Abdulmelik el-Husi’den uyarı: ABD ve İsrail, bölgeyi teslim alma planı yürütüyor
Yemen Ensarullah lideri Abdülmelik el-Husi, ABD ve İşgalci İsrail'in "Yeni Ortadoğu" planıyla Arap ve İslam dünyasını teslim alma çabalarını ifşa etti. Gazze’de yaşananları “soykırım” olarak niteleyen el-Husi, Arap sermayesinin bu katliamda rol oynadığını vurguladı. İsrail’in Suriye’de güvenlik alanları kurarak egemenliği hedef aldığını belirten el-Husi, ümmeti ya teslimiyet ya da direniş arasında net bir tercihe çağırdı.

El-Mesire televizyonunun haberine göre, Yemen Ensarullah Hareketi lideri Abdülmelik Bedreddin el-Husi, yaptığı kapsamlı konuşmada ABD-İsrail eksenli projenin Ortadoğu’daki hedeflerini açıkladı. El-Husi, "Yeni Ortadoğu" adı altında yürütülen planların Arap ve İslam ülkelerine yönelik dört tehlikeli denklemi dayatmayı amaçladığını belirtti.
“Gazze’de olan tam bir soykırım”
Konuşmasında İşgalci İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını “tarihten ve coğrafyadan Filistin halkını zorla silmeye yönelik kapsamlı bir soykırım” olarak nitelendiren el-Husi, dünya kamuoyunun sessizliğini ve Arap yönetimlerinin işbirlikçi tutumunu sert bir dille eleştirdi.
El-Husi ayrıca, 200 binden fazla can kaybıyla sonuçlanan bu soykırımda kullanılan Amerikan bombalarının, Arap petrol parasıyla satın alındığını ve bunun en az doğrudan cinayet kadar suç teşkil ettiğini söyledi.
1. Denklem: Cezasızlık ve teslimiyet normalleştiriliyor
İlk tehlikeli denklemin, İsrail’in destekçileriyle birlikte bölgeye yönelik saldırılarının herhangi bir tepkiyle karşılaşmaksızın normalleştirilmesi olduğunu belirten el-Husi, bu yaklaşımın halkları sindirmeyi ve işgali doğal bir olgu gibi kabul ettirmeyi hedeflediğini söyledi.
2. Denklem: Mezhepsel ayrılıklarla derin istihbarat sızmaları
İkinci denklemde ise İşgalci İsrail’in, Suriye’de azınlıkları koruma bahanesiyle (özellikle Dürziler) iç işlerine müdahil olmaya çalıştığını, mezhepsel farklılıkları istismar ederek bölünmeler yaratmayı hedeflediğini vurguladı.
3. Denklem: Suriye'de İsrail kontrollü “güvenlik alanları”
Üçüncü denklem, İşgalci İsrail’in Suriye içinde kuzey Kuneytra’dan Şam’a kadar uzanan bölgelerde “güvenlik bölgeleri” kurarak kalıcı nüfuz alanları oluşturma planını içeriyor. El-Husi, bu durumu doğrudan bir askeri işgal değil, “güvenlik bahanesiyle işlevsel bir işgal” olarak tanımladı.
4. Denklem: Suriye'nin karar mekanizmalarını tesir altına alma
En tehlikeli dördüncü denklem ise, İşgalci İsrail’in Suriye'nin dış ilişkiler, savunma ve egemenlik kararlarını doğrudan etkileme çabası. El-Husi’ye göre bu strateji, Suriye’yi kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek isteyen Tel Aviv’in asıl hedeflerinden biri.
"Bu artık Filistin’in değil, Ümmetin davasıdır"
El-Husi, yaşananların yalnızca Filistin halkını değil, tüm ümmeti tehdit eden bir varoluş mücadelesi olduğunu vurgulayarak, Arap ve İslam ülkelerinin kapsamlı bir caydırıcılık denklemi inşa etmesi gerektiğini belirtti.
“Ya teslim olacağız ya da izzetle direneceğiz” diyen el-Husi, direnişin meşruiyetini tartışmaya açmanın açık bir ihanet olduğunu ve bu tür söylemlerin işgalcinin safında yer almak anlamına geldiğini ifade etti.
Konuşmasını, "Zaman, sadece Filistin’in yanında durmayı değil; aynı zamanda düşmanın dayattığı denklemleri yıkmayı zorunlu kılıyor. Bu bir tercih değil, var olma meselesidir" diyerek tamamladı.