Kudüs İçin Ahid Konferansı: Soykırıma ve tasfiye girişimlerine karşı tek ses

Müessesetü’l-Kuds el-Devliyye’nin düzenlediği Kudüs İçin Ahid Konferansı, Filistin’i tasfiye girişimlerine karşı Arap ve İslam dünyasında güçlü bir birlik mesajı verdi. Gazze’de devam eden soykırım ve Kudüs’te süren ihlaller karşısında konuşmacılar, direnişin sürdürülmesi, uluslararası ittifakların genişletilmesi ve Kudüs’ün savunulması için somut adımlar çağrısı yaptı.

Kudüs İçin Ahid Konferansı: Soykırıma ve tasfiye girişimlerine karşı tek ses

Gazze’de süren ağır yıkım, sistematik katliamlar ve Kudüs ile Batı Şeria’da giderek artan işgal uygulamaları, İstanbul’da gerçekleştirilen Kudüs İçin Ahid Konferansı’nın merkez gündemini belirledi. Arap ve İslam dünyasından geniş bir katılımla düzenlenen konferans, işgalin Filistin davasını tasfiye etme girişimlerine karşı birleşik, kararlı ve keskin bir duruş ortaya koydu.

Salonun genel atmosferine hâkim olan mesaj açıktı: “İşgalin planlarına karşı teslimiyet yok; Filistin’in tamamı özgür olana kadar mücadele sürecek.”

“Gazze kaybolmayacak… Kudüs satılık değildir”

Konferansın açılış oturumunda konuşan Kudüs Uluslararası Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı Şeyh Hamid bin Abdullah el-Ahmar, Filistin davasının tüm saldırılara rağmen sarsılmadığını belirterek sert bir tonda konuştu.
El-Ahmar, hiçbir şart altında normalleşmeye geçit verilmeyeceğini vurgulayıp: “Gazze yok olmayacak. Kudüs ise alınıp satılacak bir meta değildir. Kudüs, ümmetin boyun borcudur.” ifadelerini kullandı. El-Ahmar, kurumun tüm insan kaynağını ve uluslararası ilişkilerini Kudüs’ün korunmasına adadığını dile getirdi.

El-Avva: “Filistin denizden nehre tümüyle özgürleşmeden mücadele bitmez”

Konferansın ikinci önemli açıklaması, kısa süre önce Mütevelli Heyeti Başkanlığına seçilen Dr. Muhammed Selim el-Avvadan geldi. Merhum Yusuf el-Karadavi’nin ardından görevi devralan el-Avva, Filistin’in parçalı düşünülmesine sert çıktı.

“Kudüs’ü tek başına özgürleştirmekten söz etmeyiz. Gazze’yi tek başına da düşünmeyiz. Biz, Filistin’i bütünüyle —denizden nehre— özgür görmek için buradayız.”

El-Avva, kurumsal birliktelik ve koordinasyonun büyütülmesi gerektiğini vurguladı; işgal altındaki şehirlerde kimliği korumanın ortak sorumluluk olduğunu söyledi.

Halid Meşal: “Savaş bitmedi; Gazze’de her gün kan akıyor”

Hamas’ın yurtdışı siyasi lideri Halid Meşal, konferansın en sert konuşmalarından birini yaptı. On maddelik bir “kurtuluş vizyonu” açıklayan Meşal, işgalin Gazze’yi yeniden şekillendirme çabasının tehlikesine dikkat çekti.

“Bu savaş bitmedi. Gazze’de her gün yeni cenazeler var. İşgal, Filistin’in siyasi iradesini gasp etmek istiyor; izin vermeyeceğiz.”

Meşal, uluslararası bir dayanışma ittifakı kurulması, esirlerin özgürlüğü ve ulusal birliğin güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Aksa Hatibi Şeyh Sabri: “Söz bitti; fiil zamanı”

Mescid-i Aksa’nın eski hatibi Şeyh İkrime Sabri, Filistin davasına dair tavırların artık söylem düzeyini aşması gerektiğini ifade etti. “Filistin her şeyden önce gelir. Bugün birlik istiyorsak, bu birlik ancak fiille anlam kazanır.dedi.

Moritanyalı büyük âlim Muhammed el-Hasan ed-Dedo ise Filistin’in özgürlüğünün “ümmetin kutsal sorumluluğu” olduğunu vurguladı ve Gazze’ye, Kudüs’e, esirlere destek vermenin “dini bir yükümlülük” olduğunu söyledi.

