Bir çuval un için gitti, geri dönemedi: 14 yaşındaki Ramiz'in sessiz vedası
Gazze'de 14 yaşındaki Ramiz Mikdad, haftalardır açlıkla mücadele eden ailesi için bir çuval un alabilmek umuduyla gittiği sözde insani yardım dağıtım noktasında katil İsrail kurşunlarının hedefi oldu.

Soykırımcı İsrail, Gazze'de sistematik olarak açlığa mahkum ettiği sivilleri, "ölüm tuzağı" olarak kullandığı sözde insani yardım dağıtım merkezlerinde hedef alıyor.
ABD ve İşgalci İsrail'in güdümündeki "Gazze İnsani Yardım Vakfı" kanalıyla kurulan bu sözde insani yardım dağıtım noktalarında 27 Mayıs'tan bu yana yüzlerce kişi katledildi.
Gazze'deki hükümetin Medya Ofisinden dün yapılan açıklamada, sözde yardım dağıtım noktalarında şu ana kadar şehit olan Filistinli sayısının 751, yaralı sayısının da 4 bin 931 olduğu açıklandı.
Gazze'nin kuzeyindeki Şifa Hastanesi yakınlarında yıkılan evlerinin yakınlarına kurdukları çadırda yaşayan 6 kişilik Mikdad ailesinin 14 yaşındaki oğulları Ramiz de bu sözde yardım merkezinde yaşanan can pazarının kurbanlarından biri oldu.
Ramiz'in anne ve babası, İşgalci İsrail'in zorla açlığa mahkum ettiği Gazze'de yaşanan yiyecek sıkıntısını, oğullarını kaybettikleri günü ve yaşadıkları acıyı anlattı.
Genç Ramiz, ailesi için bir çuval un almak isterken hayatından oldu
Anne Ummu Naim, oğlu Ramiz'in yaşadıkları açlığa daha fazla dayanamayarak 1 Temmuz'da sözde insani yardım dağıtım noktalarından yiyecek almaya gittiğini söyledi.
Her çocuk gibi oğlunun da çikolata ve bisküviyi çok sevdiğini ve yardım noktasında bu yiyeceklerin verildiğini duyunca almaya gittiğini anlatan Ummu Naim, "Bu çanta sırtındaydı, anne buna bisküvi, un ve diğer yiyeceklerden dolduracağım dedi. Yiyecek bulmak için hayatını tehlikeye attı. Bir anne için bu çok zor bir durum." dedi.
Oğlunun son zamanlarda artık açlığa dayanacak gücü kalmadığını belirten Ummu Naim, şunları kaydetti:
"Ramiz çok acıktığı zamanlarda 'anne Peygamber efendimiz karnına nasıl taş bağlardı (açlıktan) anlat bana' diyordu. Çürümüş ekmek kırıntılarını tekrar kavurup yiyorduk. Yardım almaya ilk gidişinde 'anne un getirirsem bana menakiş (üstü kekik, zater gibi baharatlarla kaplı bir çeşit hamur işi) ve kızartılmış ekmek yap' demişti. Ben de ona 'oğlum un getirirsen gece yarısı bile olsa sana istediğini yapacağım' demiştim. Bir iki kere gidip aldı ancak üçüncüsünde geri dönemedi."
İşgalci İsrail askerlerinin oğlu Ramiz'i sırtından 2 kurşunla vurduğunu belirten Ummu Naim, "Şehadet haberini aldığım ilk anda burada bulamadığı yiyecekleri Rabbinin yanında bulacak dedim." sözleriyle yaşadığı acıyı dile getirdi.
Ramiz'in babası Nidal Mikdad, düzenli bir geliri olmadığı için çok zor zamanlar geçirdiklerini ve bu nedenle Gazze Vadisi bölgesindeki yardım dağıtım noktasından yiyecek almaya gittiklerini anlattı.
Ramiz'in hayatını kaybettiği gün yardım dağıtım noktasına gitmekte acele ettiğini ve yiyecekleri koyacağı sırt çantasını hazırlayarak kendisinden önce yola çıktığını anlatan Nidal, sonrasında yaşananları şu sözlerle anlattı:
"Ben de akşama doğru hazırlandım ve sözleştiğimiz yere gittim. Dağıtım noktasının girişine ulaştığımda ortalığın mahşer yeri gibi olduğunu gördüm. Kurşunlar havada uçuşuyordu. Hem oğlum hem de oradakiler için endişelendim ama yine de ilerledim.
Akşam saat 22:30'a kadar bekledim. Kapılar açıldı ve insanlar koşmaya başladı. Diğer oğlum da yanımdaydı. Oğluma dönelim ve kardeşini bulalım dedim. Gazze Vadisi'nden 3 kilometre uzakta bulunan bir yere kadar yürüdük. Ramiz'i yine bulamadık. Sonra bir telefon geldi ve oğlumun vurulduğu haber verildi. Şok geçirdim ve arayan kişiye nerede olduğunu sordum. El-Avde Hastanesindeyim dedi. Çocuk nerede dedim. Çocuğu Gazze Vadisi'nde bırakmak zorunda kaldık dedi."
Hiç düşünmeden ağlayarak gerisin geri döndüm. Hareket eden her şeyi vuruyorlardı ama aklım fikrim oğlumda olduğu için bunları düşünmedim. Alana yaklaşınca 3 gencin bir kişiyi taşıdığını gördüm. Dizlerimin bağı çözüldü, ağır ağır ilerledim ve bir de baktım ki oğlum. Şok oldum, eğildim ve onu öpmeye başladım. Yarasına bakınca çok büyük olduğunu gördüm. Gençler orada kalmanın tehlikeli olduğunu söyledi ve oradan ayrıldık. Sonra El-Avde Hastanesi'nden sağlık ekipleri geldi. Beni ve oğlumu alıp hastaneye götürdüler."
Küçücük bir çocuğun böyle soğukkanlı bir şekilde öldürülmesine anlam veremediğini söyleyen acılı baba, "Evet tehlikeliydi ama oğlumu kaybedeceğimi hiç düşünmemiştim. Evimiz yıkıldığı, gelirimiz ve yiyeceğimiz olmadığı için oraya gitmeye mecbur kaldık. Vurulduğunda sırtında boş çantası vardı ve gençler onu bez parçasına sarıp taşıdı." diyerek yaşadıkları yokluğun ve travmanın büyüklüğünü anlattı.