Rabia el-Adeviyye katliamının 12. yılı: Mısırlı ve Arapların kanı hâlâ kurumadı
Mısır’da 14 Ağustos 2013’te eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi yanlılarının Rabai El-Adeviyye ve Nahda meydanlarındaki barışçıl gösterilerine yapılan operasyonların üzerinden 12 yıl geçti. Olaylarda yüzlerce kişi hayatını kaybederken, sorumlular hakkında herhangi bir hesap sorulmadı. İnsan hakları örgütleri ve uluslararası toplum olayı “katliam” olarak nitelendirdi.

Perşembe, 14 Ağustos’ta Mısır’ın başkenti Kahire’nin doğu ve batısında, 2013 yılında ordu ve polisin ortak güçleri tarafından işlenen “Rabia el-Adeviyye” ve “Nahda” katliamlarının 12. yıldönümü kutlanacak. O gün, dönemin cumhurbaşkanı merhum Muhammed Mursi’nin destekçileri olan sivillerin hayatını kaybetmesiyle Mısır tarihinin en kanlı günü olarak kayda geçti.
Katliam, bugün hâlâ failleri cezalandırılmadan veya olaylar hakkında ciddi bir soruşturma yapılmadan kaldı. Analistlere göre, bu durum Cumhurbaşkanı Abdulfettah el-Sisi rejiminin Mısırlılara yönelik benzer suçları sürdürmesini kolaylaştırdı ve İsrail’in Filistinlilere karşı soykırım niteliğindeki en vahşi saldırılarını gerçekleştirmesine olanak sağladı.
“Rabia el-Adeviyye” katliamı, 7 Ekim 2023’ten itibaren bir yıl 10 ay süren Soykırımcı İsrail’in Gazze saldırısında 61 binden fazla şehit, 154 binden fazla yaralı ve binlerce kayıp ile paralel bir şekilde anılıyor.
2013, 14 Ağustos Çarşamba sabahı 06.30’da, Mısır ordusu ve polisi, cumhurbaşkanı Mursi yanlısı “Rabia el-Adeviyye” gösterisini dağıtmak için aşırı güç, ateşli silah ve göz yaşartıcı gaz kullandı.
Hükümet ölü sayısını 632 olarak açıklasa da, “Human Rights Watch” bunu 817-1000 arası olarak tahmin ediyor ve olayı “insanlığa karşı suç” olarak nitelendiriyor. “Amnesty International” ise bunun Mısır modern tarihinde en kötü gösterici katliamlarından biri olduğunu söylüyor. ABD Başkanı Barack Obama yönetimi ise olayı “katliam” olarak tanımladı.
Mısırlı gazeteciler, insan hakları aktivistleri ve Müslüman Kardeşler, şehit sayısının çok daha fazla olduğunu ve katliamı protesto eden geniş çaplı gösterilerin, güvenlik güçlerinin şiddeti nedeniyle daha fazla ölü ve yaralıya yol açtığını belirtiyor.
Gazeteci Adham Hassanin, makalesinde, 2013’te Mısır’ın farklı illerinde 28 benzer katliam yaşandığını ve bazı belgelerde “Rabia el-Adeviyye” ve Nahda’daki şehit sayısının 10.384’e ulaştığını, bazı cesetlerin gizlice gömüldüğünü ve yakıldığını belirtiyor.
Sınırları aşan ilham
Yetkililer, “Rabia el-Adeviyye” ve Nahda katliamlarını, Temmuz 2013’te gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı Muhafızları katliamı ve “Al-Mansura” katliamı gibi olaylardan sonra birçok katliamla sürdürdü.
İki gün sonra 16 Ağustos’ta Ramez katliamı gerçekleşti; 100 barışçıl gösterici şehit edildi, yüzlerce kişi yaralandı. Bu katliamlar, 25 Ocak 2014’te 64 Mısırlının hayatını kaybetmesiyle devam etti. Yetkililerin muhaliflere ve tutuklulara uyguladığı bu yaklaşım 2025’e kadar sürdü.