Arap ve İslam Dünyasından keskin tepki: “Tasnif yok, tasfiye yok”

Konferansın uluslararası katılımı, bölgesel dayanışmanın genişliğini gözler önüne serdi.

İran Cumhurbaşkanlığı Filistin Komitesi Başkanı Ahtari

Ahtari, işgalin uluslararası toplumun sessizliğine rağmen suç işlemeye devam ettiğini vurguladı. Buna karşılık genç kuşaklarda dünya genelinde Filistin lehine büyük bir farkındalık dalgası doğduğunu söyledi.

Ürdün Kiliseler Konseyi Genel Sekreteri Rahip İbrahim Dabour

Dabour, Filistin’in hem Hristiyanların hem Müslümanların ortak yurdu olduğunu belirtti ve çatışmayı dini bir savaşa çevirenin bizzat işgal rejimi olduğunu vurguladı.

Dünya Orta Yol Forumu Başkanı Mervan el-Faouri

Faouri’nin sözleri salonu domine etti: “Gazze halkı dünyayı utandırdı. İşgalin propagandası çöktü.”

Hizbullah Dış İlişkiler Sorumlusu Ammar el-Musavi

Musavi, direnişin zorunlu olduğunu söyleyerek: Eğer teslimiyet mümkün olsaydı, bu en çok şehit Nasrallah’ın gününde olurdu… ama boyun eğmedik; eğmeyeceğiz.” dedi.

Fetih Merkez Komite Üyesi Abbas Zaki

Zaki’ye göre 7 Ekim olayları, işgal rejiminin kırılganlığını ve ABD’ye bağımlılığını açıkça ortaya çıkardı. Kudüs’e uluslararası bir dayanışma fonu kurulması gerektiğini belirtti.

Asya’dan Ses: “300 milyon Müslüman Filistin’in yanındadır”

Malezya’daki Aksa Şerif Örgütü’nün kurucusu Prof. Hafizi Muhammed Nur, Güneydoğu Asya’nın Filistin’e desteğinin tartışmasız olduğunu söyledi. “Bu destek bir lütuf değil; bir görevdir.” ifadeleri büyük alkış aldı.

Diyanet İşleri Başkanı’nın mesajı

İstanbul Müftü Yardımcısı aracılığıyla iletilen mesajda: “Kudüs’e bağlılığımızı yeniliyoruz. Filistin halkının direniş ve kendi kaderini tayin hakkını destekliyoruz.” denildi.

Türkiye–Filistin Dostluk Grubu Başkanı Hasan Turan

Turan’ın sözleri salonda en çok yankı uyandıran ifadelerden biri oldu: “İzzeti ve vakarı öğrenmek isteyen Gazze’ye baksın.”

Uluslararası Aktivist Tara O’Grady: “Dünya soykırımı normalleştirdi”

O’Grady, İsrail’in baskıları sırasında Nakab Cezaevi’nde yaşadıklarını anlatarak dünyanın Gazze’deki soykırımı “normalleştirdiğini” söyledi. “Filistinliler daha ne kadar bağırmalı ki dünya duysun?”  O’Grady, 2026’da yeni bir Özgürlük Filosu başlatacaklarını açıkladı.

Onur Ödülü: Maan Beşşur

Kudüs ve Filistin için altmış yılı aşkın emek veren Arap düşünürü Maan Beşşur, konferansta özel bir ödülle onurlandırıldı.

Ardından sahnelenen “Denizin Yankısı” adlı tiyatro oyunu, Gazze’deki çocukların, kadınların ve yaşlıların yaşadığı korkunç göç ve bombardıman dramını sahneye taşıdı.

Tarihsel dayanışmanın yeni halkası

Konferans; İslam Dünyası Âlimler Birliği, İslam-Kavmi Kongresi, Dünya Orta Yol Forumu, Avrupa Müslümanlar Birliği, Filistin Âlimleri Heyeti, Baraka Derneği ve birçok uluslararası kurumun ortaklığıyla düzenlendi.

Organizatörlere göre bu konferans, 1931 Kudüs Kongresi, 1997 Amman Buluşması, 2001 Beyrut ve 2007 İstanbul toplantılarında olduğu gibi, işgalin “hakimiyet kurma” girişimlerine karşı ümmet iradesinin yeniden dirildiğini ilan ediyor.