Dünyanın duyması gereken Gazze hikayeleri We Are Not Numbers’da
“We Are Not Numbers” (Biz sadece sayı değiliz), Gazze’nin rakamlardan ibaret olmadığını, her birimizin bir hikâyesi, hayali ve sesi olduğunu dünyaya göstermek için yazıldı. Bu kitap, hem evimiz olan Gazze’ye duyduğumuz derin sevdayı hem de üzerimize dayatılan korkunç gerçekleri anlatan gençlerin kalbinden çıkan cümlelerle dolu. Biz sadece sayılar değiliz — biz yaşayan, düşünen, hisseden insanlarız.

"Hikâyeni yazmak iyileştirici olabilir. İlk hikâyemi 19 yaşındayken yazmıştım," diyor We Are Not Numbers: Gazze Gençliğinin Sesi adlı kitabın editörlerinden Ahmed Alnaouq, The New Arab’a verdiği röportajda, "Depresyondaydım, 2014 savaşı sonrasıydı ve kardeşimi kaybetmiştim. Benden onun hakkında bir yazı yazmam istendi. Yazmak, hislerimi ifade etmenin bir yolu oldu. Aynı zamanda Batı medyasının bizi anlatma şeklini sorgulamak istiyordum."
2015 yılında kurulan We Are Not Numbers (Biz Sadece Sayı Değiliz), Gazzelilerin kendi hikâyelerini anlatmalarına, hayallerinden, hayal kırıklıklarından, ilgi alanlarından ve duygularından bahsetmelerine olanak sağlayan çevrimiçi bir platform olarak başladı.
On yılı aşkın bir süredir biriken bu anılar, sonunda benzersiz bir seçkide bir araya geldi: We Are Not Numbers: Gazze Gençliğinin Sesi. Bu kitap, Gazze’de yaşayan 59 genç Filistinlinin aşklarını, umutlarını, korkularını ve travmalarını şiirler, hikâyeler ve denemeler aracılığıyla anlatıyor.
Ahmed Alnaouq ve Pam Bailey tarafından derlenen Avrupa baskısı, Nisan ayında Hutchinson Heinemann tarafından yayımlandı.
Kitap, İngiltere ve İrlanda’da anında çok satanlar listesine girerek büyük bir başarı elde etti. Bu başarı, sadece Gazzelilerin hikâyelerini anlatma arzusunu değil, aynı zamanda Batı kamuoyunun da bu hikâyeleri birinci ağızdan dinlemeye ne kadar istekli olduğunu gösteriyor—özellikle ana akım medyanın Gazze’deki İsrail soykırımını taraflı şekilde aktardığı bir dönemde.
Ahmed sözlerine şöyle devam ediyor: "Bu proje, soykırımın başlamasından bu yana benim için daha da önemli hale geldi. Batı medyasına baktığınızda, sadece ’50.000 Filistinli öldü’ manşetlerini görüyorsunuz. Bu beni öfkelendiriyor. Biz sadece birer sayı değiliz — biz insanız, yeteneklerimiz, hayallerimiz var. Dünyaya anlatmamız gereken hikâyelerimiz var. Eğer kalpten bir hikâye anlatırsan, eminim başka insanların kalbine de ulaşır."
Kitapta ortak bir tema olmamakla birlikte, farklı dönemlerde ve farklı kişiler tarafından yazılmış bu metinlerde bazı ortak duygular ve gerilimler ön plana çıkıyor.
Yazarın dikkatini çeken en belirgin tema: Gazzelilerin Gazze’ye duyduğu yoğun sevgi ve İsrail kuşatması altındaki yaşama duyduğu nefret.
Gazze hem bir ev, hem bir hapishane; travmalarla dolu anıların mekanı, aynı zamanda sevginin yeri. Her şeyin çalışmadığı ama bir şekilde dönmeye devam ettiği bir yer. İnsanların kaçmak için can attığı ama aynı zamanda sürgün edilmekten de korktuğu bir yer.
Hiç olmak istemediğiniz ama bir yandan da tek olmak istediğiniz yer.
Bu ikilik, kitabın birçok hikâyesine can veriyor ve hem Gazze’nin şeytanlaştırılmasını hem de romantikleştirilmesini sorguluyor.
Ahmed şöyle açıklıyor: "Filistinlilerin Gazze ile bir aşk-nefret ilişkisi var. Gazze’yi seviyoruz; ben de seviyorum. Gün batımını, o yerleri seviyorum ama aynı zamanda o koşullardan nefret ediyorum. Gazze’ye dayatılan gerçeklikten nefret ediyoruz. İnsan hayvanı olarak görülmemizden nefret ediyoruz. İşgalciye göre tek çözüm bizim ölmemiz. Ama mekândan hâlâ vazgeçemiyoruz. Bunu anlatmaya çalışıyoruz: Bizi romantikleştirmeyin, hayvan gibi de görmeyin. Bizi insan olarak görün."
Ahmed şöyle diyor: "Kitaptaki hikâyeleri her okuduğumda geleceği düşünüyorum—100 ya da 200 yıl sonra insanlar bu hikâyeleri okuyacak ve Gazze’de yaşamın neye benzediğini gerçekten anlayacak. We Are Not Numbers bir tarih kitabı değil ama aynı zamanda bir tarih kitabı."
Ahmed Alnaouq için bu eser, yok saymaya, sömürgeleştirmeye ve soykırıma karşı bir sivil direniş eylemi. Bu direnişin merkezinde de hikâye anlatıcılığı var.
Ahmed, kitabın lansmanında merhum Refaat Alareer’in anlattığı bir hikâyeyi de paylaşıyor:
"Refaat bir gün Kanada’da bir arsa yüzünden kavga eden iki beyaz adamdan bahsetti. İkisinin de o toprakların sahibi olduğunu iddia ediyordu. O sırada o topraklardan gelen bir adam araya girerek şöyle dedi: ’Gerçek sahibiyseniz, bana o toprakla ilgili hikâyelerinizi anlatın.’ İkisi de tek bir hikâye anlatamadı. Adam dedi ki: ’Siz bu toprağın sahibi değilsiniz.’ İşte biz de bu projede aynısını yapıyoruz."
We Are Not Numbers, İsrail’in yok etmeye çalıştığı bir neslin, Gazze’deki hayatı eşi benzeri görülmemiş bir şekilde aktaran önemli bir eser.
Dünyadaki liderler suçun kimde olduğunu tartışarak vakit kaybetmeye devam ederken, bir yandan öldürülenlerin arkasında seslerini duyurmak isteyen sıradan insanların yaşamları var.
Bu hikâyeler, zorla unutturulmak istenene karşı bir başkaldırı ve hem yaşanmış hayatlara hem de henüz yaşanmamışlara tanıklık ediyor.
Gazzelilerin anlatacak daha çok hikâyesi var—ve We Are Not Numbers gibi projeler, bu seslerin duyulmasına imkân sağlıyor.
Kaynak: newarab.com