. Halk, barış istiyor, geçmişe dönmek istemiyor. Ama gerekirse de aynı mücadeleyi verecek kararlılıkta her zaman."