Analistler, Mısır’da yaşanan bu kanlı olayların diğer Arap yönetimlerini de sivillere karşı katliam yapmaya teşvik ettiğini belirtiyor.
Uluslararası tepkilerin yetersizliği, İşgalci İsrail’in Batı Şeria ve Gazze’de Filistinlilere yönelik şiddetini sürdürmesine de yol açtı. 2014’te 2.251’den fazla Filistinli şehit oldu ve 2023’ten itibaren süren saldırılarda milyonlarca Filistinli yerinden edildi, evleri yıkıldı, okullar kapatıldı ve 2,3 milyon kişi çoğunlukla kadın ve çocuk olmak üzere açlığa mahkûm edildi.
Görgü tanıklarının ifadeleri
Görgü tanıkları, “Rabia el-Adeviyye” katliamını dehşet verici olarak tanımlıyor. “Uzakta pek az erkek kaldı, çoğu ya hapsedildi ya da sürgüne gönderildi. Geride eşler ve çocuklar kaldı. Katliam, onların yaşlarını hızla alıp kalplerini gençlikten kopardı” diyorlar.
Herkes bedel ödedi
Görgü tanıkları, katliam sonrası şehitlerin gömülmesi ve yaralıların tedavi edilmesinde gecikme yaşandığını ve çoğunun tutuklandığını belirtiyor. Tüm Mısırlılar, yüksek yaşam maliyeti, yoksulluk, hak kayıpları ve güvenlik tehdidi altında yaşamaya devam ediyor.
Muhalefete göre, “Rabia el-Adeviyye” sonrası demokrasi süreci durdu, anayasa askıya alındı, seçilmiş parlamentolar feshedildi ve ülkede yeniden baskıcı bir güvenlik rejimi kuruldu. Özgürlükler kısıtlandı, binlerce muhalif, gazeteci ve aktivist tutuklandı, zorla kaybetmeler ve işkenceler yaşandı, siyasi davalarda ölüm cezaları verildi. Ekonomik durum bozuldu, dövizle borçlanma arttı, büyük projeler sıradan vatandaşlara fayda sağlamadı ve orta sınıf eridi.
Olaylar tamamen belgelenmiş durumda
Müslüman Kardeşler’den Dr. Ashraf Abdel Ghaffar, “Rabia el-Adeviyye” ve Nahda katliamlarını belgelediklerini, fotoğraflar, ölüm belgeleri ve tanık ifadelerini topladıklarını belirtiyor.
Hak aktivisti Abdulrahman Hamouda, ulusal ve uluslararası örgütlerin, başta “Human Rights Watch” olmak üzere katliamı belgelediğini, ancak hiçbir ciddi soruşturmanın yapılmadığını ve tüm kanıtların yalnızca raporlarla kaldığını söylüyor.
Uluslararası onaylanan katliamlar
Hamouda, katliam sonrası Mısır’da siyasi yaşamın kapandığını, toplumun korku içinde yaşadığını ve Arap dünyasında diğer katliamlara zemin hazırlandığını belirtiyor. İşgalci İsrail’in Gazze’deki saldırılarının, “Rabia el-Adeviyye”’deki sessizliği izlediğini vurguluyor.
Gösteri ve belgeleme çağrısı
Hollanda’da “Justice Matters Union Netherlands” kuruluşu, “Rabia el-Adeviyye” katliamının 12. yıldönümünde Mısır Büyükelçiliği önünde gösteri çağrısı yaptı. Eski Mısırlı milletvekili Dr. Mohamed Emaduddin, katliamın belgelenmesi gerektiğini ve Mısır ile Filistin’in yaşadığı kayıplara dikkat çekti. Emaduddin, Mısır’ın ekonomik ve siyasi olarak çöktüğünü, İsrail’e bağımlı hâle geldiğini, İslam dünyasının bölündüğünü ve Rabia el-Adeviyye’den Gazze’ye Arap Müslüman kanının birleştiğini belirtti.
Kaynak: arabi21.com